Zeytinburnu Kitapçısı Buluşmaları’nın ekim ayı konuğu Murat Pay oldu. 1981 İzmir doğumlu sinemayla ilgili teorik ve pratik çalışmalara imza atan, Marmara Üniversitesi İslam Tarihi ve Sanatları yüksek lisansını "Gölge Oyunu Karagöz ve Sinema" adlı teziyle bitiren Murat Pay'ın etkinlikte "Yâr Bana Bir Eğlence" kitabını anlattı.
Zeytinburnu Kültür Sanat’ın organize ettiği program Merkezefendi’deki Zeytinburnu Kitapçısı’nda gerçekleşti.
Merve Akbaş’ın sunumuyla 24 Ekim Salı akşamı gerçekleşen programda “Yâr Bana Bir Eğlence” kitabı ekseninde konuşuldu. Murat Pay’la yapılan söyleşinin konuları arasında sinema, sinemamız, Hacivat Karagöz ile sinemanın ilişkisi ve Yeşilçam sineması yer aldı.
Gölge Oyunu ve sinema birbirine çok yakın sanatlar.
Söyleşinin başında Murat Pay, Karagöz ile sinema arasındaki ilişkiyi şu sözlerle ifade etti: “Karagöz ve sinema hakikaten birbirine çok yakın sanatlar. İki sanat dalından bahsediyoruz birbirine çok benzeyen. İkisinde de perde var, ikisinin de ortak noktası hareket, ikisinin de bir oynatıcısı var, ışık ikisinde de çok belirleyici. Ve ilginç bir şekilde yani birisi yavaş yavaş hükmünü veyahut işte güncelliğini kaybederken diğeri doğuyor ve birden yayılıyor. Yani Türkiye’deki hikâyesine baktığımızda böyle bir şey var. Ve sanki böyle bir Karagöz’den çok ciddi etkilenerek bir Yeşilçam sineması doğuyor. El veriyor sanki.”
Karagöz ile sinema ve özellikle Yeşilçam sineması arasındaki ilişki hayli derin
Murat Pay, Karagöz ile sinema ve özellikle Yeşilçam sineması arasındaki ilişki hakkında sözlerine şöyle devam etti: “Bunun birebir çok ciddi etkileri ve benzeşmeleri olduğunu düşünüyorum, Karagöz ve Yeşilçam sinemasının. Özellikle sözlü kültüre bağlı bir seyirlik sanatın aslında görsel kültüre, göze bağlı kurulmuş bir sinema sanatına bu kadar tesir etmesi belki ayrıca düşünülmesi gereken bir konu. Ama Yeşilçam sinemasının Karagöz’ün tip meselesinden, tip unsurlarından, sözlü geleneğe dayalı ses unsurlarından, müzikal yapısı olarak söylüyorum, diyaloglar, muhavereler vesaire anlamında çok ciddi etkilendiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla aslında bir nevi, bizdeki sinemanın özel ve buraya has tarafını Karagöz oluşturmuştur diyebiliriz. Ama tabi burada seyirlik bütün sanatları da dahil edebiliriz. Orta oyunu, meddahlık vesaire bunlar da muhakkak buna katkı sunmuştur. Ama Karagöz’ün benzeşmesi dediğim gibi biraz daha farklı. Ama bu kendiliğinden olan bir durum. Yani biraz, organik bir süreç olmuş gibi geliyor bana. Yani buna dair çok bilinçli, işte Karagöz’ü uyarlayalım gibi bir çabadan ziyade zaten bu kültürel birikim sinema ile karşılaştığında ister istemez heybesinde olanları kullanmış gibi geliyor bana.”
Program, seyircilerden gelen soruların yanıtlanması ile son buldu.