İtalyan antropologlar, Romalıların çarmıha germe cezası uyguladığına dair ikinci arkeolojik kanıtın bulunduğunu savunuyor. Arkeoloji dünyasında Hıristiyan inancına göre Hz. İsa gibi çarmıha gerildiği anlaşılan ilk kalıntı Kudüs'teki kazılarda bulunmuştu.
Hz. İsa nasıl öldü?
Hıristiyanlık dininin baskın olduğu Batı aleminde Hz. İsa'nın nasıl öldüğüne dair tartışma yıllardır sürüyor. Hıristiyan inancına göre İsa peygamber tartışılmaz şekilde çarmıha gerilerek öldürülmüştü. Ancak gerek bilim adamlarının büyük kısmı gerekse muhalif inanç sahipleri bu konuya oldukça kuşkulu yaklaşıyor. Onlara göre çarmıha gerilme iddiası mitolojik bir efsaneden ibaret. Hatta daha aşırı tezler ileri sürerek İsa'nın hiç yaşamadığını savunanlar dahi var...
Muhalif tezleri muhatap almayan Hıristiyan müminler İsa'nın çarmıhtaki bedenini ibadethanelerinden, evlerinden hatta boyunlarından eksik etmiyor. Hatta Roma'daki ünlü tarihi Kolezyumunun içinde dahi ilk Hıristiyanların acılarını sembolize edilen bir anıt olarak haç dikilidir.
Bu haç Hıristiyanlık inancının kutsal kitabı İncil'e göre İsa Mesih'in çarmıha gerilmesinin sembolü olarak görülüyor ...
Romalılar çarmıha germe cezası uyguladı mı?
Bazı tarihçilere göre; Romalılar, çarmıha germe cezasını Kartacalılardan öğrendikler ve İmparator Konstantin'in dördüncü yüzyılda yasaklayana kadar neredeyse bin yıl boyunca bir ölüm cezası olarak kullandılar.
Çarmıha germe cezası, Roma dönemindeki askerlerin özellikle kölelerin isyanını engellemek için başvurduğu yöntemlerdendi. Roma kayıtlarında özellikle Spataküs İsyanı sonrasında bu cezanın sıkça kullanıldığı anlaşılıyor. İlk yüzyılın başındaki gladyatör Spartacus'un önderliğindeki isyandan sonra yakalanan 6 bin kölenin çarmıha gerilerek öldürüldüğü rivayet edilmektedir. Antik Roma döneminden kalma tarihi yazılarda bu cezanın başka zaman ve mekanlarda da sıklıkla kullanıldığı anlatılmaktadır.
Kuşkusuz, dünyadaki en meşhur çarmıha gerilme vakası Nasıralı İsa'nın idam edilmesiydi.
Hıristiyanların Kutsal Kitabı İncil'e göre Hıristiyanlık dininin doğduğu yıllarda Roma egemenliği altındaki Kudüs'te (M.S. 30 ila 36 yılları arasında) Romalılar, kendi inançlarına mualefet ederek yeni dini inanç öneren Peygamber İsa'yı çarmıha germişlerdi.
Hz. İsa'nın mezarı olduğu iddia edilen alanda yapılan kazılarda bu vakayı doğrulayan arkeolojik kanıt bulunamadı. Fakat İsa'nın çarmıha gerilmesi, kutsal kitap kaynaklı temel bir Hıristiyan inancıdır ve haç bu nedenle tarih boyunca Hıristiyanlığın simgesi olarak kullanılmıştır.
Çarmıha gerilme cezasını kesin olarak kanıtlayan tek arkeolojik bulgu var
Hristiyan devrinin başlangıcında Roma egemenliğindeki Kudüs'te yaşandığı savunulan vakada Hz. İsa'ya benzer şekilde çarmıha germe uygulanan insanlara dair tarihi kayıtlar vardı. İncil'de anlatılan İsa'nın idamı için kullanılan yöntemin Roma döneminde suçlulara ve kölelere uygulanan cezalandırma yöntemi olduğu kesindi. Ama 20. yüzyılın ortalarına kadar bunu kanıtlayan tek arkeolojik bulgu dahi yoktu.
