Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi, Alanya İlçe Jandarma Komutanlığı ve Alanya İlçe Emniyet Müdürlüğü iş birliğinde düzenlenen Alanya Bölgesi Arkeolojisi ve Arkeolojik İstihbarat seminerinde, 1. Dünya Savaş'ı sonrasında Kudüs'ün paylaşımında arkeolojik araştırmaların önemine dikkat çekti.
ALKÜ’de arkeolojik istihbaratın önemi anlatıldı
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) ev sahipliğinde Alanya İlçe Jandarma Komutanlığı ve Alanya İlçe Emniyet Müdürlüğü iş birliğinde 29 Mart Çarşamba günü ALKÜ Eğitim Fakültesi Başöğretmen Atatürk Konferans Salonunda"Alanya Bölgesi Arkeolojisi ve Arkeolojik İstihbarat" semineri düzenlendi.
"Alanya Bölgesi Arkeolojisi ve Arkeolojik İstihbarat" başlıklı seminere, ALKÜ Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuna Akçay tarafından hazırlanan seminere ev sahibi ALKÜ Rektörü Prof. Dr. Ekrem Kalan'ın yanı sıra Alanya Kaymakamı Dr. Fatih Ürkmezer, Alanya İlçe Jandarma Komutanı Vekili Binbaşı Ali Arlı, Alanya İlçe Emniyet Müdürü Murat Kenan Patat, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Erdoğan Aslan, Prof. Dr. Nilgün Tatar, ALKÜ Genel Sekreteri Alper Özyürek ile dekanlar, jandarma ve emniyet mensupları katıldı.
"Toprağın altındakilerine de sahip çıkmalıyız"
ALKÜ Eğitim Fakültesi Başöğretmen Atatürk Konferans Salonunda düzenlenen seminerin açılış konuşmasını gerçekleştiren ALKÜ Rektörü Prof. Dr. Ekrem Kalan, arkeolojinin insanlığın geçmişine ışık tutmasının yanında geçmişe dair de çok önemli bilgilerin elde edilmesinde yardımcı olduğuna vurgu yaptı. Rektör Kalan, arkeolojinin kendi içinde birçok farklı bilim dalını barındırmasıyla önemli bir alan olduğunu hatırlatarak, "Arkeologların buluntuları sonrasında o topluluğun ekonomisini, inanışlarını, yetiştirdikleri bitkilerden tutun da daha geniş çerçeveli çalışmalarla hemen hemen her alanda kısacası geçmişe ilişkin her konuda bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi ülkenin sağlam temellere oturması için gerekli olan tarih ve kültür bilincinin ne denli önemli olduğunu "Toprağın üstündekilere ne kadar sahip çıkıyorsak, toprağın altındakilerine de o kadar sahip çıkmalıyız" sözüyle anlıyoruz. Arkeoloji dalının ne kadar önemli ve geniş çerçeveli olduğunu görmek ve göstermek için bu organizasyonu düzenleyen Doç. Dr. Tuna Akçay hocamıza ve katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum" dedi.
Konuşmasının devamında Alanya'nın antik tarihi ile ilgili kısa bilgiler veren Rektör Kalan, "Alanya gün gelir Korakesion, gün gelir Kalonoros ve Alâiye olur. Pek çok medeniyetten izler taşısa da halen yüzü Selçukludur. Alanya'ya bakanlar, onda Uluğ Alaaddin Keykubat'ın emeğini görür. İlk anda aşina eder kendini kartal yuvası kayalıklar ve onları süsleyen gerdanlık gibi surlar. Uluğ Alaaddin Keykubat, ilk fethinin şerefine Türk-İslam geleneğini burada uygular" dedi.
