Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) iş birliğiyle, Kültür ve Turizm Bakanlığı ev sahipliğinde düzenlenen "3. Dünya Turizm ve Kültür Konferansı" başladı.
"Herkesin Yararına" temasıyla bugün ve yarın İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenecek etkinliğin açılış konuşmasını Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy yaptı.
İstanbul'u dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak tanımlayan Ersoy, "Sürdürülebilir kalkınmaya kültür ve turizmin katkısını konuşacağımız konferansımızı, bu kapsamdaki küresel zorluklara yönelik ortak bir vizyon ve yol haritası çıkarılması açısından çok önemsiyorum." dedi.
Ersoy, turizmin dünyada en hızlı gelişen sektörlerden biri olduğunu belirterek, "Ülke ekonomilerine yaptığı yadsınamaz katkının yanı sıra halkların birbirlerini tanımaları ve evrensel barış için de son derece önemli bir araç. Öte yandan, dünya genelindeki turizm hareketlerine baktığımızda seyahatlerin yüzde 40'ının kültür turizmi odaklı olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla kültür ve turizmin aynı başlık altında ele alınmasının çok yerinde olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
- "Türkiye göçlerin, savaşların, ticaretin, inançların ve kahramanlık destanlarının ana yurdu"
Türkiye'nin coğrafi ve kültürel anlamda önemli bir turizm potansiyelini muhafaza ettiğine dikkati çeken Bakan Ersoy, şöyle devam etti:
"Ülkemiz sadece doğal güzellikleriyle değil, kültürel anlamda da büyük bir donanıma sahip. Göçlerin, savaşların, ticaretin, inançların ve kahramanlık destanlarının ana yurdu olan topraklarımız, kültürel anlamda da çok bereketli. Bu cazibe alanı, doğal olarak dünyanın pek çok yerinden binlerce ziyaretçiyi, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu topraklara çekiyor. Turizmin gelişmesi, ülkemizin dünya turizm gelir pastasından daha çok pay almasını, vatandaşlarımızın da kendi ülkesini daha iyi tanıyarak zenginliklerimizin farkına varmasını sağladı. Sürdürülebilir turizmi sadece ziyaretçilerin değil, bölge halkının ihtiyaçlarını da gözeterek çevresel, sosyal ve kültürel değerlerin korunmasını ve bu sayede de kısa vadeli değil, kalıcı fayda sağlamayı amaçlayan bir turizm yaklaşımı olarak değerlendiriyorum. Bu da bizi, özellikle şehirleşme sürecinde kültürel varlıklarımızın korunması noktasına getiriyor. Bugünü yaşarken dünü unutmadan geleceği planlayabilmek çok önemli."
Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye'nin sahip olduğu büyük potansiyelin aynı zamanda büyük ve tarihi bir sorumluluk da yüklediğine işaret ederek, "An itibarıyla 153 farklı noktada arkeolojik kazılarımız devam ediyor. Tarihin belli dönemlerine ışık tutacak bu çalışmaları çok ama çok önemsiyoruz. Geçtiğimiz günlerde biliyorsunuz dünyaca ünlü 'Çingene Kızı' mozaiğimizin kayıp parçalarına kavuştuk. Bu hususta ABD yetkililerine de hassasiyetlerinden ve iyi niyetli yaklaşımlarından dolayı teşekkür ediyorum. Çingene Kızı'nın sevincinden sonra yüzümüzü güldüren bir gelişme daha oldu. 'Dede Korkut Destanı'mız, UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili listesine oy birliği ile dahil edildi." bilgisini paylaştı.
- "Türkiye, 2018'de turizmde 40 milyon olan ziyaretçi hedefini, yılın ilk 10 ayında aştı"
Özel sektörün bu yöndeki çalışmalara verdiği desteklere de değinen Ersoy, şunları kaydetti:
"Dünyaya sunacağımız, onlarla paylaşacağımız çok değerimiz var. Bu zenginliği tüm dünyaya açmak için kararlılıkla çalışıyoruz. Bu arada bir noktaya dikkat çekmeyi özellikle istiyorum. Bence her eser, kendi ülkesinde, ait olduğu yerde güzel, orada daha bir anlamlı. Yasa dışı yollarla ait oldukları yerden kaçırılarak yurt dışına çıkarılan eserlerin ülkelerine iadesi ve yasa dışı trafiğinin önlenmesinde en temel uluslararası mevzuat olma niteliği taşıyan ve Türkiye dahil 127 ülkenin taraf olduğu UNESCO 1970 Sözleşmesi bu nedenle çok önemli. Tüm dünya ülkelerine ortak kültürel mirasımız olan eserlerin ait oldukları yerde korunması ve gelecek nesillere aktarılması hususunda daha da hassasiyet göstermeleri adına çağrıda bulunmak istiyorum."
