Bandırma'da Manyas gölü kıyısında süren arkeoloji kazılarında daha önce ulaşılan Frig surunun hemen doğusunda arkeologlar, Lidyalılar tarafından andezit ve kireç taşından yapılmış 2 bin 700 yıllık başka bir sur duvarına ulaştılar. Lidya suru Ankara'daki Gordion Antik Kenti surları ile benzerlikler taşıyor.
Balıkesir'in Bandırma ilçesinde Manyas Gölü'nün kıyısında Anadolu'da hüküm sürmüş birçok medeniyetten izler taşıyan Daskyleion Antik Kenti'nde, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaan İren'in başkanlığında süren arkeoloji kazılarında Lidyalılar tarafından saldırılardan korunma amaçlı inşa edilen 137 metrelik sur bulundu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce planlanan, Balıkesir Valiliği, Büyükşehir, Bandırma ve Manyas Belediyeleri ile Ergili Mahallesi Muhtarlığının destekleriyle, 20 kişilik ekiple sürdürülen arkeoloji kazılarında daha önce ulaşılan Frig surunun hemen doğusunda Lidyalılar tarafından andezit ve kireç taşından yapıldığı belirlenen 2 bin 700 yıllık başka bir duvar tespit edildi.
Ortaya çıkarılan Lidya surunun en yakın örneğinin, Ankara'nın Polatlı ilçesindeki Gordion Antik Kenti'nde görüldüğü belirlendi.
Arkeolog Yeşim Kirman: Bu sur Orta Çağ'da onarım görmüş olabilir
Lidya suruna ait 8 sıra taş blokun açığa çıkarıldığını belirten Uzman Arkeolog Yeşim Kirman, anıtsal surun özelliklerine ilişkin bilgi vererek "Açığa çıkardığımız anıtsal sur duvarı, kenti doğudan gelen düşman askerlerinden korumak için yüksek yapılmış. Yaptığımız çalışmalar sonucu bu duvarın yüksekliğinin en iyi korunmuş yerinde 5 metreye ulaştığını ve surun alt kot seviyesinin en az 2 metre daha aşağıda olduğunu söyleyebiliyoruz." dedi.
Kirman, henüz kazılmayan bölümde en az 2 metre daha devam ettiği düşünüldüğünde, 137 metre uzunluktaki surun yüksekliğinin 7 metreden fazla olduğunu ifade etti.
Bazı bölümleri destek amaçlı olarak basamak şeklinde inşa edilen duvarın en az 3 evreli olduğunu belirten Kirman, "Kireç ve andezit taşından yapılmış olan duvarın üst kotlarında yer yer konglomera taşı (kum ve çakılların basınçla birleşmesi ve zamanla sertleşmesi sonucu oluşan kütleler) ile karşılaşıyoruz. Bu aslında bizim duvarın evresiyle alakalı düşünmemiz gereken bir soru işaretidir. Duvarın üstteki ilk sırasına baktığımızda ise birkaç taşın arasında horasan harcı ile karşılaşıyoruz. Orta Çağ'da bu duvarın tekrar onarım görmüş olabileceğini, tamir edilerek sonraki dönemlerde de kullanıldığını söyleyebiliriz." diye konuştu.
Kirman, antik kente güneyden bakıldığında art arda görülebilen Lidya suru ile Frig surunun bu konumunun ziyaretçiler tarafından Daskyleion'un tarihsel sürecinin anlaşılması için kolaylık sağlayacağını vurguladı.
Ayrı medeniyetler tarafından inşa edilen iki surun farklılıklarına değinen Kirman, "Frig suru 2 yüzlü bir duvar şeklinde yapılmış, duvarın dış yüzünde kuru taş tekniği ile küçük boyutlu kesme taşlar kullanılmış. İç yüzünü ise moloz taşlar koyarak 3 metre kalınlıkta sağlam bir duvar yapmaya çalışmışlar. Lidya suru ise büyük boyutlu blok taşlar ile daha büyük ve görkemli yapılmış. Şu anda kuzey kısımda duvarın 47'nci metresinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çalışmalarımız hızlı ve sistemli ilerliyor. Bundan sonra ise toprak zeminden aşağı doğru seviye inerek duvarın yüksekliğine ilişkin çalışmalarımıza devam edeceğiz. Ekibimiz çok uyumlu çalıştığı için bu durum hızımızı ve motivasyonumuzu artırıyor. Ortaya çıkardığımız bu sur, tarihsel süreçte önemli. Arkeolojik bulgular açısından oldukça zengin bir kentteyiz." açıklamasında bulundu.
Miraç Kaya - AA