Ağrı'da çok sayıda kuş türüne ev sahipliği yapan Doğubayazıt Sazlıkları'nın kuraklığın etkisiyle 21 yılda yüzde 30'a yakın küçülmesi uydu fotoğraflarına yansıdı.
"Türkiye'nin çatısı" olarak nitelendirilen 5137 metre yüksekliğe sahip Ağrı Dağı'nın batı kısmında yer alan Doğubayazıt Sazlıkları ile bölgedeki Saz ve Gölyüzü gölleri, çok sayıda kuş türüne ev sahipliği yapıyor.
Yurdun önemli milli parklarından Ağrı Dağı Milli Parkı sınırları içerisinde bulunan ve kuşların göç yolunda olması dolayısıyla endemik kuş türlerinin de barındığı sulak alan, el değmemiş doğasıyla "kuş cenneti" olarak biliniyor.
İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü öğretim üyeleri, son yıllarda yaşanan kuraklık ve iklim değişikliğinin etkisiyle ilgili bu bölgede araştırma yaptı.
ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumunca hazırlanan uydu verilerinden yararlanan öğretim üyeleri, sazlıkların olduğu bölgenin 2000 yılından bugüne kadarki değişimini inceledi.
Uydudan elde edilen fotoğrafları karşılaştırarak bölgeyi inceleyen öğretim üyeleri, zaman zaman sazlıkların olduğu alana gelerek yaptıkları saha gözlemleriyle uydu verilerini karşılaştırıp durum analizi yaptı.
İnceleme ve analizler sonucu, sazlıkların ve bataklık alanların son 21 yılda yüzde 30'a yakın küçüldüğü saptandı.
Öğretim üyeleri, suların çekildiği, göllerin küçüldüğü ve bataklıkların kuruduğu sazlığı öğrencileriyle inceledi.
- "Sulak arazi yavaş yavaş kuru toprak haline dönüşmektedir"
Coğrafya Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alperen Kayserili, Doğubayazıt Sazlıkları'nın Türkiye'nin en önemli sulak alanlarından olduğunu söyledi.
Sazlıkların gözle görülür derecede küçüldüğünü belirten Kayserili, "Sazlıklarda hem doğal hem de beşeri sebeplerle oldukça büyük küçülme söz konusu. Sulardaki çekilmenin geri dönüşü olarak da maalesef hem göller küçülmekte hem de sazlık alanlar yavaş yavaş bu özelliklerini kaybetmektedir. Sulak arazi yavaş yavaş kuru toprak haline dönüşmektedir. Bu da bir çevre felaketi ve doğal güzelliğin kaybı olarak dikkatimizi çekmektedir. Bu değerlerin sürdürülebilirliğini koruyabildiğimiz sürece burayı gelecek nesillere miras olarak bırakabiliriz." diye konuştu.
Kayserili, bölgedeki su kaynaklarının su kanallarına aktarılarak tarım alanlarında kullanılmaya çalışıldığını ve bu durumun göllerin beslenmiş olduğu su miktarının azalmasına neden olduğunu ifade etti.
Doğubayazıt Sazlıkları'nın Balık Gölü'nden, yer altından gelen sularla beslendiğine dikkati çeken Kayserili, şunları kaydetti:
"Özellikle Doğubayazıt'ın içme suyunun bir kısmının buralardan yer altı suyu kanalları vasıtasıyla şehre doğru aktarılmış olması buranın su kaynaklarının olumsuz şekilde etkilenmesine sebep olmaktadır. Su kaynaklarının azalmasıyla şu anda üzerinde yürüdüğümüz toprakların maalesef kuru toprak haline gelmesine sebep olmuştur. Üzerinde yürüdüğümüz alanın sular içerisinde kalması gerekiyordu. Bu durum maalesef göllerin ve sazlıkların küçüldüğünü ve burada doğal hayatın tahrip edildiğini gözler önüne seren en önemli kanıtlar arasında kabul edilmektedir. Kuş bilimcilerce bu sazlık alanda yaklaşık 100 kuş türünün olduğundan bahsediliyor."
Kayserili, kuş sürülerinin önemli bir kısmının sazlık alan küçüldükçe burayı göç yolu olmaktan çıkarıp farklı alternatif sulak alanlar aramaya başladığını dile getirdi.
- Sazlıktaki küçülme uydu fotoğraflarında
Uydu fotoğraflarında son 21 yılda sazlık alanın küçülmesi ve parçalanan göllerin durumunun çok net görüldüğünü anlatan Kayserili, şunları söyledi:
"2000 yılındaki sazlık ve bataklık arazilerin oranıyla 21 yıl sonraki sazlık ve bataklık arazilerinin oranları arasında da büyük değişiklik olduğunu uydu görüntüleriyle elde ettiğimiz haritalardan rahatlıkla görebilmekteyiz. Bu küçülme eğer devam edecek olursa maalesef buraların sulak alan özelliğinin kaybedilmesi tehlikesiyle karşı karşıyayız. Maalesef Türkiye'de bunların örnekleri var. Bu sulak alanları bilinçsiz kullanma sonucunda maalesef yok ettik. Elde ettiğimiz iklim verilerinde yağış oranlarında bir azalmanın olduğu görülüyor. Bu da yer altı ve yer üstü sularında bir azalmaya neden olmaktadır."
Doç. Dr. Alperen Kayserili, yer altı ve yer üstü sularındaki azalmaların doğal hayatın tahrip olmasındaki önemli göstergelerden birisi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"2000 yılında bölgede su yüzeyi 12,95 kilometrekare olarak görülürken, sazlık ve bataklık alanı 26,5 kilometrekare olarak görülüyor. Su yüzeyi, sazlık ve bataklıkların toplamı 39,45 kilometrekare olarak ölçülmüştür ancak 2021 yılına geldiğimizde su yüzeyinin 12,95 kilometrekareden 9,9 kilometrekareye, sazlık ve bataklık alanlar ise 26,5 kilometrekareden 18 kilometrekareye düşüyor. Su yüzeyi, sazlık ve bataklık alanların 39,45 kilometrekareden 27,9 kilometrekareye düştüğünü görmekteyiz. Bu harita bize buradaki küçülmenin 21 yılda ne kadar büyük olduğunu gösteriyor."
AA Abdullah Söylemez