Delos neresidir?
Delos: Yunanistan’ın güneybatısındaki Kiklad ada grubunda, Mykonos’un batısında yer alan, bugün ıssız olan adacık.
Antik çağda Kiklad’ların merkezi olarak görülen ada eski metinlerde de çok sık anılır.
İlk kez MÖ 3. bin yılın sonlarında iskân edilen ada hem dinsel hem ticari açıdan önemli bir merkezdi.
Ünü Apollon ve Artemis’in doğum yeri olmasından gelir. Bu iki ölümsüzün annesi olan Leto MÖ 10.-9. yüzyıllardan sonra adada tapınım gördü.
MÖ 6. yüzyılda Atina tiranı Peisistratus ve Samos tiranı Polykrates ada üzerinde hak iddia ettiler.
Pers-Yunan Savaşları’ndan sonra Perslere karşı Atina’nın önderliğinde kurulan Attika-Delos Deniz Birliği’nin merkezi oldu. Birlik hâzinesi barbarların yağmasından daha iyi korunacağı bahanesi ile Perikles döneminde MÖ 554’te Atina’ya taşındı.
Atina’nın ada üzerindeki hakimiyeti Antigonos I Monophtalmos’un MÖ 3l4’te adalar birliğini kurmasına dek sürdü.
Sonraki bir yüzyıl boyunca ada kendi kendini yöneten normal bir kent-devlet olarak varlığını sürdürdü. Bu dönemde adada yapılaşma arttı, yeni festivaller başlatıldı, Hellenistik kralların hediyeleri Delos’u süsledi. Böylece Delos, nüfusu 3-4 bin civarında olmasına karşın ticari bir merkez olarak sivrildi, yabancı bankerleri ve tacirleri kendine çeker hale geldi.
Adanın kontrolü Rodos’u cezalandırmak için MÖ l66’da Roma tarafından Atina’ya verildi. Bu yüzyılda büyük nüfus artışı yaşandı ve Delos en önemli köle pazarı haline geldi.
MÖ 88’da Mithradates VI’nın generali Arkhelaos ve MÖ 69’da korsanlar tarafından yağmalandıktan sonra Delos bir daha hiç eski büyüklüğüne ulaşamadı.
MS 1. yüzyıl sonlarında ticaret trafiğin İtalya’ya doğru kayması adanın önemini iyice azalttı.
Adada İlk Çağdan kalma pek çok eser vardır.
düzenle
Delos: Efsaneye göre, Poseidon günün birinde yabasıyla denize vuracak olmuş, vurduğu yerden bir parça toprak, bir ada çıkıvermiş. Ama yalın kayalıkmış bu ada, üstünde bir ot bile bitmezmiş, üstelik de denizlerde yüzer, dalgalarla oradan oraya sürünürmüş. Gel zaman, git zaman tanrıça Leto doğuracak bir yer aramış (Leto, Apollon, Artemis). Zeus'tan gebe kaldığı için, Hera'nın hışmına uğramısmıs, bu yüzden de hiçbir yer onu barındırmak istememiş. Trakya'da Athos, Anadolu'da İda dağlarına, İmbros, Lesbos, Samos adalarına, Miletos ve Knidos şehirlerine başvurmuş, ama ne dağ, ne ada, ne şehir, hiçbiri almamış Leto'yu Hera korkusundan. Derken Leto gitmiş, gitmiş, karşısına bir yüzen ada çıkmış, ona seslenmiş, demiş ki -Deloslu Apollon'a Homerik hymnos'ta modern denebilecek turistik bir görüşle diyor ve ant içiyor ki- ada doğumuna izin verirse, oraya öyle bir tapınak yaptıracak ki, bütün geçimini dünyanın dört bucağından bu tapınağa gelecek olan gezginlerden, yakarışlardan çıkarabilecek. Ve adada doğuyor Apollon'la Artemis. Ne var ki dokuz gün, dokuz gece sancı çekiyor Leto, bütün tanrıçalar başında bulunduğu halde doğuramıyor bir türlü, ta ki Hera'nın Olympos'ta alıkoyduğu kızı ebe tanrıça Eileithyia yardıma gelsin. O gelince, onuncu günü dünyaya geliyor ikiz tanrılar. Ondan sonra da Delos'a "parlak" anlamına gelen adı verilir ve Zeus onu toprağın dibine mıhlar, Kyklad takımadalarından biri oluverir. Ve hymnos dört yılda bir Delos'ta kutlanan Apollon törenlerini şöyle anlatır:
Nice tapınakların oldu, nice kutsal koruların oldu;
yüce dağ başları senin oldu,
ovalara bakan dağ başları,
senin oldu denize dökülen nice ırmaklar;
ama gönlünü sevindiren yer,
ey tanrı Delos'tu asıl.
Orada toplanırlar uzun etekli İyonya'lıların senin,
kadınlarını ve çocuklarını getirirler yanlarında.
Sonra başlanır oyunlara,
sana bağlı olanlar gelirler ziyaretine,
yumruk, ezgi, dans yarışmaları sunarlar.
Onları oyunlarda gören sanır ölümsüzdürler.
Sanki onlar için zaman denen şey yok, yaş yok.
Kim görse bu erkekleri, bu güzel kuşaklı kadınları,
hızlı gemilerini ve bütün varlıklarını kim görse onların,
sevinç ve coşkuyla dolar yüreği