Celayir Kabilesi: Celâyirliler: Celayirliler Devleti

Celayir nedir? Celâyirliler kimdir? Celâyirli nedir? Celâyirli devleti ne zaman, nerede kurulmuştur?

Celâyirli; Moğolistan’ın doğusunda Onon ırmağı kıyılarında ve Moğolistan’ın merkezi Karakorum civarında göçebe olarak boy gösteren Moğol kabilesinin adı ve o kabilede hüküm süren hanedandır.

Celâyirli; Celâyir kabilesi mensuplarına verilen isimdir.

Celayirliler; İlhanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra, 1340-1431 yılları arasında İran’ın batısında ve Kuzey Irak’ta hüküm süren sınırları Tebriz, Azerbaycan, Musul ve Diyarbakır'a uzanan Moğol hânedanı ve onların kurduğu devlettir.

X. yüzyılda Hıtaylar’ın saldırıları sonucu güç kaybeden Celâyirli kabilesi, kısa zamanda toparlanarak Cengiz Han’ın kabilesi Kıyâtlar’a kafa tuttular. Ancak Kıyâtların o dönemki lideri Kaydu, Celayirlilere boyun eğmedi ve karşı taaruza geçti. İki kabile anlaşarak, müttefik oldu.

Moğol Devletinin başat unsuru haline gelen Celâyirliler, Cengiz Han’ın seferlerinde de önemli rol oynadılar.

Cengiz Han'ın Moğol, Türk, Tibetli vb. kavimlerin boylarını dağıtarak kendi aslî kuvvetleriyle karıştırıp meydana getirdiği yeni ordu birliklerine Celâyirliler de ön saflardaydı. Celâyirliler zamanla; Moğolistan, Çin, Türkistan, Mâverâünnehir ve Kıpçak bölgesine dek dağılmış ve özellikle İlhanlılar’ın maiyetindeki İran'ın batısında ve Kuzey Irak’ta yoğunlaşmışlardı.

Celâyirliler; Çağatay, Timur ve İlhanlılar’ın devlet idaresinde önemli mevkilerde bulunmuşlardır. 

İlhanlı Devleti’nde görevli Celâyirliler’in en meşhurları Hülâgû ile Bağdat’a giren ve Suriye seferine katılan İlkân Noyan ile Geyhatu zamanında beylerbeyilik yapan oğlu Ak Boğa, Gāzân Han ve Olcaytu zamanında valilik yapan oğlu Emîr Hüseyin’dir.

TDV İslam Ansiklopedisi'ndeki Muzaffet Ürekli imzalı Celâyirliler maddesinde yer alan bilgilere göre; İlhanlı Hükümdarı Ebû Saîd Bahadır Han’ın ölümüyle başlayan taht kavgaları sırasında bağımsız bir devlet kurmak için fırsat bekleyen Emîr Hüseyin’in oğlu Hasan, önce şehzadelerden Muhammed’i destekleyerek onun ilhan olmasını sağladı; ancak şehzadeler arasındaki kanlı mücadeleleri kışkırtmaktan da geri durmadı. Bu karışıklıklardan faydalanarak büyük dedesi İlkân’a nisbetle İlkânlılar, kabilesine nisbetle de Celâyirliler adıyla anılan bağımsız bir devlet kurdu (1340). Emîr Çoban’ın torunu Şeyh Hasan’la karıştırılmaması için kendisi daha ziyade Hasan-ı Büzürg diye anılmıştır.

Hasan’ın ölümünden sonra yerine oğlu Şeyh Üveys geçti (1356). Üveys 1358’de Azerbaycan ile Tebriz’i, 1364’te Musul ve Diyarbekir’i ele geçirerek devletin sınırlarını genişletti. Üveys’in oğlu Şeyh Hüseyin, İran’ın doğu bölgesinde bulunan Muzafferîler ve Karakoyunlular ile mücadeleye girdi (1374). Hüseyin’in 1382’de ölümüyle devlet zayıflamaya başladı ve onun iki kardeşi Ahmed ile Bayezid arasında paylaşıldı.

