Dünyanın bilinen en eski suda doğumunun yapıldığı küvet Kars'ta bulundu

Dünyanın bilinen en eski suda doğumunun yapıldığı küvet Kars'ta bulundu

Tarihi kayıtlara göre Enîsü’l-ḳulûb adlı eseriyle tanınan ünlü âlim ve şair Kadı Burhâneddîn-i Ânevî doktor tavsiyesi ile su dolu bir küvette doğmuştu. Ani Ören yerinde çalışan arkeologların söz konusu taş küveti buldukları açıklandı.

Kars'ta bulunan UNESCO Dünya Miras Listesi'ndeki Tarihi Ani Ören Yeri'nde, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve Kafkas Üniversitesi ortaklığıyla Dr. Öğretim Üyesi Muhammet Arslan başkanlığında, bilim insanları, sanat tarihçileri, arkeologlar, mimarlar ve öğrencilerden oluşan ekibin sürdürdüğü 2022 arkeoloji kazılarında ilginç bir keşif yaşandı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Kazılar ve Araştırmalar Dairesi Başkanlığı'ndan elde edilen bilgiye göre Cumhurbaşkanlığı kararlı kazı statüsüne erişen Ani Örenyeri'ndeki kazı çalışmalarının 2019 yılından beri Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Kafkas Üniversitesi ortaklığıyla yürütülen kazılarda dünyada bilinen en eski suda doğum vakasının yaşandığı küvet keşfedildi.

Tarihi kayıtlara göre küvette Anadolu Selçuklu Hükümdarı I. İzzeddin Keykâvus’a (1210-1220) takdim ettiği Enîsü’l-ḳulûb adlı eseriyle tanınan ünlü âlim ve şair Kadı Burhâneddîn-i Ânevî'nin doğduğu tahmin ediliyor.

Kazılar ve Araştırmalar Dairesi Başkanlığı'nın açıklamasında, "Ani kazımızda dünyadaki ilk suda doğuma tanıklık ettiği düşünülen taş küvet bulundu. Kadı Burhâneddîn-i Ânevî’nin, hekim tavsiyesiyle, Selçuklu’ya ait Büyük Hamam’daki bu küvette doğduğu düşünülüyor. Çalışmalar ve değerlendirmeler sürüyor." denildi.

Kadı Burhâneddîn-i Ânevî kimdir? 

İslam Ansiklopedisi'nin Davud İbrahimi imzalı Enîsü’l-ḳulûb adlı makalesinde yer alan bilgilere göre;  Türk asıllı bir kumandanın çocuğu olarak 538’de (1143) Ani’de doğan Kadı Burhâneddin’in hayatı hakkında eserinde verdiği bilgilerden başka mâlûmat yoktur.

İlk çocukluk ve gençlik yıllarını Ani’de geçirdi. İçinde bulunduğu çevrenin de etkisiyle Farsça öğrendi; ayrıca diğer milletlerin dil ve alfabeleriyle hıristiyan ve Mûsevîler’in dinî inançları hakkında bilgi edindi. Tefsir, hadis ve fıkıh gibi dinî ilimler dışında tıp ve astronomiyle de uğraştı. 556’da (1161) Gürcüler’e esir düştü. Dilleri ve inançlarına dair bilgisi sayesinde onlardan kurtulup Anadolu’ya gitti. Bir süre sonra tekrar Ani’ye döndü ve buradan Tebriz’e geçti. Bir müddet kadılık görevinde de bulunan Burhâneddîn-i Anevî, Ahlatşahlar’dan muhtemelen Seyfeddin Begtemür tarafından Abbâsî Halifesi Nâsır-Lidînillâh’a elçi olarak Bağdat’a gönderildi. Mahmûd adında bir vâizin telkiniyle yazmaya başladığı Enîsü’l-ḳulûb adlı eserini 608’de (1212) Konya’da tamamlayıp Anadolu Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykâvus’a sundu.

arkeolojikhaber.com 

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar