İsmail Gürlen'in arazide ve deniz kenarında bulduğu sert cisimler, milyonlarca yıl önce yaşamış hayvanlara ait fosiller çıktı.
İSTANBUL: Çanakkale'nin Gelibolu ilçesinde yaşayan İsmail Gürlen'in, arazide ve deniz kenarında bulduğu sert cisimlerin, milyonlarca yıl önce yaşamış hayvanların fosilleri olduğu belirlendi.
Gelibolu İlçe Tarım Müdürlüğü'nde çevre ve sağlık teknisyeni olarak çalışan Gürlen; 2011-2012 yıllarında araziden ve sahilden ilginç taş ve sert cisimleri toplamaya başladığını anlattı.
Topladığı materyallerin fosil olabileceğini düşünen Gürlen, Ege Üniversitesi (EÜ) Paleontoloji Bölümü ile Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Paleontoloji ve Arkeoloji Bölümü'ndeki öğretim görevlileriyle iletişime geçtiğini aktardı.
Gürlen, EÜ Doğa Tarihi Müzesi Müdürü Prof. Dr. Tanju Kaya ile tanıştığını, topladığı sert cisimlerin bulunduğu yerde araştırma yapılmasını istediğini ve bunun olumlu karşılandığını dile getirdi.
Omurga ve kaburgaya benzeyen materyalleri, EÜ Paleontoloji Bölümü'ne ulaştırdığını ifade eden Gürlen, "Yapılan araştırmada, materyallerin 8-10 milyon yıllık 'balenli balina' diye tabir edilen bir türe ait olduğu anlaşıldı. Topladığım her parçanın balinaya ait olabileceğini düşünüyordum. Ancak bazı fosillerin farklı hayvan türlerine ait olduğu belirlendi. Yunus türleri, bizon, at, kaplumbağa, deniz yıldızı, deniz kestanesi, tek ve çift tırnaklı hayvanlara ait fosiller de olduğu ortaya çıktı." dedi.
Topladığı fosil örneklerinin gün geçtikçe arttığını vurgulayan Gürlen, şöyle devam etti:
"Elimizdeki fosil sayısı bin 800'ü bulunca, araştırmalarımız büyük bir heyecana büründü. Sonrasında düşündük ki Gelibolu'nun tatlı sudan deniz suyuna geçiş aşamasında, yani yer şekillerinin oluşmaya başladığı dönemlerde çok büyük kalıntılar kalmış. Türkiye'de hiçbir il ve ilçede bu kadar çeşitli fosil yatağına rastlamak mümkün değil. Araştırmadığımız birçok nokta var. İmkanlarımız dahilinde, bu noktalara da ulaşmaya çalışıyoruz. Bu işi ben hobi olarak yapıyorum, bir kazanç elde etme aracı olarak görmüyorum. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bulunan fosillerin satılması, ticarete dönüştürülmesi insanı üzüyor."
Arazide bulduğu diş fosillerinin at ve bizon türlerine ait olduğunu düşündüklerini belirten Gürlen, "Bu dişlerin 2 ila 23 milyon yıllık olabileceğini düşünüyoruz. Gelibolu'da bir bizon. Evet geçmiş yüzyıllarda bu tür hayvanlar da bu bölgede yaşamış. Benzer türleri bir araya getirdiğimizde karşımıza 13-14 çeşit fosil türü çıkıyor." ifadelerini kullandı.
Kendisi için hobi haline gelen fosil toplama merakının sona ermeyeceğini kaydeden Gürlen, ''Büyük bir heyecanla şunu söyleyebilirim, Gelibolu gerçekten büyük bir fosil cenneti. Birçok hobiyle uğraştım fakat fosil kadar ahenkli, heyecan verici bir şey daha görmedim. Topladığım fosil örneklerinin büyük bir kısmı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Yer Bilimleri ve Doğa Tarihi Müzesi'nde sergileniyor." diye konuştu.
''Balina fosilleri kolay bulunmuyor Türkiye'de, az miktarda var''
Ege Üniversitesi Doğa Tarihi Müzesi Müdürü Prof. Dr. Tanju Kaya ise kendisine ulaşan materyaller arasında balina, yunus balığı, at ve bizon dişlerine ait fosillerin bulunduğunu bildirdi.