Sultan Ahmed Celâyir’e Azerbaycan ve Irak, Bayezid’e ise geri kalan bölgelerle Irâk-ı Acem verildi. İki kardeş arasındaki mücadele 1384’te Ahmed’in Bayezid’i esir alması ile sonuçlandı. Timur’un bu tarihten başlayarak Kuzey İran ile Ermenistan’ı ve daha sonra 1393’ten itibaren de Bağdat, Diyarbekir ve el-Cezîre bölgelerini ele geçirmesi, Ahmed Celâyir’i Memlük sultanına sığınmaya mecbur etti. Ancak Ahmed, Timur Semerkant’a dönünce Memlük Sultanı Berkuk’un yardımı ile Bağdat’ı geri aldı. Daha sonra Karakoyunlu Kara Yûsuf ile birlikte Timur’a karşı giriştikleri mücadeleyi kaybedince tekrar Mısır’a kaçtılar (1400). Fakat Timur’dan korkan Mısır hükümdarı onları kabul etmeyince Osmanlı Hükümdarı Yıldırım Bayezid’in yanına gittiler. Timur’un Yıldırım Bayezid’den bunları kendisine teslim etmesini istemesi ve bu isteğin Yıldırım Bayezid tarafından reddedilmesi, Ankara Savaşı’na (1402) sebebiyet veren olaylardan biridir. Sultan Ahmed Celâyir, Timur-Yıldırım mücadelesini fırsat bilerek Bağdat’ı ele geçirdiyse de daha sonra burayı Karakoyunlu Kara Yûsuf’a bırakmak zorunda kaldı ve ancak Timur’un 1405’te ölümünden sonra tekrar Bağdat’a hâkim olabildi. Bir müddet sonra Karakoyunlular’la arası açılan Sultan Ahmed onlarla yaptığı mücadeleyi kaybedince kaçmaya çalışırken yakalanıp çocuklarıyla birlikte öldürüldü (813/1410).

Ahmed’in ölümünden sonra Celâyirliler’in başına henüz küçük yaşta bulunan Şah Veled, ardından Şah Mahmud, Üveys ve Muhammed tahta geçmişlerdir. Sultan Ahmed Celâyir’in torunu olan Hüseyin son hükümdar olarak tahta geçip bazı yerleri ele geçirdiyse de Karakoyunlu Şah Muhammed b. Kara Yûsuf’un saldırısına mâruz kalınca Hille Kalesi’ne kaçtı. Uzun bir kuşatmadan sonra Karakoyunlular kaleyi ele geçirip Hüseyin’i öldürdüler (1431). Bu şekilde Celâyirliler hânedanı son bulmuş oldu.

Celâyirliler teşkilât bakımından İlhanlı Devleti ile tam bir benzerlik içindedir. Esasen devletin kurucuları ve ilk yıllarda idarî kadroya tayin edilenler daha önce İlhanlılar’ın hizmetinde çalışmış kimselerdi. İdarî teşkilât şu divanlardan oluşuyordu: Dîvân-ı saltanat, dîvân-ı vezâret, dîvân-ı istîfâ, dîvân-ı işrâf, dîvân-ı uluğ bitikçi, dîvân-ı nazar, dîvân-ı kazâ ve dîvân-ı inşâ. Celâyirliler zamanında çok sayıda Türk Irak’a yerleşmiş ve Türkçe Arapça’dan sonra ikinci önemli dil haline gelmiştir. Yine bu dönemde Bağdat ve çevresi imar edilmiş, ilim ve sanat erbabı hânedan mensupları tarafından korunmuştur.

Celayirli Hükümdarları

 

Taceddin Hasan-ı Büzürg (1336 ya da 1340 ile 1356) I. Üveys 757 (1356 - 1374) I. Hüseyin (Celaleddin Hüseyin) (1374 - 1382) Gıyaseddin Ahmed (1382 - 1410) Şah Veled (1410 - 1411) Şah Mahmud (birinci hükümdarlığı)  (1411 - 1415) II. Üveys 818 (1415 - 1421) Muhammed (1421 - 1422) Şah Mahmud (ikinci hükümdarlığı) (1422- 1424) II. Hüseyin 827-835 (1424-1431)


Benzer Haberler & Reklamlar