Denizli'de yürütülen yüzey araştırmalarında, 9 milyon yıl önce yaşadığı tahmin edilen fil ve karıncayiyenin de aralarında olduğu 8 farklı hayvan türüne ait fosile rastlandı.
Denizli'de yürütülen yüzey araştırmalarında, 9 milyon yıl önce yaşadığı tahmin edilen fil ve karıncayiyenin de aralarında olduğu 8 farklı hayvan türüne ait fosile rastlandı.
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ahmet İhsan Aytek başkanlığında, Ege, Pamukkale ve Hitit üniversitelerinden paleoantropolog, paleontolog ve jeologlardan oluşan ekip, Denizli'de Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinesinde yüzey araştırması yaptı.
Bölgede gerçekleştirilen araştırmalarda 1,2 milyon ila 9 milyon yıl önce yaşadıkları tahmin edilen 8 farklı fosil memeli türü tespit edildi.
Tavas ve Beyağaç ilçelerinde miyosen dönem olarak 9 ila 7 milyon yıl öncesine tarihlendirilen döneme ait fil ve karıncayiyen fosillerinin yanı sıra domuz, sırtlan, zürafa, at ve ceylan fosilleri, Merkezefendi'de de pleyistosen dönem olarak 1,2 milyon yıl öncesine tarihlendirilen mamut fosili belirlendi.
Dr. Öğretim Üyesi Aytek, Denizli'de 2017'den beri multidisipliner bir ekiple yürüttükleri yüzey araştırmalarında birçok hayvana ait fosil bulduklarını, 2020 yılı yüzey araştırması ile 4. yüzey araştırması sezonunu geçirdiklerini belirtti.
MTA çalışmalarında tespit edilmiş, bilinen bölgelerde yeni alanları keşfederek bölgenin faunasını ortaya koymaya çalıştıklarını anlatan Aytek, şunları söyledi:
"2 yıl önce Tavas'ta yeni bir lokalite keşfetmiştik. Burada birçok fosil varlığını ilk kez duyurmuştuk. Bu sene de yine orada yaptığımız çalışmada daha önce bilinmeyen 4 yeni tür tespit ettik. Bunlar domuz, sırtlan, bölgede bulduğumuz zürafadan farklı olan son derece iri bir zürafa ile karıncayiyen. Özellikle karıncayiyen fosili, Türkiye'de çok az rastlanan bir hayvan olması bakımından çok büyük önem taşıyor.
Yine bu lokaliteye çok yakın olan Beyağaç ilçesindeki bir bölgede ise bu yıl çok önemli bir keşif yaparak Anadolu'da daha önce hiç tespit edilmemiş bir hortumlu memeli fosili keşfettik. Bu fil türü, Anadolu'da daha önce hiç tespit edilmemiş olması bakımından paleontolojik açıdan çok büyük önem taşıyor. Bu iki lokalite geç miyosen dönem diye tabir ettiğimiz döneme denk gelmekte ve 7,5 - 9 milyon yıl öncesine tarihlendiriliyor."
- "Denizli'de bulduğumuz tür sayısını 30'a çıkarmış olduk"
Aytek, önceki yıllarda yaptıkları çalışmalarda 1,5-2 milyona kadar çıkan pleyistosen döneme ait önemli fosiller keşfettiklerini hatırlatarak, şu bilgileri verdi:
"Bu sene bununla ilgili de yeni bir keşfimiz oldu. Denizli'de pleyistosen dönem fosilleri traverten alanlarında çıkarken bu yıl ilk defa traverten harici bir alanda pleyistosen dönem varlığını tespit etmiş ve yeni bir lokalite keşfetmiş olduk. Burada biri mamut olmak üzere iki farklı türe ait fosiller tespit ettik. Bulunan mamutun 1-1,2 milyon yıl öncesinde yaşadığını söyleyebiliriz. Güney mamutu olarak adlandırdığımız bu fosil, bölgedeki traverten ocakları dışında çıkmış ilk makro memeli bulgusu olması açısından bir ilk. Bu seneki fosillerle beraber Denizli'de bulduğumuz tür sayısını 30'a çıkarmış olduk. Bu fosiller Denizli'de bir paleontolojik kazının da gerekliliğini ortaya koymuş durumda."
Denizli'nin fosil bakımından zengin bir faunaya sahip olduğunun altını çizen Aytek, Tavas'taki kazı çalışması için yaptıkları planlamanın Kovid-19 nedeniyle ertelendiğini, salgın süreci geçtikten sonra en kısa zamanda bir kurtarma kazısı yapmayı hedeflediklerini dile getirdi.
- Mamuta ait diş de bulundu
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Serdar Mayda da ekip olarak heyecan verici sonuçlara ulaştıklarını, Anadolu'da çok az bilinen karıncayiyen fosilini ilk defa tespit ettiklerini, sırtlan, son derece iri bir zürafa, domuz ve ülkemizde daha önce kaydı bulunmayan bir fil fosiline rastladıklarını kaydetti.
Daha önce tespit edilenlere göre daha iyi korunmuş bir mamut fosili ve buna ait bir diş de bulduklarını aktaran Mayda, "Güney mamut olarak adlandırdığımız bu mamut son derece zengin fosil içeriği nedeniyle dünyaca tanınan bölgenin traverten ocaklarında geçtiğimiz senelerde çıkan örneklerde biliniyordu ama ilk defa böyle iyi şekilde korunmuş bir örneği bulmanın heyecanını yaşıyoruz." diye konuştu.
AA Mustafa Değirmencioğlu