İlk arkeolojik kanıt 1968 yılında bulundu. Söz konusu kanıt, Kudüs'ün Giv’at HaMivtar yakınlarındaki İkinci Tapınak'taki Yahudi Mezarlığı'nda M.Ö. 2. yüzyıldan, M.S. 2. yüzyıla kadar uzanan zaman dilimine ait kalıntıların keşfedildiği alandan çıkarıldı.
Yunan arkeolog Vassilios Tzaferis başkanlığında Kudüs'teki Roma dönemi mezarlarının bulunduğu alandaki arkeoloji kazılarında, 1968 yılında, mezarlardan birinden topuk kemiğinde 18 santimetre uzunluğunda çivi bulunan iskelet kalıntısı çıkarıldı. Adının Yehohana olduğu tahmin edilen mezardaki talihsiz adamın topuk kemiğindeki çivi onun çarmıhta can verdiğini gösteriyordu. Üstelik adamın tırnakları arasında zeytin ağacı kıymıkları da bulunmuştu. Bu tahta parçasının adamın ölmesine yol açan tahta haçın parçası olduğu tahmin ediliyordu.
İkinci arkeolojik kanıt Venedik'te bulunmuş olabilir
Arkeolojikhaber'in İtalyan Estense gazetesi, The Live Science ve Arkeolojik ve Antropolojik Bilimler dergisinden derlediği bilgilere göre; 2007 yılında, Po vadisi içinde Venedik'in 40 kilometre güneybatısındaki Gavello'da boru hattı döşemek için yapılan inşaat kazıları sırasında iskelet kalıntılarına rastlandı. Arkeologlar alanda arkeolojik kazı başlattı. Kazılarda çok sayıda iskelet ve tarihi eser keşfedildi.
Buluntular içinde biri konumuz açısından önem arz ediyordu.
Yaklaşık 2000 yıl önce kuzey İtalya'ya gömülen bir adamın bulunan tek topuk kemiğinde delik vardı. Deliğin çarmıh izi olup olmadığı tartışmaya açıktı. Çünkü diğer topuk kemiği bulunamamıştı ve el kemiklerinde de çivi izi olabileceğine dair bugu yoktu.
2007'de Venedik yakınlarında bulunan iskelet kalıntıları üzerine yapılan yeni bilimsel çalışma, topuk kemikleri üzerinde ayaklarının çivilenmiş olma ihtimalini güçlendiren lezyon ve iyileşmemiş kırık olduğuna dikkat çekiyor. Arkeolojik ve Antropolojik Bilimler dergisinde (journal Archaeological and Anthropological Sciences) 12 Nisan'da Emanuela Gualdi, Ursula Thun Hohenstein, Nicoletta Onisto ve David Caramelli imzaları ile İtalya'da Roma devrindeki topuk travmasına dair multidisipliner çalışma: Muhtemelen çarmıha gerilme durumu mu? (A multidisciplinary study of calcaneal trauma in Roman Italy: a possible case of crucifixion?) başlıklı makalede yer alan bilgilere göre; kemiklerinde delikler tespit edilen adam tahta haça çivilendiği için ölmüş olabilir.
Eğer araştırmacıların tahminleri doğru ise bu çarmıha gerilme cezasının ikinci arkeolojik kanıtı olacak.
Araştırmacılar büyük olasılıkla çarmıh ama şüpheli yaklaşılması gereken belirsizlikler de var diyor
İtalya'daki Ferrara ve Floransa üniversitelerine mensup araştırmacılar, kemik analizlerinden elde edilen bilgilerin adamın çarmıhta ölmüş olma olasılığını artırdığını fakat diğer kemiklerin yeterli araştırmaya izin vermeyecek kötü durumda ve diğer topuk kemiğinin eksik olmasından dolayı kesin budur diyemeyeceklerini ifade ediyorlar. Araştırmacılar yine de tek bir topuk kemiğindeki çivi izinin adamın çarmıha gerildiğinin delili olabileceğinde ısrarlılar. Aaraştırmacılar ayrıca, eğer adam çarmıhta ölmüş ise vücudun Kutsal Kitapta tarif edildiği şekilde çarmıha gerilmediğini, muhtemelen farklı şekilde çarmıha çivilendiğini savunuyorlar. Topuk kemiğindeki iyileşmemiş kırık izi, iki ayağından ayrı ayrı değil, bir ayağın diğer ayağın üstüne gelecek şekilde çivilenmiş olduğunu gösteriyor olabilir. El kemikleri kalıntılarında çizi izi tespit edilememiş olması da ellerinin doğrudan haçın ana gövdesine tutturulmuş yatay tahta parçasına iple bağlanma olasılığına yorumlanıyor.
Kemiklerin sahibinin suçlu ya da lanetlenmiş biri olduğu kesin
Adam çarmıh cezası ya da başka bir şekilde ölmüş olsa da onun suçlu ya da toplumdan dışlanmış biri olduğu kesin. Çünkü Roma dönemi mezarlarında adet olduğu şekilde adamın cesedi özel bir mezarın içine yerleştirilmemiş, doğrudan toprağa gömülmüştü. Üstelik adamın iskeletinin civarında tek bir mezar hediyesi dahi yoktu.
Ferrara Üniversitesi'nden tıbbi antropolog Emanuela Gualdi, Live Science dergisinde verdiği demeçte, “Sağ topuk kemiğinde tüm kemik boyunca tahriş oluşturmuş lezyon bulduk. Romalıların çarmıha gerdikleri insanlara daha uzun süre ve mümkün olduğunca fazla acı çektirmeyi amaçladıklarını tahmin ediyoruz. Tarihi anlatılarda; kurbanların birkaç gün süren, yavaş ve acı veren ölümler yaşandığı ve bu işkence süresi boyunca onların dik kalmasını sağlayacak şekilde çarmıhlara çivilendiği, anlatılıyor. Çarmıha gerilen vücutlar genellikle leşle beslenen hayvanlara veya çürümeye bırakılırdı. Çok nadir durumlarda, çarmıhtan indirilip ve gömülürlerdi. Gavello'da bulunan kalıntılarına gelince, adamın bileklerinden çivilendiğine dair hiçbir işaret yoktu; Bunun yerine, ellerinden iple haça bağlanmış olabilir. Kalıntılardan elde ettiğimiz araştırma sonuçları ve kazıdan edindiğiniz bilgileri değerlendirdiğimizde Gavello'da bulunan iskelet kalıntılarının Roma döneminde çarmıha gerilmiş biri olduğuna inanıyoruz. Yine de bunun sadece muhtemel olasılık olduğunu belirtmeyi ihmal etmiyoruz. Adamın mahkum ya da köle olup olmadığını bilemeyiz, ancak defin marjinalizasyonu muhtemelen onun tehlikeli kabul edilen ya da lanetlenmiş, dışlanmış biri olduğunu gösteriyor" açıklamasını yaptı.
Makalede imzası bulunan Ferrara Üniversitesi antropoloji bölümü doktora öğrencisi Ursula Thun Hohenstein ise Estense'ye yaptığı açıklamada, “Buluntunun önemi, çarmıh cezasını dünyada arkeolojik açıdan belgeleyen ikinci kanıt olduğu gerçeğinde yatmaktadır. Her ne kadar bu acımasız uygulama Romalılar tarafından uzun süre boyunca geliştirilerek uygulandıysa da, gerek hasar görmüş kemiklerin günümüze ulaşmasını engelleyen doğal zorluklar gerekse aşırı hasar görmüş nadir sayıdaki kemiklerdeki travmaların yorumlanmasının zorluğu, arkeolojik verilerle bunu kanıtlamayı zorlaştırıyor. Çarmıha gerilen mağdurların teşhisinin zorluğu dikkate alındığında bu kemiğin muhtemel tanıklığı onudaha da değerli kılıyor" şekilde konuştu.
Zülfikar Emin - arkeolojikhaber.com