Arkeologlar, Avrupa'nın tarihsel açıdan önemli iskeletleri arasında yer alan antik Makedon kraliyet mezarındaki insan kalıntılarının kimliklerini ortaya çıkardıklarını açıkladılar. Yunanistan’ın kuzeyindeki Büyük Vergina Tümülüsü’nde bulunan mezarlarda yapılan arkeoloji kazılarından çıkan kalıntıların analizine göre; İskender’in babası, üvey annesi, üvey kardeşleri ve oğlunun kalıntılarının yanı sıra, zırhı ve kendisine ait bazı eşyalar da tespit edildi.
Journal of Archaeological Science: Reports dergisinde geçtiğimiz yılın Kasım ayında Antonis Bartsiokas, Juan Luis Arsuaga ve Nicholas Brandmeir imzaları ile yayınlanan "Makedonya'da Yunanistan'ın Vergina kentindeki Büyük Tümülüs'teki Kraliyet Mezarlarının tespiti: Kapsamlı bir inceleme (The identification of the Royal Tombs in the Great Tumulus at Vergina, Macedonia, Greece: A comprehensive review) başlıklı makalede yer alan bilgilre göre; yıllar süren spekülasyon ve tartışmaların ardından Büyük İskender’in ailesine ait üç mezarın sahiplerinin kimlikleri belirlendi.
İlk kez 1977’de kazılan mezarlar, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor ve yeni bir araştırmanın yazarlarına göre “şaşırtıcı derecede zengin mezar eşyaları içeriyordu.” Ancak, gömülen kemiklerin İskender’in yakın akrabalarına ait olduğuna dair hiçbir şüphe olmasa da, bilim insanları neredeyse yarım yüzyıldır her mezarda tam olarak kimin yattığı konusunu tartışıyordu.
Makale yazarları, kimin kim olduğunu anlamak için antik kalıntıların osteolojik analizlerini, makrofotografisini, röntgenlerini ve anatomik diseksiyonlarını antik geçmişten gelen tarihi kaynaklarla birleştirdi. Bu sırada, Mezar 1’de dizi yaralı bir adamın yanı sıra, ölüm anında sadece birkaç günlük veya haftalık olan bir kadın ve bir bebeğin kemiklerinin bulunduğunu keşfettiler.
Bu nedenle erkek figürün, topalladığı bilinen Büyük İskender’in babası Makedonya Kralı II. Philip olduğu sonucuna vardılar. Bebeğin yaşının son derece küçük olması, Philip’in MÖ 336’daki suikastının hikayesiyle de mükemmel bir şekilde örtüşüyor. Çoğu kaynağa göre Philip II, karısı Kleopatra’nın doğum yaptıktan sadece birkaç gün sonra korumaları tarafından öldürüldü. Cinayetin Philippos’un önceki eşi ve kısa bir süre sonra “Büyük” lakabını alacak İskender’in annesi Olympias tarafından emredildiği düşünülüyor.
Suikastın hemen ardından Olympias hem Kleopatra’yı hem de bebeğini öldürdü ve bu şekilde İskender’in tahta çıkmasının önünü açtı. Araştırmacılara göre, “Kleopatra’nın çocuğu, herhangi bir Makedon kraliyet çifti arasında suikast sonucu öldürülen tek yenidoğan olduğu için, yenidoğandan elde edilen iskelet kanıtları, Mezar 1’in Kleopatra’ya ve onun yeni doğan çocuğuna ve dolayısıyla II. Philip’e ait olduğu konusunda kesin.”
Daha önce bazı bilim insanları, II. Philip’in, bir erkek ve bir kadına ait kalıntıların da bulunduğu Mezar 2’ye gömüldüğünü öneriyordu. Ancak mezarda bir bebeğin bulunmaması ve erkek iskeletinde herhangi bir fiziksel travma belirtisinin olmaması, bu ihtimali ortadan kaldırıyor.
Bunun yerine, aşırı ata binmeye ilişkin iskelet kanıtlarına dayanarak, çalışmanın yazarları Mezar 2’nin İskender’in üvey kardeşi Kral Arrhidaeus’un karısı “savaşçı kadın” Adea Eurydice’e ait olduğu sonucuna varıyorlar. Yazarlar, “antik tasvirler ve açıklamalar nedeniyle bazı bilim adamları, Mezar 2’deki zırh gibi bazı nesnelerin Büyük İskender’e ait olduğunu öne sürdüler ki bu da ancak buranın II. Philip değil Arrhidaeus Mezarı olması durumunda mümkün olabilir” diyor. Dolayısıyla bu kalıntıların “İskender'in çok daha az etkileyici olan kardeşine” ve onun oldukça etkileyici olan savaşçı karısına ait olduğu belirlendi.
Son olarak, çalışmanın yazarları, Mezar 3’ün Büyük İskender’in ergenlik çağındaki oğlu IV. İskender’in kalıntılarını içerdiğine dair uzun süredir devam eden varsayımı sorgulayacak bir neden bulamadılar ve şu anda mezarın IV. İskender’e ait olduğu düşünülüyor.