Erzurum'da, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı Erzurum Kongresi'ne ev sahipliği yapan tarihi kongre binasının 2 yıl önce başlatılan restorasyonu tamamlandı.
Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait paha biçilmez tablolar ile Türkiye'de tek olan Esma-ül Hüsna sergisinin yer aldığı bina, kongrenin 99. yıl dönümünde yeni yüzüyle yerli ve yabancı misafirlerini ağırlayacak. Tarihi kongre binası AA ekibince drone ile görüntülendi.
19. yüzyılda inşa edilerek yatılı kız okulu olarak hizmet veren Yakutiye ilçesi Kongre Caddesi'nde bulunan kongre binası, Cumhuriyet döneminde satın alınarak eğitim amaçlı kullanılmasının yanı sıra Milli Mücadele döneminde de önemli kararların alınmasında rol oynadı.
Geçmişinde deprem ve yangın gibi felaketlere maruz kalan bina, geçirdiği tadilatlarla günümüze kadar gelmeyi başardı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı Erzurum Kongresi'ne de ev sahipliği yapan Kongre Müzesi'nde 2 yıl önce Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünce başlatılan restorasyon çalışması sona erdi.
Müzenin daha fazla ilgi çekmesi ve yeni nesillere tarihin daha iyi anlatılması amacıyla başlatılan restorasyon kapsamında, müzede Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait 76 paha biçilmez tablo ile toplamda 152 parça eser, Allah'ın 99 isminin yer aldığı Esma-ül Hüsna tabloları ve yaklaşık 3 bin kitap kapasiteli Erzurum'un ilk sanat kütüphanesi yer alıyor.
Erzurum Kongresi'nin 99. yıl dönümünde yeni yüzüyle misafirlerini ağırlamaya hazırlanan ve AA ekibince drone ile görüntülenen müzeyi, yılda en az 500 bin yerli ve yabacı turistin ziyaret etmesi hedefleniyor.
Erzurum İl Kültür ve Turizm Müdürü Cemal Almaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Erzurum'daki Kongre Müzesi'nin Türkiye'deki resim heykel galerisi statüsündeki 3 müze merkezinden birisi olduğunu ve restorasyon çalışmalarının tamamlandığını söyledi.
Binanın 1864'te yatılı kız okulu olarak açıldığını, sonradan cumhuriyetin ilk yıllarında satın alındığını aktaran Almaz, "Bu bina 23 Temmuz 1919'da kongre binası olarak kullanıldı, sonra okul gibi eğitim amaçlı kullanılmış ve 1924'ten sonra ciddi yangın sonrası aldığı tahribatla restore edilerek yine sosyal bilimler, güzel sanatlar ve fen bilimleri lisesi gibi eğitim ve sosyal amaçla kullanılmış." dedi.
Almaz, binanın 2011-2013 yıllarında o dönem TBMM'ye bağlı Milli Saraylardan, Kültür ve Turizm Bakanlığına verildiğini anlatarak şöyle konuştu:
"Bakanlığımız burayı Resim Heykel Müzesi Galerisi ve kongre binası şeklinde dizayn etti. Burada kongre odasından başka bir şey olmadığı için eleştiri alıyorduk. Burayı sosyal hayata kazandırmak için kafa yorduk, Rölöve Anıtlar Müdürlüğü proje geliştirdi, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğümüz de ciddi kaynak oluşturdu. Biz de geçen yıl restorasyona aldık ve bu kapsamda 1,5 milyon lira harcandı. Binanın bazı tavanları ahşaptan yapıldı. Sergi salonları için kedi yolları yapıldı. Güvenlik kamera sistemi ile iç ve dış ışıklar yenilendi. Sanat Kütüphanesi ve Konferans Salonu yapıldı. Paha biçilmez eserlerin sergilenmesi için salonlar halinde özel sergi alanları oluşturuldu."
Almaz, Erzurum'daki Resim Heykel Müzesi'nin 6 yıl önce yıkılmasıyla Ankara'daki Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünde koruma altına alınan Osmanlı ve cumhuriyet dönemine ait 76 paha biçilmez tablo ile toplamda 152 parça koleksiyonun tarihi kongre binasında sergileneceğini ifade etti.
