Doğa Taşlardan, Anadolu Tanrıçaları'ndan sonra Anadolu Bacılarının öykülerini anlatacak

Doğa Taşlardan, Anadolu Tanrıçaları'ndan sonra Anadolu Bacılarının öykülerini anlatacak

Ankara Üniversitesi, Rektörlük Binası, 100. Yıl Konferans Salonu 21 Ekim 2024 Pazartesi günü “Doğa Taşlardan ile Kadın Hikayeleri ® ANKARA” etkinliğine ev sahipliği yapacak.

Ankara Üniversitesi Kadın Platformu, Anadolu’da kadınlık tarihimizin kadrini kıymetini bilmek ve ondan beslenebilmek adına, arkeoloji, mitoloji, psikoloji ve Akdeniz kültür havzasının ürettiği Ana Tanrıça kültleriyle ilgili heyecan verici sunumlarının yanı sıra “kadın-merkezli bellek tazeleme rotaları”yla da tanınan, Türkiye’nin en büyük ve en çok konuşturan konuşmacı ajansı Speaker Agency’nin profesyonel konuşmacısı, bağımsız araştırmacı Doğa Taşlardan’ı [I-MBA, M.A.] “Tarih Öncesi’nden Geç Antik Çağ’a: ANADOLU TANRIÇALARI” başlıklı bir seminer vermek üzere Ankara Üniversitesi’ne davet etti.

Özellikle de 'toplumsal cinsiyet eşitliği’ne dair farkındalık yaratan eğitimler aracıyla Ankara Üniversitesi ile Ankaralılar arasındaki bağları güçlendirmeyi hedefleyen Ankara Üniversitesi Kadın Platformu'nun organize ettiği bu ilham dolu “arkeo-mitoloji” buluşması, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Farabi Salonu’nda arkeoloji meraklısı yaklaşık 400 kişi tarafından ayakta alkışlandı.

Bilecik-Gedikkaya Mağarası’nda bulunan ve geçmişi MÖ 14.500’lere dayanan “Anadolu’nun bilinen en eski kumtaşı kadın figürini”nden, “Göbeklitepe Kültürü” ikonografisindeki kadın görsellerine; Çatalhöyük’teki leoparlı tahtında 8.000 yıldır gururla oturan kadın heykelciğinden, Çanakkale'den kaçırılıp New York'ta 14.5 milyon dolara alıcı bulan “Yıldız Avcıları”na; Anadolu’nun ilk imparatorluğunu kuran Hititlerin baş tacı ettiği “Arinna’nın Güneş Tanrıçası”ndan, “Dağlık Frigya” bölgesinde sürgün veren kültü Antik Yunan ve Roma dünyasına taşınan “Matar Kubileya”ya kadar Anadolu tasvir sanatında kadın imgesinin evrimi ve tanrıçaya dönüşümünü arkeolojik veriler ışığında ve kronolojik olarak aktaran Taşlardan, konuşmasında Epi-Paleolitik Çağ’dan Geç Antik Çağ’a kadar devam eden bu serüvenin belli başlı örneklerine atıflarda bulundu.

Amerika Birleşik Devletleri’nde lisans, yüksek lisans ve Wall Street’teki çalışma hayatının ardından, en son Yapı Kredi Bankası Genel Müdürlüğü’nde, Yatırım ve Birikim Ürünleri Müdürü olarak görev alan Taşlardan, Anadolu’nun bu benzersiz dişil tarihe rağmen bugün kadınların kurumsal ve sosyal hayattaki dezavantajlı konumunu daha fazla içine sindiremeyerek, kadın-merkezli alternatif tarih anlatıları içeren seminerler ve bellek tazeleme rotaları tasarlayıp meraklısına sunmaya başladı. Özellikle de Antik Yunan Mitolojisi’nden aşina olduğumuz tanrıça arketiplerinin günümüz kadın psikolojisine yansımalarını aktardığı psikomitoloji seminerleri; bireyin yaşadığı topraklara daha derinden kök salmasına ve duruşunu güçlendirmesine hizmet eden arkeomitoloji sohbetleri; Türkiye’de ilk kez, İstanbul’un yaklaşık 8.000 yıllık yerleşim tarihini [Neolitik, Kalkolitik, Arkaik, Antik, Helenistik, Roma, Doğu Roma (Bizans), Osmanlı ve Cumhuriyet] sadece kadın hikayeleri üzerinden aktaran ve kadın eli değmiş kültürel mirası adım adım keşfe çıkartan özgün rotalarıyla coğrafyamızda kadının kaybettiği önemi hatırlatıp onu tekrar onurlandırma çabası içerisinde girdi.

En azından bu kadarını bir kadın olarak bu topraklara borçlu olduğunu söyleyen Taşlardan, “Türk Arkeolojisi'nin iki büyük ekolünden biri İstanbul Üniversitesi, diğeri ise elbette şu anda içinde bulunduğumuz Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’dir. Ancak tabii ismini bizzat Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi ‘Ata mirası’mız olduğu için hepimizin kıymetlisi. Atatürk’ün 1930’ların ortalarında Nazi zulmünden kaçan ünlü Alman mimar Bruno Taut’u davet ederek yaptırdığı bu efsanevi taş binanın çatısı alında ve Farabi Salonu’nun bu büyülü atmosferinde konuşmak için davet edilmek benim için başlı başına bir onur vesilesi oldu. Salonu doldurup alkışlarıyla inleten Ankaralıların gösterdikleri teveccüh karşısında da inanın ne diyeceğimi bilemiyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar.

