Yaklaşık 10.000 yıl gömülü kalmasına rağmen arkeolojik alanlarda bulunan kaplarda sıkışıp kalan organik gıda bileşiklerinin kimyasal analizi yapıldı ve bir dizi çanak çömleğin kullanım amacı belirlendi.
Buzul Sonrası Dönemde Artan Balıkçılık ile Çömlekçilik Arasındaki Bağlantıların Kökeni
Bilinen en eski tarihli çanak, çömlek üzerinde yapılan çalışmalar, bu kapların üretiminin artmasının son buz çağının sonunda artan balıkçılıkla yakından bağlantılı olduğunu göstermiştir.
Bilim adamları, bugüne kadar yürütülen en büyük araştırmalarından birini yaparak 800’den fazla çanak ve çömleği incelemişlerdir. Bu çalışma özellikle Japonya’ya odaklanmıştır. Japonya çömlekçilik inovasyonu için ilk merkezlerden biri olarak kabul edilmektedir.
York Üniversitesi, BioArCh’de araştırmacıları tarafından yürütülen üç yıllık bu çalışmada, avcı-toplayıcı atalarımız tarafından çömlek ve kapları, başlangıçta somon balığı, daha sonra kabuklu deniz ürünleri, tatlı su ve deniz balıkları dâhil olmak üzere işlemek ve saklamak amacı ile kullanıldığı sonucuna vardı.
Araştırmacılar, iklim ısınmasının başlamasından sonra güney bölgelerine doğru genişleyen ormanların avlanma ve bitki toplama için atalarımıza yeni fırsatlar sağlamasından sonra bile balıkla olan bu ilişkinin istikrarını koruduğunu söylemektedir.
Araştırma ekibi, yaklaşık 10.000 yıl gömülü kalmasına rağmen kaplarda sıkışıp kalan organik gıda bileşiklerinin kimyasal analizi yoluyla bir dizi çanak, çömlek ve kapların kullanım amacını belirleyebildi.
Analiz edilen örnekler, geç Pleistosenin –buzul koşullarında yaşanan zaman- sonundan, post glacial- iklim sıcaklığının artmaya başladığı erken dönem– arasında çömlekçilik üretiminin daha çok arttığını göstermiştir.
Bu çalışma, prehistorik avcı-toplayıcıların dönemlerinde işleme ve tüketim üzerine yeni fikirler ortaya koydu. Şimdiye kadar ilk kapların nasıl ve ne amaçla kullanıldığı net bir şekilde bilinmiyordu.
Çalışmanın bir parçası olarak, araştırmacılar, tatlı su veya deniz organizmalarının işlenmesinden kaynaklanan bileşikleri, çömleklerin kömürleşmiş yüzey birikintilerinden ayırmayı başardılar.
Başyazar Dr. Alex Lucquin, Bioarch, (Arkeoloji Bölümü, York Üniversitesi) “Balık yağ izlerinin zaman içinde olağanüstü iyi bir şekilde korunmasında doğaya teşekkür borçluyuz. O günlerde balık hazırlanmasından dolayı çömleklerde oluşan izleri elde ettik” açıklaması yapmıştır.
“Bu çalışmaların sadece Japonya’nın eski Jomon halkının geçimini değil, aynı zamanda iklimde dramatik bir değişime karşı direncini ortaya çıkardığını düşünüyorum.”
Profesör Oliver Craig, Arkeoloji Bölümü, BioArCh Araştırma Merkezi Müdürü, şunları söylemektedir: “Sonuçlar, ekolojik ortam ne olursa olsun çömlekçilik ve balık işleme ile güçlü bir ilişki olduğunu gösteriyor.
“Beklentilerin aksine, genişleyen ormanların avlanma ve toplama için yeni fırsatlar sağladığı daha Güney bölgelerde de dahil olmak üzere ısınmanın başlamasından sonra bile istikrarlı kaldı.”
“Sonuçlar, son buzul döneminden sonra avcı-toplayıcıların yerleşmeye başladığı ve daha yoğun balıkçılık stratejileri geliştirdikleri bir döneme geçildiğini göstermektedir. Çanak ve çömleklerde geniş balık türlerinin işlendiğini gösteriyor. Üretim büyük ölçüde artmaya başladığı, kabuklu deniz ürünleriyle birlikte çömlek ve kap üretimindeki çeşitliliğin arttığını göstermektedir.
Çalışmaya Doğu Anglia üniversitesinden katılan Dr.Simon Kaner şunları ekledi: “Araştırma, bu tür uluslararası işbirliğinin, insan geçmişi ile ilgili bazı büyük soruların kilidini açmak için faydalarını ve yıllar boyunca Sainsbury Enstitüsü tarafından kurulan araştırma ağlarıyla etkileşim potansiyelini vurgulamaktadır.”
Bulgular Ulusal Bilimler Akademisi Bildiriler Kitabı’nda yayınlandı ve çalışma AHRC tarafından finanse edildi. Bu çalışma Japonya, İsveç ve Hollanda’daki araştırmacıları içeren uluslararası bir işbirliğiydi.
Bülent Pekardan - Nereye.com.tr