Efes Antik Kenti kazılarında arkeologlar restoran, mutfak, depo ve atölye kalıntılarına ulaştılar. Bir yangın tabakasının altından çıkan milattan sonra 7. yüzyıla ait dükkan ve mahalleden geriye kalanlar, dönemin mutfak kültürüne ışık tutuyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Avusturya Bilimler Akademisi Avusturya Arkeoloji Enstitüsünce Efes Antik Kenti'nde yürütülen arkeoloji kazılarında, 170 metrekarelik antik yerleşim alanında yangın sonucu oluşan kalın kül tabakasının altından çıkan mutfak, depo alanı, restoran, atölye ve dükkanlar da bozulmamış; istiridye ve midyelerle dolu kaseler, salamura edilmiş balıkların yer aldığı amforalar ile şeftali, badem, zeytin, nohut, fasulye ve bezelye tohumları bulundu.
Kazı heyeti başkan yardımcısı Filiz Öztürk, 2019 yılında sondaj çalışmalarına başladıkları alanda süren kazılarda taberna olarak adlandırılan restoran, mutfak, depo, atölye bulduklarını ifade eden Öztürk, hacı şişesi ve kandillerin satışının yapıldığı bir de dükkanın kalıntılarına ulaştıklarını aktardı.
Arkeolog Filiz Öztürk: Bizim için sürpriz oldu
Buluntuların Roma Dönemi'nde politik bir merkez olan Yukarı Agora ve Domitianus Meydanı'nın geç antik dönemde nasıl kullanıldığına ilişkin bilgi verdiğini dile getiren Öztürk, "Efes Antik Kenti'ndeki değişim ve dönüşümü göstermesi açısından önem arz ediyor. Biz burada taberne ya da bir dükkanın bulunmasını bekliyorduk ama bu yıkım tabakasının Efes Antik Kenti'nin tarihindeki sonuçları bizim için sürpriz oldu. Kalın ve yoğun yangın tabakasının altında sağlam bir şekilde ele geçirilen buluntular da bizim için heyecan vericiydi." dedi.
Yapı kompleksinin çok iyi durumda bulunduğunu ifade eden Öztürk, yangın tabakasının buradaki alanın olduğu gibi korunmasını sağladığına işaret etti.
Milattan sonra 7. yüzyılda Efes Antik Kenti'nin yaşam standardının düştüğü, şehrin küçülmeye başladığı ve sikke dolaşımının azaldığı yönünde bilgilere sahip olduklarını anlatan Öztürk, kazılar sonrasında bu yıkımın bir depreme ait olabileceğini düşünmediklerini aktardı.
Alandaki tabanlarda bir kayma, yükselme aynı şekilde tabanlı ve duvarlarda kayma ve yükselme görülmediğini anlatan Öztürk, "Daha çok alanda bir çatışma, savaşın olduğuna dair mızrak, ok ucu, gülle ve balta gibi aletler tespit edildi. Bu durum bize Batı Anadolu'da bahsedilen Sasani akınlarını düşündürdü. Buluntuları Sasani akınlarıyla ilişkilendirebiliriz." diye konuştu.
Filiz Öztürk, yapı kompleksinde pişmiş toprak, mermer, bronz malzemelerden yapılmış geniş bir buluntu çeşitliliğine rastladıklarını, bu buluntuların da dönemin beslenme ve yaşam kültürüne ilişkin bilgiler sunduğunu vurguladı.
Kazı çalışmaları sonrası özellikle mutfak geleneğine ilişkin önemli bilgilere ulaştıklarına dikkati çeken Öztürk, şöyle konuştu: "İçlerinde istiridye ve midyelerin bulunduğu kaseler, salamura edilmiş balıkların bulunduğu amforalar tespit edildi. Roma Dönemi'nde 'garum' adı verilen balık sosu kullanılıyordu ve bu balık sosunun geç antik dönemde de Efes'te devam ettirilmiş olduğunu ve beslenmede yer aldığını burada görebiliyoruz. Arkeozoologlarımızın yaptığı incelemede şeftali, badem, zeytin, nohut, fasulye, bezelye tohumlarıyla karşılaşıldı. Tavuk, ördek gibi küçükbaş hayvanlar da yenilmiş. Büyükbaş hayvanlardan daha çok sığırın yenildiğine dair veriler ele geçti. "
Beslenme alışkanlıklarının sosyoekonomik duruma göre değiştiğini dile getiren Öztürk, 1400 yıl önce domuz etinin taze yenildiğine ilişkin veriler elde ettiklerini, balıklardan da uskumru, palamut, istavrit, çipuranın tercih edildiğini sözlerine ekledi.
Efsun Erbalaban Yılmaz - AA