Üstelik tam da şimdi buluşmamız bence çok kıymetli. Toplumda kadının yerinin sorgulandığı, hayatın farklı alanlarında gittikçe daha da köşeye sıkıştırıldığı ve şiddetin artık neredeyse ‘cins-kırım’ boyutlarına ulaştığı karanlık bir dönemden geçerken, bir zamanlar bu topraklarda kadının Tanrıçalaştırıldığını, tapınılacak kadar saygı ve hürmet gördüğünü hatırlamayı ve hatırlatmayı önemsiyorum. Bugün bu salonda, Tarihöncesi’nden başlayarak Anadolu topraklarında öne çıkan belli başlı kadın tasvirleri üzerinden bir tür “Kadınlık Arkeolojisi” yaptık. Kadın figürinlerindeki o sembolik dilin, sembolik dünyanın, sembolik hikâyelerin peşine düştük. Dünya Arkeolojisinde şu son 150 yıldır belki de en çok tartışılan konulardan biri olan “Tanrıça” olgusunun coğrafyamızdaki tarihsel gelişim sürecini izledik.

Ben sadece meraklarımın peşinden gidiyorum. Akademik ve yarı-akademik literatürü elden geldiğince takip edip, kadına dair ‘seçici’ okumalar yapıyorum. Ve okuduklarımdan anladıklarımı, sentezleyebildiklerimi ve içselleştirebildiklerimi de, bütün o ağır, teknik ve akademik dilden sıyırıp, daha popular, daha neşeli, insanları kültürel mirasın içine biraz daha çekebilecek bir formata meraklısıyla paylaşıyorum. Hepsi bu. Yani en ufak bi iddiam yok. Amatör bit ruhla çıktığım bu “kültür tercümanlığı” macerasında daha gidecek çok yolum olduğunu biliyorum. Şu anda aramızda özellikle de arkeolojiye bir ömür vakfetmiş, çalışmalarını hayranlıkla izleyip beslendiğim Dil ve Tarih-Coğrafya’nın efsane hocaları var. Hepsini de şahsen tanıma lütfuna erdim. Beni her zaman en güncel bilgilerle donattılar. Onların bilim dünyasına katkıları ve emeklerinin yanında benim bu yapmaya çalıştığım sadece iyi niyetli bir çaba olarak değerlendirilebilir.” şeklinde konuştu.

Semineri izleyenler arasında Ankara Üniversitesi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasemin Kepenekçi, Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Ankara Üniversitesi Kadın Platformu Koordinatörü Prof. Dr. Neslihan Alkış, Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seyhan Ahıska, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necla Türkoğlu, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Tarih Öncesi Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Karain Mağarası Kazı Başkanı Prof. Dr. Harun Taşkıran, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü, Sumerolji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Albayrak, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü, Hititoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Sir Gavaz, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü, Hititoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülgüney Masalcı Şahin, Ankara Üniversitesi, Spor Bilimler Fakültesi, Spor Öğretmenliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Perican Bayer, Ankara Üniversitesi, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedef Bulut, Ankara Üniversitesi, Kadın Platformu Koordinatörlüğü, Giysi Bankası Sorumlusu Melahat Okan, Bilkent Üniversitesi, İktisadi, Ticari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve Türk Tarih Vakfı üyesi Prof. Dr. Özer Ergenç, Ankara Resim ve Heykel Müzesi Müdürü Murat Yıldırım, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Kırsal Kalkınma Daire Başkanı ve Çorum Vakıf 19 Yönetim Kurulu Başkanı Alper Bilan, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi Arkeoloğu Zehra Taşkıran, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi Araştırmacısı Mine Çiftçi de vardı.

Ankara Üniversitesi Kadın Platformu'nun önderliğinde, bağımsız araştırmacı Doğa Taşlardan’ın [I-MBA, M.A.] sunacağı bir sonraki seminerde, 27 Aralık 1919 günü Milli Mücadele’yi örgütlemek üzere Ankara’ya gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Heyet-i Temsiliye üyelerini Dikmen sırtlarında seymenlerle birlikte at üstünde karşılayan Bacıyân-ı Rûm (Anadolu Bacıları Teşkilatı) geleneğinin devamcıları Bacıerenler’den, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde Türk Devrim Tarihi kürsüsünü kuran, Cumhuriyetin ilk tarih profesörlerinden Afet İnan’a kadar Ankara bu kez şehre damgasını vurmuş kadınların ilham veren hikayeleri üzerinden okunacak. “Doğa Taşlardan ile Kadın Hikayeleri ® ANKARA” başlıklı buluşma, 21 Ekim 2024 Pazartesi günü saat 14:00-17:00 arasında Ankara Üniversitesi, Rektörlük Binası, 100. Yıl Konferans Salonu’nda gerçekleşecek.

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar