Erzurum Tarihi Eser Envanteri
Kuleler ve Kaleler
Saat Kulesi: İç kale mescidine minare olarak yaptırılan Saat Kulesi, Tepsi Minare ve Kule diye de adlandırılmaktadır.Şehre hakim bir tepe üzerinde kurulu bulunan Erzurum Kalesi'nin surlarındaki Saat Kulesi her taraftan çok rahatlıkla görülebilmektedir.
Erzurum Kalesi: İlk inşa tarihi kesin olarak bilinmeyen Erzurum Kalesi’nin M.S. 5. yüzyılın ilk yarısında Bizanslılar tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Tarih boyunca Assurlular, Sasaniler, Persler, Araplar, Romalılar ve Bizanslılar arasında sık sık el değiştiren Erzurum Kalesi, 11. yüzyılda Türklerin eline geçmiştir. İç kalede Erzurum’daki ilk Türk-İslam eserlerinden Saltukoğulları dönemine ait Kale Mescidi ve Tepsi Minare bulunmaktadır.
Erzurum Kalesi, bulunduğu tepenin üzerinde bir iç kale ile bunu çevreleyen dış kaleden oluşmaktadır. Bugün iç kale sağlam kalmış olmasına rağmen, şehri çevreleyen dış kale surları yok olmuştur.
Günümüze ulaşan iç kalenin duvar kalınlıkları 2-2.5 m. arasında değişmekte olup, halen sekiz burcu ayakta durmaktadır.
Pasinler Kalesi (Hasankale): Pasinler ilçe merkezinde bulunan Hasankale, Pasinler adıyla da bilinmektedir. Adını yaptıranlardan alan Hasankale, 1048 yılında Selçuklu ordusunun Bizans ordusunu mağlup ettiği Hasankale Savaşı’ndan sonra Türklerin eline geçmiştir.
İspir Kalesi: İspir ilçe merkezinde bulunan kale M.Ö. 1000 yılında bölgede yaşayan toplulukların varlığıyla başlamıştır. Kaleye M.Ö. 9. yüzyıldan itibaren sırası ile Urartular, Medler, Persler, Partlar, Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar, Gürcüler, Araplar, Selçuklular, İlhanlılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Osmanlılar hâkim olmuştur. Oldukça yüksek ve sarp alan üzerinde bulunan kalede kilise kalıntıları ile Selçuklu dönemine ait mescit kalıntıları bulunmaktadır.
Oltu Kalesi Oltu Kalesi, Oltu ilçe merkezindedir. Kalenin ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, konumu ve mimarisinden hareketle Urartu döneminde yapıldığı, sonraki devirlerde de tamir ve ilavelerle takviye edildiği anlaşılmaktadır. Dış kale tamamen yıkılmış, günümüze yalnız iç kale gelebilmiştir. Kale içinde burç üzerinde bir kilise temeli, bir mescit alanı, yıkık duvarlar ve bir türbe mevcuttur.
Narman Samikale: Narman ilçesine bağlı Samikale köyünde bulunan kalenin yapılış tarihi bilinmemektedir. M.Ö. 1. binde yapılmış olabileceği tahmin edilen kalenin burç ve duvarlarına ait kalıntılar günümüze ulaşmıştır. Kalede halen çeşitli erzak depolarının, cephanelik ve su sarnıçlarının izleri bulunmaktadır.
Camiler ve Kiliseler
Ulu Cami (Atabek Camii): Şehir içinde Cumhuriyet Caddesi üzerindedir. Anadolu Selçuklu ulu camilerinin tüm özelliklerini yansıtır. Cami dikdörtgen planlıdır. Esas itibariyle güney duvarına dikey uzanan 7 neften oluşmaktadır. Geniş olan orta nef önünde kademeleri, silmeler ve kavallardan hafif sivri kemerler üzerine oturan bir ahşap kubbe bulunmaktadır. Üst üste yerleştirilmiş kalaslardan oluşan bu kubbeye halk tarafından “kırlangıç” denilir.
Kubbenin oturduğu “L” biçimli iki ayakla birlikte yapının çatısını, sivri kemerlerin birbirine bağladığı 28 ayak taşımaktadır. Orta nefte kubbenin önünde mukarnaslı iki ayna bulunmaktadır. Kubbenin küçük pencereleri ve bu tonozların ışıkları, orta nefi aydınlatmaktadır. Yapının diğer bölümleri beşik tonozla örtülmüştür. İç bölüm, cephelerdeki değişik sayıdaki pencerelerle yukarıdan aydınlatılmıştır. İç süsleme bakımından, mukarnaslı ikinci aynalı tonozla mihrap dikkati çekmektedir. Mihrap nişinin etrafını bir kısmı yok olmuş geometrik süslemeli kalın bir silme çevreler. Son onarımlarda kubbe dıştan çokgenli kesme taş tambur üzerine çinko ile örtülmüştür. Cami, Osmanlı döneminde 5 kez onarım görmüştür.
