Mersin'in Silifke ilçesi kıyılarındaki Dana Adası ve Boğsak Adası'nda yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarındaki bulgular ve çalışma esnasında yaşananlar Silifke Müzesinde düzenlenen toplantıda anlatıldı.
Silifke Kaymakamı Ersin Emiroğlu, İlçe Milli Eğitim Müdürü Şerafettin Çiftçi, Silifke Müze Müdürü Ark. Nilgün Abdimanoğlu, Boğsak Arkeolojik Yüzey Araştırması Başkanı Doç. Dr. Günder Varinlioğlu, Arkeolog Ve Sanat Tarihçisi Hilal Küntüz, Sanat Tarihçisi Enes Kahriman ve vatandaşların karıldığı toplantının açılış konuşmasını Silifke Müze Müdürü Nilgün Abdimanoğlu yaptı.
Boğsak Arkeolojik Yüzey Araştırması Başkanı Doç. Dr. Günder Varinlioğlu konuşmasında Taşucu körfezinin kıyılarını ve arka alanında yürütükleri çalışmalardan Boğsak ve Dana adaları üzerinde yaptıkları çalışmaları kısaca bilgi verdi.
Arkelog ve Sanat Tarihçisi Hilal Küntüz Mimar Sinanın Üniversitesi ile protokol imzalayan TC Silifke kaymakamlığı ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Boğsak takı lojman ve parseli 10 yıllığına kiralamasını üzerine yapılan arkeoloji ve tanıtım merkezi kurma aşamalarını anlattı.
Sanat Tarihçisi Enes Kahriman Geç ise projenin yaparken yaşamlarını, yaşadıkları zorlukları ve edindikleri deneyimleri dinleyenlere aktardı.
Nilgün Abdimanoğlu: Mevzuatı uygulamada bir takım sorunlar yaşıyoruz
Silifke Müze Müdürü Ark. Nilgün Abdimanoğlu “ Yaptığımız çalışma Silifke’de ilk olacak biz bunu çoğaltmayı da düşünüyoruz. Bölgemizde yaklaşık 300 tane sit alanımız olduğundan dolayı vatandaşlarımızda bu konularla ilgili bugüne kadar çok bilgilendirilmediğinden kaynaklı mevzuatı uygulamada bir takım sorunlar yaşıyoruz. Biz hiçbir arkadaşımızın hiç bir vatandaşımızın zor durumda kalmasını istemiyoruz onun için özellikle bölgede çalışan hocalarımızın yaptıkları çalışmaları sürerken birazcık daha mevzuat hakkında da sorumluluk alanımızdaki insanlarımızı bilgilendirmek için bu alandaki çalışmalarımızı bir start vermek istedik aslında birazcık da geç kaldık ama inşallah bundan sonraki çalışmalarımızı birazcık daha çoğaltmaya çalışcaz biz de aslında yoğunluktan dolayı bu konuyla ilgilenemedik eğitim çalışmalarımızla onun için ilginizden ve katkınızdan dolayı öncelikle çok teşekkür ediyoruz“ dedi.
Doç. Dr. Günder Varinlioğlu: Boğsak adasında evler, dükkanlar, depolar ve 7 kilise kalıntısı var
Boğsak Arkeolojik Yüzey Araştırması Başkanı Doç. Dr. Günder Varinlioğlu “Arazi çalışması bizim yaptığımız büyük çalışmanın bir parçası burada toplanan verileri biz İstanbul’a döndüğümüz zaman bu malzeme üzerine çalışmaya yoğun biçimde devam ediyoruz. Biz ağırlıklı olarak 2010 yılından beri 2 adada çalıştık başka alanlarda da çalıştık bu projenin ortaya çıkışı büyük araştırma sorular dizisinden oluşuyor. Nitekim biz çıkan soruları yanıtlayarak buraya geldik önce Boğsak adasında çalıştık 2010 yılında başladık Dana adasında ilk 2011 yılında çalıştık ama yoğun çalışmamız 2016 yılından sonra devam etti" dedi.
Doç. Dr. Günder Varinlioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Boğsak adası çok büyük değil 7 hektar büyüklüğünde sarp çorak hiç toprağı olmayan aslında bir kayalık araziden bahsediyoruz. Biz buraya adım attığımızda biliyorduk ki burada erken Bizans kalıntıları var. Ama ne var tam bilmiyorduk. Bizim çalışmalarımız ortaya çıkardı ki bu küçücük adada milattan sonra 4. yüzyılda bir yerleşim başlıyor. 7. yüzyıla kadar yoğun olarak yaşanıyor ama terk edilmiyor. 9-12. yüzyılları arasında tekrardan bir kıpırdanma görülüyor. Adadan tek bir yazıt gelmiş biz bulmadık 1960’larda Silifke müzesine getirilmiş bahçede duruyor zaten bu yazıtta yerin ismi Asterya burada kent gibi bir yerleşim yeri olduğunu söylüyor. Evler, dükkanlar, depolar var ve 7 kilise var. 4. yüzyıl 9. yüz yıl arasında manastırda bekleye bileceğiniz her şey var. Burada 7 kilise olmasının sebebi ise Hıristiyan inancına göre Azize Teklanın bir kayanın içine gömülüp kaybolduğu yer Ayetekla da burası Anayolunun an önemli haç merkezlerinden birisi bu nedenle buradaki küçücük ada haç hareketlerinden besleniyor o nedenle 7 kilise var."
