Dike nedir?
1. Dike: Yunan inanç sisteminde Zeus ve Themis’in kızı olan adalet-tanrıça.
İnsanlar arasında düzeni sağlayan ve Hora’lar adı verilen üç tanrıçadan biridir.
2. Dike: Dike, Themis ile Zeus'un kızıdır.
Eunomia ve Eirene ile birlikte Horaların biridir.
Adı Yunan dilinde birçok anlamlara gelir; simgelediği başlıca soyut kavram hak, doğruluk, adalettir.
Dike sözcüğü, adaletin uygulandığı mahkeme için de kullanılır, mahkemede verilen hüküm için de; "diken didonai" deyimiyse ceza görmek anlamına gelir.
Dike insanlar arasında yaşar, onun içindir ki, şiirde de, düz yazıda da çok adı geçer.
Dike kavramından Yunanların ne anladığını iyice kavramak için başlıca kaynağımız Hesiodos ve tragedya yazarlarıdır. Bu kavramı Hesiodos'ta incelemeye değer. İşler ve Günler'de 180 dize (202-382) tutan uzun bir bölüm Dike'ye ayrılmıştır ki bu bölümde Hesiodos'un bütün hayat felsefesini bulabiliriz. Bu parça yalnız Hesiodos'un görüşlerini bize yansıtması bakımından değil, orta halli bir insanın toplum içinde tanrısal Dike kavramını nasıl görüp nereye yerleştirdiği açısından da önemlidir.
Bölüm bir hayvan masalıyla başlar (202 vd.); "krallara", yani yargıçlara, o zamanın kadılarına ozan hayvanlar dünyasından bir örnek getirerek burada kaba kuvvetin hüküm sürdüğünü, ama insanlar arasında öyle olmadığını söyler. İnsanlar arasında Dike vardır.
Tanrı Zeus'tan üremiş olan Dike, yani doğruluk, toplulukların varlığını ve mutluluğunu sağlar, toplum düzeninin temelidir. Hesiodos burada Tanrıça Dike'ye -ancak Theogonia'daki “Musalara Sesleniş”le kıyaslanabilecek- uzun bir övgü yazar. Kardeşi Perses'ten haksızlık görmüş olan ve yargıçlarca korunmayıp hakkını alamayan Hesiodos'un Dike'ye bu övgüsü dokunaklı olmakla kalmaz, kendilerine yargıç deyip rüşvet alarak eğrilik yoluna sapan krallara da sert bir eleştiri, bir ders niteliğindedir. Aynı tema "Soylar" mythos'unda da ele alınır ("Soylar-Çağlar" Mythos'u).
Altından demire çağlar birbirini izleyip dünyayı bir cehenneme çevirdikten sonra, Pandora'nın işlediği suç da yeryüzünde ne kadar kötülük varsa, hepsini ortalığa yaydıktan sonra, bu korkunç karanlıktan kurtuluşu Hesiodos yalnız adalete güvende görür: Dike'yi insanların arasına almak, her işte onu uygulamakla insanın yitirilen mutluluğu yeniden bulabileceğine inanır. Bu görüş Hesiodos'un Yunan düşüncesine, ahlâkına en büyük katkısı olmuştur. Bu anlayışla Zeus da Kratos ile Bia'yı kendisine başlıca yardımcı olarak seçmiş bir zorba olmaktan çıkar, insanlığa yarar ve iyilik getiren bir tanrı, yani gerçek anlamda bir tanrısal varlık oluverir.
Yeryüzü de yeni baştan bir altın çağa dönüşür, doğruluk üstüne kurulu, bir düzene, bir insan cennetine. Hesiodos'un bu yüce görüşünü tragedya yazarları da benimser, benimseyenlerin başında da ilk tragedya yazarı Aiskhylos gelir. Ahlâkı her şeyden üstün tutan bu ozan "doğruların ocaklarında mutluluğun ürünleri bulunur" demektedir. Sophokles de "Elektra" tragedyasında, işlenen suçun hemen ardından Dike'nin öç tanrıçaları Erinyslerle birlikte geldiğini ileri surer.
Şiirde bir tanrısal varlık olarak canlandırılan Dike, "doğruluk" kavramı olarak gitgide soyutlaşır ve sonunda Platon'un birçok diyalogunda, öz nitelikleri, toplum içinde yeri ve etkisi araştırılan "to dikaion" diye cinssiz bir felsefe kavramına dönüşür.