Prof. Dr. Ekrem Kalan: Selinus Antik Kenti için çok önemli bir proje hazırladık"
ALKÜ'nün vizyonu ve isminin ağırlığı nedeniyle Tarih ve Arkeoloji bilimlerine özel önem verildiğini söyleyen Rektör Kalan, "Bünyemizde Selçuklu Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi bulunmaktadır. İleride Selçuklu Araştırmaları Enstitüsü kurmayı planlamaktayız. Bunun dışında Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümü, teknoloji ile arkeolojinin buluştuğu ve aynı zamanda TEKMER'de bir uygulama şirketi olan Dijital Arkeoloji Yüksek Lisans programlarını oluşturmak hedeflerimizin arasındadır. Ayrıca üniversitemizin akademik personeli ile Alanya ve Gazipaşa'da arkeolojik kazılar planlamış bulunmaktayız. Gazipaşa'daki Selinus Antik Kenti için çok önemli bir proje hazırladık. Alanyalı destekçilerimiz ile birlikte Selinus, Iotape, Syedra ve Alanya Kalesi'nin içinde olduğu bir kültür rotası projemiz de akademik personelimiz tarafından çalışılmaktadır. Hali hazırda Gazipaşa'daki Antiochia ad Cragum ve Alanya Kalesi kazılarının başkan yardımcıları üniversitemizin akademik personelidir. İnşallah ilerde Syedra kazılarını da üniversitemize kazandıracağız" diyerek konuşmasını tamamladı.
Doç. Dr. Tuna Akçay: Ajanlar, arkeolog olarak faaliyetlerini yürüttüler
ALKÜ Rektörü Prof. Dr. Ekrem Kalan'ın açılış konuşmasından sonra Arkeolojik alanda yaptığı çalışmalar ile öne çıkan ALKÜ Turizm Fakültesi Turizm Rehberliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Tuna Akçay "Alanya Bölgesi Arkeolojisi ve Arkeolojik İstihbarat" sunumunu gerçekleştirdi. Akçay, sunumunda Osmanlı Devletinin parçalanmasında İngiliz istihbarat ajanlarının arkeolog olarak Ortadoğu ve Anadolu'da onlarca yerde görev yaptığını söyledi. Akçay konuşmasının devamında, "Arkeoloji sadece arkeoloji değildir. Osmanlı Devleti'nin parçalanmasında ve özellikle Ortadoğu coğrafyasında Arapların ayrılmasında İngiliz ajanların arkeolog kılıfı altında yürüttüğü faaliyetler önemli bir yer tutuyor. Arkeolojinin alt yapısını kullanan İngiliz İstihbarat Merkezi Arap Büro konumuz gereği önemlidir. Ortadoğu'daki faaliyetlerin takip edilmesi, iletişim dilinin tahsis edilmesi ve gelen istihbaratlar ile propaganda yapılması için bu büro aktif olarak İngilizler tarafından Ortadoğu'da kullanılmıştır. Kahire'deki Savoy Hotel'in üç odası Arap Bürosu çalışanları için ayrılmış ve Büro orada konuşlandırılmıştır. Bu teşkilatın en önemli amacı; Arap dünyası ile işbirliği yaparak topladığı istihbaratı merkezîleştirerek Yakın Doğu'da Britanya'nın politik faaliyetine uyumlu hale getirmektir. Kurulduktan belli bir süre sonra arkeolog David Hogarth, Arap Bürosu'nun başına getirilmiştir. Hogarth ekibini kurarken güvendiği ve tanıdığı kişiler olmasına dikkat etmiştir. Bu ekipte arkeoloji camiasının de çok iyi tanıdığı kişiler vardır" diye konuştu.
Kudüs'ün paylaşımında arkeolojik araştırmalar dikkate alındı
1.Dünya Savaş'ı sonrasında Kudüs'ün paylaşımında arkeolojik araştırmaların dikkate alınmasının özellikle vurgulanması gereken bir durum olduğunu ifade eden Doç. Dr. Tuna Akçay; "İsrail'in milli bir kimlik oluşturulmaya çalıştığı dönemlerde arkeolojik verileri de kullanması, bir dayanak yapıp toprak istemesinde ön plana çıkartması geçmişte yapılan arkeolojinin istihbaratı ve diplomasi çerçevesindeki önemini göstermektedir." dedi. Akçay devamında; "Arkeoloji ile istihbaratın buluşması günümüz dünyasında da devam edecek gibi görünmektedir. Topraklarımızda Göbeklitepe gibi alanların olması birçok arkeolojik bilginin değişmesine neden olacaktır. 23 senedir Anadolu'nun dağlarında, arazilerinde kazı ve yüzey araştırması yapan bir arkeolog olarak ülkemize yeni bir yumuşak güç sunmaya hazırız. Sözlerime şu soru ile son vermek isterim. Arkeolojik İstihbaratı hep savunmada kalmak için mi anlamamız gerekir?" dedi.