"Dana adası geniş alanlarla iletişim içindeymiş, seramikler gitmiş gelmiş"
"Dana adası buradan biraz farklı Boğsa'daki yerleşim yerleri burada da var biraz farklı olarak toprağı var ama kurak bir arazi. Burada araştırmalarımızdan anlaşılıyor ki taş ocakları vardır. Burada incelediğimiz yerlerden anlaşılıyor ki Dana adası geniş alanlarla iletişim içindeymiş seramikler gitmiş gelmiş sadece eşyalar değil Hac yapanlar insanlar, askerler gitmiş gelmişler. Burada mermer gibi inşatta kullanılan taşların ticareti yapılmakta kıyılarda oluşan mermer taşıma rampaları bunu açıklıyor yer yer çıkarılmak için başlanmış devamı gelmemiş yerler var. Kara ticaretinden daha az masraflı olan deniz ticaretiyle gerçekleşen alışverişler sayesinde bu ada gittikçe zenginleşmiş. Biz adanın şekillerini elle çizmenin yanında fotoğraflarını çekerek bilgisayar üzerinde adanın bir kopyasını yapa biliyoruz bir diğer yöntem ise Amerika’dan gelen hocalarımızla insansız bir hava aracıyla neredeyse adanın röntgenini çekiyoruz bu yöntemle toprak altında kalmış eserler hakkında da bilgi sahibi oluyoruz” .
Hilal Küntü: İlkokul sıraları üzerlerine kırılmış kapıları koyarak kendimize çalışma odası yaptık,
Arkeolog ve Sanat Tarihçisi Hilal Küntüz “ Biz Boğsak Müze araştırması olarak TC Silifke Kaymakamlığı ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü izniyle Boğsak ilkokulunda kalıyoruz. Mimar Sinanın Üniversitesi ile imzalanan protokolde burada Boğsak arkeolojik yüzey araştırmasının eğitim araştırması için kuruldu. Buranın iki amacı olacak konaklamamız için ve Boğsak araştırmalarında bize bir merkez üst olarak arkeoloji ve tanıtım merkezi kurmada yardımcı oluyor. Biz yazları burada konaklıyoruz Silifke Kaymakamlığı tarafından bizlere verilen seyyar tuvalet ve banyomuz var. Onunla uzun süredir geçiniyoruz oda olmasa yaşayamazdık. Okul binası eski olduğu kendimizce düzen kurmaya çalıştık. İlkokul sıraları üzerlerine kırılmış kapıları koyarak kendimize bir çalışma odası yaptık, Mersin Deniz Ticaret ve Sanayi odasının bu yıl verdiği yataklar ve klimayla çalışma koşullarımızı biraz daha iyileşti. Bina eski olduğu için yer yer kullanılmayan alanlar bulunmakta bu işi de Silifke Belediyesi üstlenerek kışın halledeceklerini söylediler.” dedi.
Enes Kahriman: Yaşadığımız zorluklar tekneden inmekle başlıyor
Sanat Tarihçisi Enes Kahriman ise “ Arkadaşım ne koşullarda yaşadığımızı anlatı ama ben üstüne birkaç ekleme yapacağım. Bizler yüzey çalışmasına saat 3:30- 4:00 arası gidiyoruz kahvaltımızı yapmadan çıktığımız için arkadaşlarım sırayla plastik kaplara kahvaltılarımızı hazırlıyorlar. Adalara deriz yoluyla ulaşım olduğu için adaya giderken kahvaltımızı yapıyoruz. Ulaşımımız 1 saat bazen biraz fazla sürüyor. Adaya geldiğimizde yaşadığımız zorluklardan biri ise tekneden inmek oluyor. Tekneden indiniz diyelim bu seferde ada koşulları sizi zorluyor parçalanmış kayalar üzerlerinde yürümenizi zorlaştırıyor. Bazen de ada misafirleri bizlere zorluk çıkarıyor. Bunlar Anadolu engereği zehirli olduğu söyleniyor. Ve arılar bir süre özel kıyafetlerle çalışmalar yaptık. Kendimizce geliştirdiğimiz bir düzen var herkesin 1 veya 2 eşi oluyor ki gelişebilecek kazaları önleyelim çalışmalarımız saat 12:00- 12:30'a kadar sürüyor. Dönüşlerde yaşanan zorluklardan biri ise akıntılardan dolayı tekneyi çekmemiz gerekiyor. Okula geldiğimizde bizlerin üç ihtiyacı oluyor banyo, yemek ve uyku bu sene Mersin Deniz Ticaretinin bizlere gönderdiği yataklar ve su deposu bunları karşılamamızı sağladı. Eskiden banyo yapacağımızda su sorunu yaşardık su basınçlı akmazdı aldığız bir aparatla bunu çözdük. Yemek konusuna gelirsek bizim grup 15-20 kişi ola biliyor. Bunun içinde sırayla yemek ve bulaşıkları hallediyoruz. Tabi bu biraz zor oluyor onca kişiye yemek hazırlanması ve yedikten sonra bulaşıkların su olmadığı için seyyar banyonun oraya hortum takarak yıkıyoruz. Ben bu kazı çalışmalarında çok şey öğrendim kalabalıkta yaşamanın zorlukları olduğu karar güzel yanları da var akşam yaptığımız sohbetlerde günün değerlendirmesini yaparken çok eğleniyoruz.” şeklinde konuştu.
Atike Ceylan Kaçar - www.akdenizhaberler.net