Türkiye'de her mevsim, her çeşit turizmin yapılabileceğini vurgulayan Ersoy, "Kültür turizmi, sağlık turizmi, yaz-kış turizmi, golf turizmi, kongre ve fuar turizmi gibi geniş kapsamlı destinasyon seçeneklerimiz var. Turizm alanındaki gelişme çabalarımızın karşılığını da almaya başladık." dedi.
Türkiye'nin turizmde son yılların rekorlarını kırmaya devam ettiğini söyleyen Ersoy, "Yılın ilk 3 çeyreğinde, yaklaşık 32 milyon dünya vatandaşını ülkemizde misafir ettik. Türkiye, 2018'de turizmde 40 milyon olan ziyaretçi hedefini yılın ilk 10 ayında aştı. Ocak-Ekim 2018 döneminde geçen yıla oranla yüzde 22,43 artış sağladık. Hedeflerimiz doğrultusunda 'Turizmde Küresel Etik İlkeler Bildirgesi Özel Sektör Taahhüdü'nün de imzalanacağı konferansın düzenlenmesinde, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü ve UNESCO başta olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum." şeklinde konuştu.
Audrey Azoulay: turizmi geliştirirken mirasın korunması öneml
UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay konferansa katılamadığı için video mesaj aracılığıyla katılımcılara seslendi.
Dünyada 1,3 milyar insanın turizm amaçlı olarak seyahat ettiğini ve milyonlarca insanın UNESCO'nun listesinde yer alan tarih ve kültür değerlerini ziyaret ettiğini belirten Azoulay, turizmi geliştirirken mirasın korunması ve sürdürülebilir turizmin geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.
UNWTO Genel Sekreteri Zurab Pololikashvili de açılışta yaptığı konuşmada, konferansa farklı ülkelerden bakan düzeyinde katılımların olduğuna işaret ederek, "Burada iki günde çok şey öğrenip çok deneyim paylaşımı yapabilirsiniz. Benim için gerçekten eşsiz bir imkan." dedi.
İstanbul'un fantastik bir kavşak noktası olduğu değerlendirmesi yapan Pololikashvili, turizmin Türkiye'deki değişiminin altını çizerek, İstanbul'un Afrika, Amerika, Avrupa ve Asya için çok büyük bir kültür mirası olduğunu ifade etti.
Malta Cumhurbaşkanı Marie Louise Coleiro Preca, ülkeleri ziyaret eden turistlerin kültürleri tanımasını ve onlara saygı duyulmasını sağlayan turizm diplomasisine çok ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Preca, turizm endüstrisiyle turistlerin yerel kültürleri tanıma şansını elde edeceğini, bununla beraber de yerel halkların daha müreffeh bir hayat yaşayacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Turizm endüstrisi herkesi içine alarak, sosyal anlamda herkesin barış içinde, müreffeh hayatlar yaşamasını sağlayacaktır. Bu da ancak kültürel ve sosyoekonomik açıdan birbirimizi tanımak vasıtasıyla olur. Turizm aynı zamanda istihdam yaratan bir endüstridir. Turizm endüstrisi yereldeki halklara ulaşabilirse insanların daha saygın ve itibarlı işlerde çalışmasını sağlayacaktır."
- Valletta'nın Avrupa Kültür Başkenti olması
Preca, Malta'daki turizm alanında yapılan uygulamaları anlatarak, Akdeniz ülkesi olarak Malta'nın ekonomisinin en önemli parçalarından olan turizmden uzun süredir faydalandıklarını, bu tecrübenin "sürdürülebilir bir turizm ürünü üretilmesi" gerektiğini fark etmelerine yol açtığını kaydetti.
Bunun da ancak zengin bir kültürle olabileceğini ifade eden Preca, ülkelerini ziyarete gelen insanların otantik turizm tecrübesi yaşaması için çalıştıklarını dile getirdi.
