Birinci Dünya Savaşı’nın 100. Yılında Savaş ve Toplum kongresi başladı

İstanbul Üniversitesi'nde Birinci Dünya Savaşı’nın 100. Yılında Savaş ve Toplum - Eve Dönen Asker- Kongresi başladı.

Bağcılar Belediyesi’nin desteğiyle Türk Dil Kurumu (TDK), Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu (TURİNG), İstanbul Ticaret Odası (İTO) iş birliği ve İÜ'nün ev sahipliğinde düzenlenen "Birinci Dünya Savaşı’nın 100. Yılında Savaş ve Toplum -Eve Dönen Asker- Kongresi"nin açılış töreni, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Doktora Salonu'nda gerçekleştirildi.

Prof. Dr. Sedat Murat: Birinci Dünya Savaşının 4 yıl devam edeceğitahmin edilmemişti

Kongrenin açılışında konuşan İstanbul Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Sedat Murat, kongrede başta Birinci Dünya Savaşı olmak üzere tarih boyunca savaşların insan üzerindeki etkilerinin geniş bir perspektiften ele alınacağını söyledi.

Birinci Dünya Savaşı başladığı zaman çok uzun sürmeyeceğinin tahmin edildiğini belirten Murat, "4 yıl devam edeceği ve dünyayı geleceğinin köklü bir şekilde etkileyecek sonuçları tahmin edilememiştir. 4 yılın biraz üzerindeki bu zaman diliminde Almanya, Avusturya Macaristan, Osmanlı İmparatorluğu ve Bulgaristan ile Büyük Britanya, Fransa, İtalya, Romanya, Japonya, Amerika Birleşik Devletleri ve Yunanistan'dan oluşan gruplar arasında sadece Avrupa'da, Asya'da değil, taraf devletlerin Afrika'daki sömürgelerinde ve açık denizler dahil geniş bir coğrafyada daha önce eşi görülmemiş oldukça kanlı askeri çatışmalar yaşanmıştır. 1918'in son baharında fiilen biten savaş, bir değerlendirmeye göre sivil, asker toplam 21 milyonun üzerinde can kaybına yol açtı." diye konuştu.

Murat, savaşın bütün yönleriyle tüm taraflar için en çarpıcı şekilde yaşandığı yerin Çanakkale Cephesi olduğunu anlatarak, "19 Şubat 1915 yılından 1916 yılının ilk günlerine kadar deniz ve kara savaşları olarak iki aşamalı, yoğun ve şiddetli çatışmaların yaşandığı Çanakkale Cephesi, Birinci Dünya Savaşı'nın adeta bir özetidir. Tüm taraflar için can kaybı yarım milyon olarak tahmin edilmektedir. Çanakkale, inançların ve ideallerin çarpıştığı bir cephe olmuştur." dedi.

Lokman Çağırıcı: Üçüncü dünya savaşının konuşulduğu bir süreci yaşıyoruz

Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı da savaşların her zaman ardında büyük enkazlar bıraktığını aktardı.

Birinci Dünya Savaşı'nın yıkıcı etkilerinin buna örnek olduğuna dikkati çeken Çağırıcı, "Avrupa devletleri farklı hedeflerle yola çıkmışlardı ama hedef ile sonuç her zaman aynı olmuyor. Birçok yıkımları da beraberinde getirdiğine, tarihi okuduğumuz kadarıyla şahitlik ediyoruz. Bu tür sempozyumlarla gerçeklerin yeni nesillere en doğru şekilde anlatılacağına inanıyorum. 1918’de fiilen sona ermesine rağmen yıkıcı etkilerinin hala sürdüğünün ve devamında İkinci Dünya Savaşı'nın ve bugün Suriye'de ve Ortadoğu'da yaşananlarla birlikte üçüncü dünya savaşının konuşulduğu bir süreci maalesef yaşıyoruz." ifadelerini kullandı.

Savaşların olmadığı bir dünya dileğinde bulunan Çağırıcı, "Bu savaşlarda beni onurlandıran ve gururlandıran, savaş esnasındaki askerlerimizin, ecdadımızın göstermiş olduğu insanlık dersiydi. Bunu da en güzel şekilde Çanakkale'de ve diğer cephelerde görüyoruz." dedi.

Prof. Dr. Gürer Gülsevin: Tarihin kalem ile kılıcın mücadelesinin sahnesidir

TDK Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin ise tarihin kalem ile kılıcın mücadelesine her zaman sahne olduğunu söyledi.

Bu mücadelede başarının bazen kılıçtan bazen de kalemden yana olduğuna işaret eden Gülsevin, "Şüphesiz, ulaşılan başarılar kalemin veya kılıcın tercih edilmesine bağlı olmamış. Arkalarındaki ekonomik ve siyasi güç ile dış güç destekleri, başarıları etkileyen etkenler olmuştur. 'Yurtta sulh cihanda sulh' ilkesi, çok değerli bir ilkedir ancak bu ilke her zaman barış içinde yaşanılabileceğini düşüncesine teslim olma anlamına gelmez. Barışı korumak için muhakkak savaşa hazır olunduğunu ve savaştan kaçınılmayacağını hasımlara ciddiyetle göstermek için önemli bir ilkedir." değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Yılmaz Özakpınar: İnsan yaşamının temelinde iki temel içgüdü var

Konuşmaların ardından bildiri okuyan Arel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Özakpınar, insan yaşamının temelinde iki temel içgüdünün bulunduğunu ve bunlardan birinin cinsellik, diğerinin saldırganlık içgüdüsü olduğunu dile getirdi.

Birincisinin üremenin ikincisi insanın kendini savunmasının itici gücü olduğunu vurgulayan Özakpınar, şunları kaydetti:

"Sonuçta iki temel içgüdü de insan neslinin devamını sağlar. Bir aslan geyiği yakalayıp parçalayıp yediği zaman yanlış yapıyor gibi görmüyoruz. Aslan geyiği görünce başka türlü davranamayacağı için kendi doğasına göre hareket ediyor ama insanın karar verme, yapacağı eylemi seçme ve yapacağı eylemin sonuçlarını önceden hesaplayabilme yetisi vardır. İyilik ve kötülük kavramlarını toplum içinde büyürken içselleştirdiği değerlere göre oluşturabilen, yapacağı eylemi bu değerlere göre sorgulayabilen bir varlık olarak insanın yaşamında bir ahlak gerçeği vardır. İnsanda içgüdüleri kontrol altına alma kabiliyeti olmasaydı toplumsal yaşam olamazdı. İnsanlar içgüdüleri kontrol altına alarak üzerinde uzlaştıkları ve uydukları kurallara göre bir arada yaşamayı gerçekleştirebildikleri için toplumsal yaşam mümkün olmuş ve insan türü devam edebilmiştir."

- Kongre 3 gün sürecek

Kongrenin açılışına, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayati Develi, İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Duman, TURİNG Yönetim Kurulu Başkanı
Dr. Bülent Katkat, Kazakistan Farabi Üniversitesi yetkilileri, akademisyenler, bilim insanları, uzmanlar ve öğrenciler katıldı.

Alanında uzman 180 bilim insanının katılacağı ve 3 gün sürecek kongrede, 5 ana bilim dalının penceresinden savaşın birey, toplum ve çevre üzerindeki yıkıcı, olumsuz etkileri konuşulacak ve bu etkilerin günümüze yansımaları da değerlendirilecek.

Kenan Irtak - AA


Benzer Haberler & Reklamlar