Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

Edirne'de ilk müze Atatürk'ün emriyle 1925 yılında kurulmuştur.

Edirne'de ilk Müze, Atatürk'ün emriyle, 1925 yılında Selimiye Camii Dar-ül  Hadis Medresesinde, Dr. Rıfat OSMAN, Arif DAĞDEVİREN ve Necmi İĞE tarafından kurulmuştur.

Bu müzeye Arkeoloji Müzesi denilmekle birlikte, müzede değerli etnografik eserler ve mezar taşları da yer almaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu'nun yaklaşık 94 yıl başkentliğini yapan Edirne'de saray, halk sanatlarını etkilemiş ve etnografya açısından zenginlik kazandırmıştır. Bu yüzden ikinci bir müzeye gerek duyulmuştur.

Selimiye Camii avlusu içinde bulunan Dar-üs  Sıbyan Medresesi'nin, Trakya Umumi Müfettişi Kazım DİRİK başkanlığındaki Edirne ve Yöresi Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından restore ettirilmesi sonucu "Etnografya" adı altında ikinci bir bölüm  Edirne'nin kurtuluşunun on üçüncü yılında ( 25 Kasım 1936 ) burada açılmıştır.

Bu Müze, Ankara Etnografya Müzesi ve Topkapı Sarayı Müzesi'nden bazı değerli eserlerle takviye edilmiştir. Eserlerin çoğalmasıyla burasının müze için yetersiz duruma gelmesi sonucunda, aynı kurum tarafından Selimiye Camii'nin Dar'ul Kurra Medresesi onarılmış ve Etnografik eserler taşınarak burası "Etnografya Müzesi" olarak düzenlenmiştir.  İkinci Dünya Savaşından sonra Edirne Müzelerindeki eserlerin birçoğunun müzelere geri verilmesinden sonra elde kalanlar yalnızca Dar-ül Hadis Medresesi'nde sergilenmiştir. Bununla birlikte sonraki yıllarda satın alma, bağış ve kazılardan gelen eserlerle Müzedeki eserlerin sayısının artması nedeniyle Edirne'de ihtiyaç duyulan yeni bir müze binası 1966 yılında programa alınmıştır. Selimiye Camii civarında müze için temin edilen arsa üzerine, Y. Mimar İhsan KIYGI tarafından hazırlanan projeye göre yapılan müze binası, 13 Haziran 1971 yılında "Arkeoloji ve Etnografya Müzesi" adı ile açılmıştır. Dar-ül Hadis Medresesindeki Müzeye de "Türk İslam Eserleri Müzesi" ismi verilmiştir.

Edirne Müzesi Arkeoloji ve Etnografya seksiyonu olmak üzere, iki seksiyondan oluşmaktadır.

Arkeoloji Seksiyonu: Sergileme Paleontolojik döneme ait fosillerle başlar. Bu bölümde Edirne ve yakın çevresinde bulunan 3. Zaman sonuna ait fil, gergedan ve at türünden hayvanların defans, çene kemiği, diş ve omurlarına ait parçalar vardır. Ayrıca günümüzden 30 milyonyıl önce Miyosen Döneme tarihlenen fosiller ile diğer deniz hayvanları ve bitki fosilleri de yer almaktadır.

Arkeolojik buluntular, Enez-Hocaçeşme Höyüğünde bulunan Orta Neolitik-İlk Kalkolitik döneme ait (günümüzden 7300-7400 yıl önce ) taş, kemik ve pişmiş toprak buluntularla başlamaktadır.

Müzenin bahçesinde sergilenen Hacılar Dolmeni kazısında bulunan eserler, Lalapaşa Arpalık Dolmeni ve Taşlıcabayır Tümülüsü kurtarma kazılarında bulunan törensel kaplar; M.Ö. 1400-800 yılları arası Son Tunç-Demir Çağ başlarına ait kültürün belgeleri olarak sergilenmektedir.

Seksiyondaki eserlerin pek çoğu 1971-72 yıllarından beri devam eden Enez kazısı buluntularıdır. Klasik-Helenistik-Roma ve Bizans dönemlerine ait taş, bronz, pişmiş toprak ve cam eserler sergilenmektedir. Enez Nekropolünde bulunan Güzellik ve Aşk Tanrıçası Afrodite ait  pişmiş toprak Kült Heykelcikleri ilginçtir.

Mermer heykeller ve steller arasında bölgenin yerli halkı olan Trak'lara ait tanrılaştırılmış Trak Süvarisi tasvirli mezar stelleri yöresel eserlerdendir.

Kapıkule ve İpsala Sınır Kapıları'ndan kaçırılmaya çalışılırken yakalanan eserlerin çokluğu Müzenin özelliğidir ve Anadolu Medeniyetlerinin bir çok örneği müzemizde sergilenmektedir.

Bahçede Roma dönemine ait Lahitler, Dolmen ve Menhirler, Osmanlı Dönemine ait Mezar Taşları ile Yeniçeri Mezar Taşları sergilenmektedir. Sultan II. Mahmud'un Yeniçeri Ocağı'nı kapattığı ve tarihe Vakayi Hayriye olarak geçen büyük islahattan sonra İstanbul'da bulunan Yeniçeri mezarlıkları yıktırılmış ve mezartaşları parçalanmıştır. Sadece Edirne'de bulunan birkaç mezarlık bu yıkımdan kurtulabilmiştir. Bu nedenle Müzemizde sergilenen bu mezar taşları oldukça nadir ve kıymetlidir.

