Çankaya Sofrası'nın bulunduğu Atatürk Müze Köşkü yeniden ziyarete açıldı

Çankaya Sofrası'nın bulunduğu Atatürk Müze Köşkü yeniden ziyarete açıldı

Atatürk Müze Köşkü'nün açılış töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirildi.

Atatürk Müze Köşkü'nün açılışı Atarük'ü Anma Günü'nde gerçekleştirildi.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'da 11 yıl yaşadığı Atatürk Müze Köşkü'nün açılışı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirdi.

Açılışta, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve protokol üyeleri katıldılar. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Müze Köşkü'nde, tarihçi ve yazar Murat Bardakçı ve öteki ilgililer tarafından karşılandı. Erdoğan ve beraberindekiler, açılışın ardından köşkü gezip, yetkililerden bilgi aldı.

Köşkte Atatürk'ün 1912 yılında Trablusgarp'ta Fuat Bulca ile çektirdiği fotoğrafı inceleyen Erdoğan, Murat Bardakçı'ya, "Murat Bey, ne diyorlar bize? 'Libya'ya niye gidiyorsunuz?' Diyenler kim, malum. Bak gitmiş işte." dedi.

Bardakçı'nın, Cumhuriyet'in kurucu kadrosunun Trablusgarp'ta bulunduğunu belirtmesi üzerine Erdoğan, "Hala konuşuyorlar ya." ifadesini kullandı.

Erdoğan, Atatürk'ün kullandığı eşyaları inceledi, Atatürk'e hediye edilen eşyalar ile yazı takımı ve radyosu hakkında bilgi aldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de göreve başlayan elçilerin Atatürk'e güven mektubu sunduğu Elçilik Kabul Salonunda da incelemede bulundu. Erdoğan, burada sergilenen bir kilitli dolap hakkında bilgi aldı.

Atatürk Müze Köşkü hakkında bilinmesi gerekenler

7 Aralık 1919’da Ankara’ya gelen Atatürk, önce Ziraat Mektebi’ni daha sonra da İstasyon Şefi Köşkü’nü hem konut hem de çalışma yeri olarak kullanmıştır. Bu yapılar Ata’nın çalışma ve dinlenmesi için yetersiz kalınca uygun bir konut arayışı içine girilmiş, daha sakin ve huzurlu bir ortamda yaşamasını sağlamak amacıyla bağlar bölgesi Çankaya’daki bağevi Ankara Belediyesi tarafından 30 Mayıs 1921’de Mustafa Kemal’e armağan edilmiştir.

Bağevi, ağaçlar arasında, kuzeyinde Ankara’ya hâkim büyükçe bir terası bulunan, dikdörtgen planlı, küçük bir yapıydı. Zemin katında, ortası fıskiyeli, sekizgen bir havuzu ve iki yanında birer odası olan merkezî bir taşlık, aynı plana sahip üst katta ise bir orta hol ve iki yanında birer oda bulunmaktaydı.

1923’te Atatürk’ün Latife Hanım ile evlenmesinden sonra ailenin günlük yaşamı ve Ata’nın siyasi-askeri hayatı için yetersiz olan bağevinin büyütülmesi çalışmalarına başlanmıştır. Mimar Vedat Tek tarafından hazırlanan ve uygulaması 1924 yılında tamamlanan projeye göre eski bağevine, güney cephesine bitişik ve tüm bina boyunca uzanan ve batı ucu yarım sekizgen bir kule ile biten iki katlı yeni bir bölüm eklenmiştir. Bu bölümün alt katı yemek salonu ve servis mutfağı; üst katı ise banyo, yatak odası ve Latife Hanım için çalışma odası olarak düzenlenmiştir. Bu katta daha önce yatak odası olarak kullanılan bölüm yeniden düzenlenerek geniş bir kütüphane ve çalışma odası haline getirilmiştir. Ayrıca, zemin kattaki girişin önüne rüzgârlık yapılmış, elçi kabul odası olarak düzenlenen oda yarım sekizgen biçimli bir çıkma ile genişletilmiştir. Bağevi döneminde taşlıkta bulunan havuz kaldırılarak giriş holü olarak düzenlenmiştir.

Çalışmalar sırasında Köşk’ün doğu tarafına mutfak ve çamaşırlık içeren, tek katlı yeni bir bina eklenerek, bir servis merdiveni ile Köşk’e bağlanmıştır.

Bu düzenlemelere bağlı olarak ortaya çıkan statik problemleri çözmek ve konfor koşullarını iyileştirmek amacıyla 1926 yılında yeni onarımlar yapılmış, yapıya kalorifer tesisatı döşenmiştir. Aynı dönemde Ata’nın manevi evlatları için çamaşırhane ve mutfak bölümünün üzerine 6 oda ve banyodan oluşan yeni bir kat eklenmiştir. 1930 yılında ise, üst kattaki kuleli bölüm Ata için ikinci bir çalışma odası olarak yeniden düzenlenmiştir.

1932 yılında inşa edilen Pembe Köşk’e taşınıncaya kadar ikametgahı olan, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında çok önemli olaylara tanıklık eden, Atatürk’ün, Cumhuriyet’in kurulması dâhil, devrimleri planladığı bu yapı 1950 yılında müze olarak halka açılmıştır. Yapıda ve eşyalarda meydana gelen bozulmaları durdurabilmek amacıyla 2002–2007 yılları arasında kapsamlı bir bakım ve onarım çalışması başlatılmış, bu çalışmalarla birlikte yapının bir müzeden çok, kullanıldığı dönemi yansıtan bir ‘konut’ olarak sergilenmesi için gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Restorasyon çalışması tamamlanan Atatürk Müze Köşkü 19 Nisan 2007’de tekrar ziyarete açılmıştır.

Köşk’ün girişinde bulunan Rüzgârlık, 1923-1924 yılları arasında Mimar Vedat Tek tarafından tasarlanan ve uygulanan genişletme çalışmaları sırasında binanın kuzey cephesine eklenmiştir.

GİRİŞ HOLÜ

Bu mekân, bağ evi planında ortasında sekizgen mermer kaideli süs havuzu olan, üstü açık bir taşlıktır. Özgün haliyle oturma ve yemek yeme işlevinin gerçekleştirildiği bu alan, 1923-1924 yıllarındaki genişletme çalışmaları sırasında ortasındaki havuz ve üstü kapatılarak konukların ilgili bölümlere alınmadan önce bekledikleri bir Giriş Holü’ne dönüştürülmüştür.

KONUK KABUL SALONU(YEŞİL SALON)

Giriş Holü’nün batısında yer alan Konuk Kabul Salonu, Kurtuluş Savaşı yıllarında Atatürk’ün Çalışma Odası olarak kullanılmıştır. 1923-1924 yıllarında gerçekleştirilen genişletmeden sonra Konut Kabul Salonu olarak kullanılmak üzere düzenlenmiş, dekorasyonunda seçilen hâkim renkten dolayı “Yeşil Salon” olarak tanınmıştır. Bu salonda verilen çay davetlerinde gazeteciler, yazarlar, elçi eşleri, yabancı konuklar ve Ankaralı hanımlar ağırlanmıştır.

ÇANKAYA SOFRASI

Bağevinin Cumhurbaşkanlığı Konutu’na dönüştürülmesi sürecinde çok büyük bir özen gösterilen yemek salonunda Atatürk’ün, çalışma arkadaşları, konunun uzmanları ve Devletin ileri gelenleri ile Devlet meselelerini görüştüğü, tarihi Çankaya Sofrası bulunmaktadır.

Masada bulunan yemek takımının her bir parçasında «GMK» (Gazi Mustafa Kemal) veya «KA» (Kemal Atatürk) logoları bulunmaktadır. Atatürk’ün yaşadığı yıllardaki uygulama esas alınarak düzenlenen yemek masasında, tabakların yanında bulunan not defterleri bu sofranın bir çalışma sofrası olarak kullanıldığını göstermektedir.

Zemin katta yer alan elçi kabul salonu olarak kullanılan oda, göreve yeni başlayan elçilerin Atatürk’e güven mektuplarını sundukları Elçi Kabul Salonu olarak kullanılmıştır.

Üst kata çıkıldığında sağ tarafta yer alan Ankara manzaralı odayı Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım yatak odası olarak kullanmıştır. Zübeyde Hanım’ın vefatından sonra misafir yatak odası olarak ve Atatürk tarafından dinlenme amacıyla kullanılmaya devam edilmiştir.

1924 yılında tamamlanan genişletme çalışmaları sırasında Giriş Holüne dönüştürülen taşlığın üstünün kapatılmasıyla üst katta tüm odalara açılan, Ankara manzaralı geniş bir hol oluşturulmuştur. Paris’ten getirtilen ve Atatürk tarafından kullanılan bilardo masası bu alanda bulunmaktadır.

KÜTÜPHANE

1924 yılından sonra kütüphane ve çalışma odası olarak kullanılmaya başlanan bu bölümde Türkçe (Arap ve Latin harfleriyle yazılmış), Fransızca, Almanca, İngilizce yazılmış çeşitli konularda 2671 kitap bulunmaktadır. Atatürk “Nutuk”un büyük bir bölümünü burada kaleme almıştır.

ÇALIŞMA ODASI

1930 yılında Atatürk için düzenlenmiş ikinci bir çalışma odasıdır. Türkiye’deki modern mimarinin başlangıcı sayılabilecek, çok özgün niteliklere sahip ‘art-deco’ tarzında düzenlenmiştir

YATAK ODASI

Bağevine 1924 yılında eklenen bölümün üst katında, yemek salonunun üzerinde yer almaktadır. Zemini ve duvarları beyaz renkte fayanslarla kaplı özel banyoya buradan geçilmektedir.

SERGİ SALONU

Bu salonda Müze Köşk’ün mimarisi ve tarihî gelişimi, son dönem onarımı düzenlenmesine ilişkin bilgiler ile Atatürk’ün yaşamı ve kullandığı eşyalardan örnekler sergilenmektedir. 


Benzer Haberler & Reklamlar