Türkiye'de tek ve nadir eserlerden olan el yazmalı ve sedef işlemeli Esma-ül Hüsna'nın da kongre binasında yerini alacağını dile getiren Almaz, ilk defa Erzurum'da bir sanat kütüphanesinin hizmet vermeye başlayacağını vurguladı.
Almaz, yapılan son restorasyonla kongre binasının ziyaretçilerin gözde mekanı haline geleceğini vurgulayarak şunları kaydetti:
"Kongre binamız artık ziyaretçilerin ilgi odağı olacak. Her gün binin üzerinde ve yılda 400 bin civarında misafir ağırlamayı hedefliyoruz. Bu binaya giren 1,5-2 saatlik zamanını nadide eserlerle kongredeki o tarihi süreçte alınan kararların sunumuyla Esma-ül Hüsna sergisi ve sanat kütüphanesini gezme suretiyle çok rahatlıkla geçirecek. Burası Türkiye'nin 3 önemli müzesinden birisi. Erzurum Kongre binamızdaki Resim Heykel Müzesi, artık adına daha yakışır şekilde dizayn edildi."
Almaz, yurt içi ve yurt dışından bütün misafirleri tarihi atmosferin yaşandığı Erzurum'a davet etti.
Erzurum Valisi Seyfettin Azizoğlu, kurtuluş mücadelesinin, Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs'ta Samsun'a çıkışıyla başladığını, 23 Temmuz'da ise Erzurum'da olgunlaştığını ifade etti.
Vali Azizoğlu, Erzurum Kongresi'nin 99. yıl dönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, Erzurum Kongresi'nin, 9 Temmuz 1919'da askerlik görevinden istifa eden Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün başkanlığında 23 Temmuz 1919 tarihinde Erzurum'da gerçekleştiğini hatırlattı.
Tarihi kongrede ülkenin geleceğini tayin edecek çok önemli kararların alındığına işaret eden Azizoğlu, Erzurum Kongresi'nde, "Vatanın bir bütün olduğu, parçalanamayacağı, manda ve himayenin kabul edilemeyeceği, Kuvayı Milliye'yi amil ve milli iradeyi hakim kılmanın temel esas olduğu" kararlarının bütün dünyaya ilan edildiğini vurguladı.
Erzurum Kongresi ile bağımsızlık meşalesinin yakıldığının altını çizen Azizoğlu, şöyle devam etti:
"Kurtuluş mücadelesi, Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs'ta Samsun'a çıkışıyla başlamış, 23 Temmuz’da Erzurum'da olgunlaşmıştır. Bu bağlamda, Mustafa Kemal Atatürk'ün Erzurum çalışmaları sırasında mücadelenin seyrini değiştirecek gelişmeler yaşanmıştır. Atatürk’ün askerlik görevinden istifa etmesi, artık sade bir vatandaş olmasına karşın, bağımsızlık sevdalısı yiğit Dadaşların onu bağırlarına basmaları ve ardından yürümeleri, daha da önemlisi 9. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa'nın burada, kolordusu ile emrinde olduğunu beyan etmesi, milletimizin kaderini değiştiren muhteşem tarihi örneklerimizden biridir."
Azizoğlu, mesajında, tarihi kökleri çok derinlerde olan büyük milletin o gün verdiği mücadeleleri, yoklukları ve bunun altındaki nedenleri çok iyi analiz etmek gerektiğini ifade etti.
15 Temmuz gecesi hain darbe girişimine karşı milletin en yüksek tepkiyi verdiğini anımsatan Azizoğlu, şunları kaydetti:
"Geçmişteki kahramanlıklarımız elbette övünç kaynağımızdır. Bu itibarla tarihimiz, büyük dersler çıkarmamız bakımından da ayrı bir öneme sahiptir. O karanlık günleri tekrar yaşamamak için, en büyük yatırımı eğitime, bilime, sanata kısaca insana yapmalıyız. Çağımızda çok değerli olan bilgiyi ve teknolojiyi alan ülke değil satan ülke konumuna gelmeliyiz. Toplumların birlik ve beraberlik içerisinde yükselebileceği gerçeğini aklımızdan çıkarmayacağız. Aynı zamanda da aziz milletimizin duyarlılık devamının devam edebilmesi için de bu tür toplumsal dinamiklerin daima canlı tutulması elzemdir."