Müzenin kurucusu Prof. Dr. Fikret Ozansoy'un 1950'li yıllarda Çanakkale bölgesindeki balina ve yunus balığı fosillerini kayıt altına aldığını dile getiren Kaya, şunları söyledi:
''Onun materyalleri de müzemizde 50 yıldır sergileniyordu. Ancak son 30 yıldır bizim elimize herhangi bir bulgu ulaşmadı. Daha sonra İsmail Gürlen o bölgede fosil bulunduğunu bize haber verdi. ÇOMÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü'nün bünyesinde bulunan müzeyi ziyaret ettik. Gürlen, bulduğu materyallerin büyük kısmını o müzeye vermiş. Gidip incelediğimizde gerçekten çok güzel malzemeler olduğunu gördük. Farklı bireylere ait balina fosilleri vardı. Balina fosilleri kolay bulunmuyor Türkiye'de, az miktarda var. Bilimsel açıdan çok önemli. Bunun üzerine ÇOMÜ'de görevli Yrd. Doç. Dr. Sevinç Kapan hocamızla jeolojik ve paleontolojik çalışmalara başladık. Bu arada İsmail Gürlen de bulduğu materyalleri ÇOMÜ'deki müzeye iletiyor. Biz de oradaki hocalarımızla paleontolojik ve bilimsel çalışmalar yapıyoruz. Sayı artıyor. Çünkü o bölgede bol miktarda fosil çıkıyor. Allah'tan İsmail Gürlen gibi bilinçli kişiler bizi buluyor ve bunları iletiyor. Çalışmalar tamamlandıktan sonra fosillerin tamamı ÇOMÜ'deki müzede sergilenecek. Sonuçta bölgenin müzesinde bulunması gerekiyor. Şu an onlarla ilgili jeolojik ve paleontolojik tanımlamaları yapmaya çalışıyoruz.''
''Fazla miktarda balina fosili var''
Fosillerin içerisinde en ilgincinin bizon fosili olduğunu ve günümüzde Gelibolu bölgesinde bizon yaşamadığını anlatan Kaya, ''Anadolu'da bilinen bir kayıttı. Fakat daha önce Trakya bölümünde bizon kaydı bilmiyorduk. Muhtemelen bundan birkaç milyon yıl önce yaşamış. Paleontolojik ilk kayıt açısından önemli.'' dedi.
Ellerinde çok miktarda balina fosili bulunduğuna dikkati çeken Kaya, şunları kaydetti:
''Bunların miyosen dönemine ait balinalar olduğunu biliyoruz. Bu da yaklaşık 5 ila 20 milyon yıl arasında bir dönemi gösteriyor. İsmail Bey, geçtiğimiz günlerde yunus balığı çenesine ait bir fosil buldu. Bu da Gelibolu bölgesinde bildiğimiz ilk yunus balığı fosili. Bunlar Anadolu'dan bilinmeyen örnekler. Anadolu'da balina ve yunus balığı fosili yoktur. Onlar sadece Çanakkale yöresinde çıkıyor. Gelibolu'nun balinaları günümüzde yaşamayan türlere ait. Bunlar orta boyutta balinalar. Yunus balığından büyük, iri balinalardan ise küçük olan türler. Balina, bizon ve yunus balıklarının fosilleri günümüzde yaşamayan türlere ait. Bunlar daha çok İtalya'dan başlayıp, tüm Akdeniz ve Ege Denizi kıyısı boyunca fosil yataklarında bol miktarda çıkıyordu fakat Anadolu'da çıkmıyordu. Gelibolu bu eksiği kapattı. Gelibolu bu bakımdan fosil cenneti. Kıyı boyunca, deniz içinde yer alan fosil yatakları var. Bunlar dalgalar ve dip akıntılar ile yüzeye taşınıyor. Muhtemelen bazı balina fosilleri deniz tabanında yer alıyor. Gelibolu bu yüzden kazı yapılacak bir yer değil. Ama kıyı çok miktarda örnek veriyor.''
Bölgedeki jeolojik çalışmaların ÇOMÜ'deki yetkililer tarafından senelerdir devam ettiğine vurgu yapan Kaya, çalışmaların bundan sonra da devam edeceğini, elde edilen malzemelerin Çanakkale'ye ait olduğunu ve buradaki müzede sergileneceğini bildirdi.
AA Umut Özgan