Bahçenin sağ tarafında, ortada M.S. 1.yy.'a ait Eroslu Mermer Sunak, bahçe duvarı boyunda Helenistik-Roma-Bizans dönemlerine ait sütun başlıkları, heykeller ve Osmanlı dönemine ait su kültürü ile ilgili Edirne'nin balıklı havuzları ve kuşlukları sergilenmektedir.

DOLMEN: Dolmen kelimesi, Keltçe olup, "Tolmen" taş masa anlamına gelmektedir.

Türkiye'de Trakya yöresi dolmenlerin en yoğun olarak bulunduğu bölgedir.

Genel kanı, Trakya dolmenlerinin son Tunç Çağı bitimi ile İlk Demir Çağı başlarına tarihlendiği, ancak bunlardan bazılarının kullanımının M.Ö. 8-7. Yüzyıla kadar sürdüğü şeklindedir.

Prof. Dr. Mehmet Özdoğan ve ekibinin yapmış olduğu yüzey araştırmaları sonucunda bölgede 1998 yılı itibarıyla 118 adet dolmen tespit edilerek dökümantasyonu yapılmıştır.

1. Hacılar Dolmeni: Türkiye Trakyası'nda ilk dolmen kazısı Edirne Müzesi Müdürlüğü tarafından 1983 yılında gerçekleştirilmiştir. Lalapaşa İlçesi'ne bağlı Hacılar sınır köyünde bulunan dolmen, yerel şist taşından yapılmıştır. Hacılar dolmeni birbirine geçitli iki odadan ibarettir. İkinci oda dikdörtgen, birinci ise kareye yakın bir plana sahiptir. Odaları ayıran bölümlerde, menfez veya donbaz denilen yarım daireye benzer geçitler bulunmaktadır. Birinci odanın bölmesi ve menfezinin yarısı kırıktır. Geçiş kulvarının sadece bir kanadı kalmıştır. Dolmenin çevresi iri taşlarla bir halka biçiminde çevrelenmiştir. Birinci odanın bulunduğu yerde yüzeyden 25-30 cm. derinlikte yer yer mezar eşyası olarak bırakılan seramik parçalarına rastlanılmıştır. Buluntular kuzey batı yönünde yoğunlaşmıştır ve ikinci odaya geçiş kısmının bulunduğu yerde, yüzeyden 50-60 cm. derinlikte, iki büyük tören kabı ve ağırşak insutu halde bulunmuştur. Ortaya çıkarılan kaplardan biri Troya VII b2 tabakasındakiler gibi, büyük yumrucuklu olmak üzere, Son Tunç Çağı-İlk Demir Çağı geçiş dönemine tarihlendirilmektedir.

MENHİR: Kelt dilinden gelme "menhir"; (men; taş - hir; uzun) anlamına gelmektedir. 10-12 m. yüksekliğinde dev taşlardır. Menhirlerin çoğunun mezar taşı olduğu tespit edilmiştir. Toprak sınırını belirtmek için de kullanılmış olmaları mümkündür. Menhirler çoğunlukla uzun sıralar veya bir daire şeklinde toplanır. En büyüklerinin yüksekliği 24metreyi ve ağırlığı 200 tonu bulur. Genel olarak yalnız duran menhirler, bazen bir çizgi üzerinde dizilmişlerdir. Daire şeklinde toplanmış olanların dini anıt veya kurban sunakları olabileceği düşünülmektedir. Cromlech  adını alan bu dizilerin yönlerinin yıldızlara göre olması nedeniyle, güneş tapınağı olması da mümkündür. Menhirlerin yıldızlarla mevcut ve ispat edilmiş olan bu ilgisinden başka, bir tanrı ve çevresindeki topluluğu temsil ettikleri de ileri sürülmüştür.

Etnografya Seksiyonu: 94 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğuna başkentlik eden Edirne XVII. Yüzyılda dünyanın dördüncü büyük kenti olarak bilinmektedir. Sergilemede bu özgün kültürün yansımaları dikkat çekmektedir. Gelin ve sünnet odasında bulunan halılar, işlemeler, edirnekari yüklükler devrin sanat değeri yüksek değerli eserleridir. Hamam Köşesi, Edirne Oturma Odası Köşesi, Edirne Evleri Keten Sıva Örnekleri, çeşitli işleme ve kıyafetler ile takılar, oyalar ve Topkapı Sarayı Müzesi tarafından hediye edilen tombak ibrikler, buhurdanlıklar, güllebdanlar dikkati çekmektedir.

Balkanlara has yöresel kıyafetler kentin etnografik kimliğine ışık tutacak niteliktedir. Hat sanatının değişik örnekleriyle temsil edildiği salonda ayrıca, Ulu Önder Atatürk'ün Edirne'ye yaptığı seyahat sırasında kullandığı bazı özel eşyaları da sergilenmektedir.

Açık olduğu günler: Pazartesi hariç haftanın her günü

Açık olduğu saatler: 

Adres: Meydan Mahallesi Kadirpaşa Mektep Sokak No:7 EDİRNE 

Telefon: (0284) 225 11 20 - (0284) 225 16 25 

Fax: (0284) 225 57 48 

Web: http://www.edirnemuzesi.gov.tr

Konum:

Şehir: EDİRNE

Tatil Günleri 

Giriş Ücreti 5 TL

Ziyaret Saatleri
Yaz Dönemi 09:00 - 17:00
Kış Dönemi 08:00 - 17:00

Hizmetler
 

 

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar