Erzincan'da 27 Aralık 1939'da meydana gelen ve 33 bin kişinin hayatını kaybettiği, yaklaşık 100 bin kişinin yaralandığı 7,9 büyüklüğündeki deprem hafızalardan silinmiyor.
Belediye Başkanı Bekir Aksun, kentte 82 yıl önce yaşanan 7,9 büyüklüğündeki depremde hayatını kaybedenlerin cenazelerinin defnedildiği Piri Sami Hazretleri Türbe ve Mezarlığı'ndaki 1939 Erzincan Deprem Şehitliği Anıtı'na ziyarette bulunup dua etti.
Ziyaret sonrası sorularımızı yanıtlayan Aksun, binlerce kişinin ölümü ve yaralanmasına neden olan depremin Erzincan dışındaki bazı kentlerde de hasar oluşturduğunu belirtti.
Depremde hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyen Aksun, depremlerden ders çıkarılıp şehre ona göre yön verilmesi gerektiğini vurguladı.
Aksun, deprem yönetmeliklerine uygun yapı stokları oluşturmaya çalıştıklarını ifade ederek, "Erzincan'da yapı stokunun yaklaşık yüzde 42'si yeni yapılan, yani deprem yönetmeliğine uygun yapılardır, geriye kalan yüzde 58'lik kısmı ise yenilenebilmesi gereken konutlardır. Deprem yönetmeliğine göre yapılan konutlar çoğaltılmalı. Bu yönetmeliğe uygun olmayan konutların ise bir an önce devletin pilot bölge olarak şehrimizi seçip uzun vadeli kredilerle desteklemesiyle yönetmeliğe uygun hale getirilmesi gerekmektedir." diye konuştu.
Doğal afetlere hazırlıklı olunması gerektiğini vurgulayan Aksun, üniversite iş birliğinde binaların depremle ilgili dayanıklılık ölçümünün yapılması için girişimler başlattıklarını anlattı.
Tedbirlerin afette can kurtardığına işaret eden Aksun, tüm yapıların deprem yönetmeliğine uygun hale getirilmesi için çalıştıklarını söyledi.
- Hükümlüler depremzedelerin yardımına koşup ardından cezaevine döndü
Büyüklerinden 1939 depremiyle ilgili duyduklarını paylaşan Aksun, depremin ardından kentteki cezaevinde bulunan hükümlülerin de kurtarma çalışmalarına gönüllü katıldığını anlattı. Aksun, şu ifadeleri kullandı:
"Dönemin cumhuriyet başsavcısının talimatıyla, enkaz altındakilerin kurtarılması için cezaevinde bulunanlara akşam dönmek kaydıyla izin verilmiş. O gün cezaevindeki herkes gerçekten şehrin her tarafına yayılarak enkaz altında kalanları çıkarma gayreti içerisinde bulunmuş, bunu bir hafta devam ettirmiş. Bütün mahkumlar akşam dönmüş. Daha sonra bir kanun çıkarılarak bunların hepsinin affedildiği bilinmektedir."
Depremde kentin "yerle bir olduğunu" belirten Aksun, şunları kaydetti:
"Herkes enkaz altından çıkarılarak çadırlara taşınıyor ve uzun bir müddet burası artık inşaat haline dönüştürülemeyeceği için bırakılıp yeni bir şehir yerleşim alanı planlanıyor. Dolayısıyla bugün içinde bulunduğumuz mezarlığın etrafından aşağı doğru, Terzi Baba'ya doğru şehir şekilleniyor. O günkü şartlarda buralar tarlaydı. 1939 depreminin şiddetini şuradan anlıyoruz, şehrin yeri bile değişmiş. Atalarımız, dedelerimiz, depremde çektikleri çilelere ilişkin hikayeleri her zaman anlatmışlardır. Biz de onlardan esinlenerek bugün deprem yönetmeliğinin uygulanabilir olması için elimizden gelen gayreti göstermekteyiz."
- Depremin acısını 82 yıldır yüreğinde hissediyor
Depremzedelerden 94 yaşındaki Sıdıka Aksu da aradan geçen yıllara rağmen çocukluğunda yaşadığı felaketi unutamadığını anlattı.
O dönem kent merkezine 25 kilometre uzaklıktaki Üzümlü ilçesinde oturduklarını ifade eden Aksu, "Deprem olduğunda evdeydik, her yer yıkılmış, dümdüz olmuştu. Çevredeki köylerden yakınlarımızın ölülerini getirdiler, kefen bile bulamadık, bir şekilde defnedildiler." dedi.
Aksu, cenazelerin açılan çadırda yıkanıp defnedildiğini belirterek, "Ölülerimize ağlayamadık, çok zorluklar çektik. Akrabalarımızdan 4 kişi öldü. Şimdiki gibi deprem çadırları yoktu, bezlerden çadır yapıp orada kaldık, yokluk çoktu. Şimdi yemek, çadır, her şey veriliyor, eskiden hiçbir şey verilemiyordu." diye konuştu.
Babası ve hasta kardeşiyle depremi büyük bir gürültüyle hissettiklerini söyleyen Aksu, "Evlerimizin kenarları hep yıkıldı. Depremden yaklaşık 6 ay sonra evlerimize gidip yıkılan bölümleri yaptırabildik. O süreçte bahçelerde çadırda kaldık." dedi.
AA Barış Yalçınkaya