Arkeolojik kalıntıların analizine göre Anadolu'da kurulan dünyanın ilk Neolitik Şehri kurulduktan bin yıl sonra çok kalabalıktı ve insanlar birbirlerini öldürmeye başlamıştı.
PNAS dergisinde; Neolitik Çatalhöyük'ün Biyoarkeolojisi, ilk çiftçilerde sağlık, hareketlilik ve yaşam tarzı konusunda temel geçişleri ortaya koyuyor (Bioarchaeology of Neolithic Çatalhöyük reveals fundamental transitions in health, mobility, and lifestyle in early farmers) başlığı "Clark Spencer Larsen, Christopher J. Knüsel, Scott D. Haddow, Marin A. Pilloud, Marco Milella, Joshua W. Sadvari, Jessica Pearson, Christopher B. Ruff, Evan M. Garofalo, Emmy Bocaege, Barbara J. Betz, Irene Dori ve Bonnie Glencross" imzaları ile 17 Haziran 2019 tarihinde yayınlanan makalade yer alan bilgilere, şehir kalabalıklaştıkça bireysel şiddet ve toplumsal terör olayları artış göstermiş.
Bugün Türkiye'ninKonya ilinin Çumra ilçesinin yer aldığı topraklarda, yaklaşık 9.000 yıl önce büyük şehir kurmayı başaran Neolitik insanlar, içlerine çatılardan girilen evlerde birlikte yaşıyorlardı. Arkeologların tahminlerine göre, avcı toplayıcılıktan takriben M.Ö. 7100'lerde tarıma geçen Anadolu sakinleri, Çatalhöyük'te 32 dönümlük alanda dev bir şehir kurdular. Yaklaşık 1200 yıl sonra M.Ö 5950'ye kadar barış ve huzur içinde yaşanan Çatalhöyük'te nüfus bu esnada 8.000 kişiye çıkmıştı. Dünyanın en eski şehrinde yaşayan insanlar, gerek yerleşik hayatın, gerekse kalabalık yaşamanın doğurduğu önemli zorluklarla yüzleşiyorlardı.
Ve muhtemelen kalabalık sosyal yaşamdan kaynaklanan şiddet olayları da artıyordu.
Nüfus arttıkça şiddet oranı da arttı
Live Science'den Stephanie Pappas'ın haberine göre; kalabalık ve diğer faktörlerin oldukça stresli bir ortam doğurdu. Çatalhöyük'ün stresle tanışanNeolitik sakinleri, şiddete meyletmeye başladı.
Arkeologlar Çatalhöyük'teki arkeoloji kazılarında bulunan 742 kişiye ait iskelet kalıntılarından toplanan 25 yıllık veriyi analiz ettiler. Araştırmalar, Çatalhöyük'te ilk yerleşimden yaklaşık 1000 yıl sonra, muhtemelen kent yaşamının doğurduğu stresin etiklenen kişiler arasında şiddet düzeyinin arttığını tespit etti.
Sapanlarla atılan kilden yapılmış mermi izleri de artıyordu
Bilim insanları, iskeletler üzerinde tespit edilen yaralanma sayısının, nüfusun en kalabalık olduğu zamanlarda daha çok arttığını belirterek "Çatalhöyük nüfusu arttıkça şiddet daha sık yaşandı" diyorlar. Bu döneme ait incelenen 95 kafatasının yaklaşık % 25'inde, muhtemelen sapanlar ile fırlatılan kil toplarından oluşan yuvarlak mermi izleri bulunuyordu. Arkeolojik kazılar sırasında pek çok kil mermisi bulunmuştu.
Mağdurların çoğunluğu kadındı ve bir çoğu arkasından vurulmuştu. Bilim adamlarının tespitlerine göre yaralı kafatalarından 12'si bir kereden fazla kırılmıştı.
Proto-kentsel yaşam
Şehrin en kalabalık olduğu dönemde şiddetin yanı sıra Çatalhöyük'te de hastalıklar yaygındı ve insan iskeletlerinin yaklaşık % 33'ü bakteriyel enfeksiyonlarla yaşandığına işaret ediyordu. Aynı dönemde, kadınların dişlerinin yaklaşık% 13'ü ve erkeklerin% 10'u çürüklerle doluydu. Çürük oranının tahılla beslenmeye dayalı yaşam tarzından kaynaklandığı belirtiliyor.
The Ohio State Üniversitesi'nde antropoloji profesörü olan yazar Clark Spencer Larsen; Binlerce insanı barındırabilmek için evler birbirine çok yakın inşa ediliyrodu ki konut sakinleriever girmek için önce merdivenle binanın çatısına çıkıp, sonra içeri giriyordu. İnsanların birbirine bu kadar yakın yaşaması ölümcül patojenlerin yayılmasını artırabiliyordu. Dahası, iç duvarlar ve konutların tabanları, insanları hasta edebilecek dışkı kalıntıları içeriyordu. İnsanlar çok kalabalık koşullarda yaşıyorlardı, bazı evlerinin hemen yanında çöp çukurları ve hayvan ahırları vardı. Bu yüzden bulaşıcı hastalıkların yayılmasına sağlayabilecek çok sayıda sanitasyon sorunu var.” yorumunda bulundu.
İnsanlar daha fazla yürüdüğü için bacak kemik yapıları değişti
İnsanların bacak kemiklerinin ölçümleri zamanla değişiklik olduğunu gösterdi. Bilim insanlarına bunu, kentin sonraki yıllarda yaşayan sakinlerinin daha fazla yürümüş olmasına yorumluyor. Çünkü muhtemelen yakındaki besin kaynakları yetersiz kalıyordu ve insanlar daha uzaklara besin temini için gidiyordu.
Artan hastalık olaylarının da Çatalhöyük toplulukları üzerinde de ciddi baskı yarattığı tahmin ediliyor. Bu faktörün de şiddetin artmasına katkı sağladığı tahmin ediliyor.
Larsen, "Çatalhöyük, dünyanın ilk proto-kentsel topluluklarından biriydi ve sakinleri, dar alanlarda bir çok kişi ile uzun süre bir arada yaşamak zorunda kalıyordu. Bu tarz bir yaşantı da doğal olarak şiddeti besliyordu. Çatalhöyük'ün yaklaşık 8.000 yıl önce terk edilmiş olmasına rağmen, kalıntıları, bugün bize şehir sakinlerinin zaman zaman çatışma yaşadığını ve kalabalık arttıkça şiddetin arttığını gösteriyor. Bugün biz de kentlerde buna benzer olayların yaşandığını tespit edebiliyoruz "dedi.
arkeolojikhaber.com