Kırşehir'de Abdal kültüründe "davulun efsanesi" olarak bilinen Adem Göçer , UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi çerçevesinde "Yaşayan İnsan Hazinesi" için aday gösterildi.
Kırşehir'de Abdal kültüründe "davulun efsanesi" olarak bilinen Adem Göçer, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi çerçevesinde "Yaşayan İnsan Hazinesi" için aday gösterilmenin heyecanını yaşıyor.
Çocukluğunda soba borusu, teneke ve plastik bidonlara vurarak davulculuk mesleğine adım atan, bu işin ustalarından dedesi ve babasının yanında çalarak ustalık kazanan Göçer, Abdal kültürünü yaşatmak için bir araya gelen Kırşehir Ustalar Müzik ve Oyun Topluluğu ile yurt içinde ve dışında sayısız konser ve festivale katılarak sanat hayatını sürdürüyor.
Dedesinden miras kalan bu sanatı oğluna ve torununa da öğreterek nesilden nesile devam etmesi için gayret gösteren Göçer, Abdal ustalarının en önemli özelliği olan mütevazılığı ile de gönüllere taht kuruyor.
- Zeytin yağı tenekesi ve soba borusu çalarak başladı
Kırşehir'de "davulun efsanesi" olarak anılan 60 yaşındaki Adem Göçer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sülalesinde herkesin davul ve zurna çaldığını, kendisinin de küçük yaşlarda soba boruları ve plastik bidonlarla davulculuk mesleğine başladığını söyledi.
Bu işin usta, kalfa ya da çırağının olmadığını vurgulayan Göçer, şöyle konuştu:
"Küçükken teneke, bidon ve soba borusuyla bu işi beller bizim insanımız. Ben de küçükken 5 kiloluk zeytinyağı tenekeleri ve soba borularını çalarak bu işe başladım. Elbette ki öğretmenlerimiz var. Bizi bu işe meraklandıran büyüklerimiz. Düğünlerde güzel güzel çalıp türkü çağıranlar, davul çalanlar insanı meraklandırmaz mı? Biz de böyle meraklandık. Çok küçükken çaldım davulu babamın yanında. Yaklaşık 50 yıldır davul çalıyorum. 10 yaşında babamın yanında başladım çalmaya. Babam zurna çalardı, ben de onun yanında davul. O günlerden itibaren düğünlerde, bayramlarda, konserlerde, devletimizin buyurduğu etkinliklerde hizmetlerim oldu."
- Dededen miras davul
Dedelerinden gelen bu mesleği çocuklarına ve torunlarına öğretmeye gayret ettiğini anlatan Göçer, "Torunlarım okuyorlar. Ama benim ekmek arkadaşlarım. Dedemizden babamıza, ondan bana, benden de oğluma, oğlumdan da oğluna. Beş nesildir devam ettiriyoruz. Daha öncesi de var. Ben dedemin davulunu çaldım. Bıraktığı davul da bana miras oldu. Bu bizim memleketimizin içinde olan bir sanat. Bu da bize halkımızla diyalog vesilesi. O yüzden bırakmıyoruz." dedi.
Topluluğa 2005 yılında girdiğini anlatan Göçer, yurt içindeki konserlerin yanı sıra Almanya'dan Japonya ve Tayland'a kadar birçok ülkede etkinliklere katıldığını dile getirdi.
Göçer, "Tayland'da Davul Festivali’ne davet edildik. Oraya gittim. Güzel anılarla ve ödüllerle geldik. Tayland devletinin takdirnamesini verdiler bana." diye konuştu.
Geçen yıl "Yaşayan İnsan Hazinesi" için aday gösterilmesinin tamamen büyüklerinin bir takdiri olduğuna vurgu yapan Göçer, şöyle devam etti:
"Baş müdürlerim, hocalarım, kim ilgileniyorsa beni adam yerine koyup da aday göstermişler. Ne diyebilirim ki, bunun karşısında saygı ile eğilirim, sevgimi gösteririm. Göğsümle hizmet edebilirim. Allah razı olsun derim. Olmazsa bile beni teklif edenlere de orada değerlendirenlere de kurban olayım, başımın üstünde yerleri var. Olmasa bile sundukları yeter. Devletimiz değer vermiş bizi oraya sunmuş. Evvel Allah sonra devlet. Devlet dilerse bağışlar, dilemezse kurban olayım devlete. Küsmeyiz de bir şey de diyemeyiz."
- "Neşet Ertaş’tan sonra..."
İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Eyüp Temur da 2005 yılından bu yana toplulukta bulunan Adem ustanın UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi çerçevesinde "Yaşayan İnsan Hazinesi" ilan edilmesi için geçen yıl Bakanlığa müracaatta bulunduklarını, Bakanlığın da belgeleri UNESCO'ya teslim ettiğini söyledi.
Kırşehir'de "davul efsanesi" olarak bilinen Göçer'in gönlünü vererek bu sanatı icra ettiği için çok beğenildiğini belirten Temur, şunları kaydetti:
"Neşet Ertaş’tan sonra Kırşehir’de ikinci bir yaşayan insan hazinesinin olmasını istiyoruz. Zaten TRT, yaşayan insan hazinesi programına davet etti. Orada bir program yaptı. İnşallah olur. Adem usta davulu çalıyor ama, her davul çalan gibi çalmıyor. Davulun içine giriyor sanki. Bütün hislerini, mimik hareketlerini davula veriyor. Adem ustanın özelliği klasik bir davul çalması değil. Davul çalarken mimikleri, hareketleri renk katıyor. Hisli olarak çaldığı için de çok meşhur birisi."