Preca, bu yıl Valletta'nın Avrupa Kültür Başkenti olmasını kutladıklarını aktararak, "Valletta'nın Avrupa Kültür Başkenti olması sebebiyle kendi tarihi mirasımıza ışık tutma şansımızı bulduk. Turizmde yaklaşık yüzde 18 bir artış sağladı. 2018'de AB üyesi olmayan ülkelerden yüzde 26 oranında turist geldi. Avustralya pazarından dahi yaklaşık yüzde 27 oranında bir artış sağlandı turizmde." dedi.
Özellikle paylaşımı artıran bir platform olan turizmde sinerjinin yaratılabilmesi için sadece rekabet değil birlikte çalışma kültürünün de ortaya konulması gerektiğini vurgulayan Preca, her ülkenin kendi kültürel kimliğiyle turistlere farklı tecrübe yaşamalarını sağlayacağını anlattı.
Preca, Akdeniz'deki ülkelerin her birinin nevi şahsına münhasır tarihleri olduğunu belirterek, Akdeniz Turizm Vakfı'yla Akdeniz kimliğini öne çıkarıp turizm alanındaki sinerjinin Akdeniz üzerinde kurulmasının öneminin vurgulandığını kaydetti.
Vakfın, sorumluluk sahibi turizm endüstrisinin ortaya çıkarılması için çalıştığını söyleyen Preca, Malta'da Akdeniz Turizm Vakfı'yla çalıştıklarını, özel sektör bileşenlerini bir araya getiren platformla beraber daha önce atıl olan bazı bölgelerin sürdürülebilir turizmle canlanmasının sağlandığına işaret etti.
Preca, turizm alanında sivil toplum kuruluşlarıyla beraber çalışılması, önümüzdeki yıllarda herkesin bu aktif sürece dahil edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Bütün paydaşların Akdeniz Turizm Vakfı'na üye olmasını bekliyoruz. Küresel paydaşları, yıllık turizm forumuna davet ediyoruz. Turizm endüstrisinin önüne çıkan engellerin kaldırılması ve endüstriyel anlayışın, özellikle sürdürülebilir çerçevede ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Aynı zamanda teknolojinin de kullanılması gerektiğini düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
- Küresel iklim değişikliği
Marie Louise Coleiro Preca, küresel iklim değişikliğinin turizm üzerindeki olumsuz etkilerine değinerek, doğal zenginliğin ve kültürlerin korunması, toplumların ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması ve güven ortamının turizm endüstrisi için yararlı olacağını, bu kapsamda etkin stratejiler oluşturmak için bütün paydaşların birlikte çalışması gerektiğini anlattı.
Preca, denizlerin temizliği konusunda çalıştıklarını, Akdeniz Turizm Vakfı çalışmalarından birinin de plastikten arındırılmış bir deniz ortaya çıkarmak olduğunu dile getirdi.
Turizmin çevreyi ve ekosistemi koruyan bir endüstri olması gerektiğini ifade eden Preca, evrensel barış kültürünün de sürdürülebilir turizm adına koruması gerektiğini söyledi.
Açılışa ayrıca Malta Cumhurbaşkanı Marie Louise Coleiro Preca ve İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Asghar Mounesan başta olmak üzere kültür ve turizmden sorumlu bakanların yanı sıra dünya turizm ve kültür endüstrilerinin önde gelen isimleri katıldı.
Bu yılki öncelikleri BM'nin 2016'da ilan ettiği, yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegeni korumak ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak amacıyla evrensel bir eylem çağrısı niteliğinde olan "Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri"nin (SDG) uygulanmasına katkı sağlamak olarak belirlenen konferansta, gerekli turizm kalkınma stratejilerinin ele alınması planlanıyor.
Konferansın bu yıl, Dünya Turizm Örgütü tarafından belirlenen "Turizmde Küresel Etik İlkeler Bildirgesi"nin çizdiği temellerle uyumlu olarak, kültürel değerlerin yanı sıra kültürel mirası da korurken hem yabancı ziyaretçileri hem de yerel halka yarar sağlayacak ve adı geçenlere son derece geniş ve çeşitli imkanlar sunabilecek ziyaretçi yönetim model ve yaklaşımlarıyla teknoloji konularına odaklanması bekleniyor.