Lala Mustafa Paşa Camii: Erzurum’un merkezini oluşturan cami, Erzurum’daki ilk Osmanlı camisidir. Kitabesine göre 1562 yılında Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mimarbaşı Koca Sinan’ın eserlerinin listesini veren tezkirelere göre caminin mimarı Sinan’dır. Bir hamam, muvakkıthane, şadırvan, sübyan mektebi gibi ilavelerle cami zamanla bir külliyeye dönüşmüştür.
Mimar Sinan’ın İstanbul Şehzade Camii’ndeki gibi merkezi plan tipi ile inşa edilen cami, ortada dört payeye oturan merkezi kubbeyi dört yandan destekleyen yarım kubbeler, köşelerde de küçük kubbelerle derli toplu bir bütünlük gösterir. Caminin taç kapı çevresi 1870 yıllarında yenilenmiştir. Cami içerisinde çini alınlıklardan başka, halı, şamdan ve hat örnekleri bulunmaktadır.
Murat Paşa Camii: Şehir merkezinde, bulunduğu mahalleye adını veren Murat Paşa Camii, yanındaki hamamla birlikte sur kapılarından Erzincan Kapısı civarındadır. Kitabesine göre 1573 tarihinde Sadrazam Kuyucu Murat Paşa tarafından yaptırılmıştır. Lala Paşa Camii’nden sonra Erzurum’daki ikinci Osmanlı camisidir. Yapı plan ve mimarı bakımından, şehrin kendisinden sonra inşa edilen tek kubbeli camilerine bir model oluşturmuştur. Caminin minaresi, doğusundaki Ahmediye Medresesi’nin minaresi ile ortaktır. Minare yakın zamanlarda onarılmıştır.
Gürcü Kapısı (Ali Ağa) Camii: Şehir merkezinde Gürcü Kapısı mevkiinde yer alır. Erzurum’da yeniçeri ocak ağalarından Kürkçü Ali Ağa tarafından 1608 yılında yaptırılmıştır. 1859 tarihinde önemli bir onarım geçiren cami, üç kubbeli son cemaat yeri ve tek kubbeyle örtülü ibadet mekânından oluşmaktadır. Cami plan, mimari ve süsleme özellikleriyle, diğer tek kubbeli Erzurum camilerinin tipik bir örneği konumundadır.
Caferiye Camii: Şehir merkezinde iç kale civarında Tebriz Kapı semtinde yer alır. Kitabesine göre 1645 yılında Ebubekir oğlu Hacı Cafer tarafından yaptırılan cami koyu kahve renkli kesme kamber taşı ve moloz taşlardan inşa edilmiştir. Kubbeyle örtülü caminin önünde dört sütuna oturan eğimli çatı ile örtülü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Kuzeybatı köşede yer alan kısa gövdeli minare, Erzurum minareleri ile uygunluk içerisindedir. Caminin güneydoğu ve kuzeybatı köşelerinde duvar içlerindeki merdivenlerle kürsü ve mahfile çıkılmaktadır. Bölgesel etkilerin ağır bastığı duvar içlerinden kürsüye götüren bu tür merdivenlere başta Lala Paşa olmak üzere Erzurum’daki bazı camilerden başka Oltu-Arslan Paşa Camii’nde de rastlanmaktadır.
Boyahane Camii: Şehir merkezinde, bulunduğu mahalleye adını vermiş olan cami, yanındaki Boyahane Hamamı’nın bir kısmının cami haline getirilmesiyle 1566 yılında yaptırılmıştır.
Narmanlı Camii: Şehir merkezinde, Tebriz Kapı semtinde, Çifte Minareli Medrese’nin doğusunda yer alır. Kitabesine göre 1738 yılında Narmanlı Hacı Yusuf tarafından yaptırılmıştır. Önünde beş kubbeli son cemaat yeri bulunan Narmanlı Camii iç mekânı örten kubbesinin biraz daha büyük olması bakımından Erzurum’daki tek kubbeli camiler içerisinde en dikkat çekici olanıdır.
İbrahim Paşa Camii: Şehir merkezinde, Eski Hükümet Konağı’nın güneyinde yer alır. Kitabesine göre 1748 yılında Erzurum Valisi İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. Cami önünde üç kubbeli son cemaat yeri ve arkada ana mekânı örten kubbesi ile Erzurum’daki diğer tek kubbeli camilerle benzerlik gösterir. Beden duvarları diğer camilerden biraz yüksekçe tutulmuş olup, yapı düzgün kesme taş ile inşa edilmiştir. Cami, Erzurum’daki bazı camilere de model olmuş, ölçülü ve dengeli özellikler yansıtır.
Şeyhler Camii: Yanındaki medrese, hamam ve çeşme ile birlikte bir külliye bünyesinde yaptırılan cami, şehir merkezinde kendi adını verdiği mahallede yer alır. Kitabesi bulunmayan caminin yerinde önceden 1720 yılında tahta minareli bir mescit olduğu, Hatip Mehmet Efendi adında bir kişinin bu mescidi yıktırarak 1767 tarihinde bu camiyi yaptırdığı bilinmektedir. Cami üç gözlü son cemaat yeri ve tek kubbe ile örtülü iç mekândan oluşur. Caminin minaresinde kaide üstünde 1771 yılında yaptırılmış bir güneş saati bulunmaktadır.
Gümrük (Hacı Derviş) Camii: Şehir merkezinde, Kongre Meydanı’ndan Mahallebaşı’na giden cadde üzerindedir. Cami kitabesine göre 1718 yılında Hacı Bektaş oğlu Derviş Hacı İbrahim tarafından yaptırılmıştır. Plan tertibi bakımından Gürcü Kapısı, Cennetzade, İbrahim Paşa camileriyle benzerlik gösterir. Tamamen kesme taşlardan inşa edilen caminin iç mekânı tek kubbe ile örtülü olup, önünde üç gözlü bir son cemaat yeri yer alır. Minaresi yakın zamanlarda yenilenmiştir.
Derviş Ağa Camii: Şehir merkezinde Ayas Paşa’dan, Mahallebaşı’na giden yolun sağında türbe ile birlikte görülen camidir. 1718 yılında Hacı Derviş Ağa tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. 1736 yılında caminin banisi ölünce cami önünde yaptırılan türbeye gömülmüştür. 1845 yılında bir onarım geçiren cami mimari yönünden Bakırcı ve İbrahim Paşa camileriyle benzerlik gösterir. Cami, tek kubbe ile örtülü ibadet alanı ve üç gözlü son cemaat yerinden oluşmaktadır. Caminin inşasında kesme taş ve moloz taş kullanılmıştır.
Pervizoğlu Camii: Şehir merkezinde, Caferzade Mahallesi’nde yer alır. Vakfiyesine göre 1716 yılında Pervizoğlu Hacı Mehmed tarafından yaptırılmıştır. Yanında aynı adla anılan bir medrese ile birlikte küçük bir külliye içerisinde yer alan cami, tek kubbeli olup, üç gözlü son cemaat yerine sahiptir. Düzgün kesme taş ile inşa edilen yapı, oldukça küçük ölçülerde, son derece uyumlu oranlara sahiptir.
Cennetzade Cami: Şehir merkezinde Aşağı Yoncalık Mahallesi’nde, taş ambarların güneyinde bulunmaktadır. Vakıf kayıtlarına göre 1786 yılında, İsmail adlı bir kişi tarafından yaptırılmıştır. Dıştan piramidal bir çatı ile kaplanan kubbe ile örtülen caminin, üç gözlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Cami moloz taş ve kesme taş ile inşa edilmiş olup, sade bir görünüme sahiptir.
Kurşunlu (Fevziye-Şeyhülislam) Camii: Erzurum Kalesi’nin eteğinde, yanındaki aynı adla anılan medrese ile birlikte yaptırılmış tek kubbeli bir camidir. Kitabesine göre 1700 yılında, Şeyhülislam Feyzullah Efendi tarafından yaptırılmıştır. Düzgün kesme taş ile inşa edilen cami üç gözlü son cemaat yerine sahip olup, tek kubbe ile örtülüdür. Oldukça sade bir yapıdır. .
Ayas Paşa Camii: Şehir merkezinde, Ayas Paşa Mahallesi’nde yer alır. Dört duvar üzerine üç gözlü son cemaat yeri ve ibadet alanından meydana gelen cami 1545-1549 tarihleri arasında Erzurum’da Beylerbeyi olan Ayas Paşa tarafından yaptırılmıştır. Ahşap sütunlara oturan son cemaat yeri ve içten ahşap, dıştan toprak dam örtülü ibadet mekânından oluşan cami, bu yönüyle, diğer toprak damlı Erzurum camilerine de benzemektedir.
Gürcü Mehmet Paşa Camii: Şehir merkezinde, Sultan Melik Mahallesi’nde yer almaktadır. Saltukoğullarından Sultan Melik tarafından yaptırılan eski mescidin harap olması üzerine, 1648 tarihinde Gürcü Mehmet Paşa tarafından yeniden yaptırılmıştır. Bugünkü cami moloz taş duvarlar üzerine toprak dam örtülüdür. Önünde altı ahşap sütuna oturan düz damlı bir son cemaat yeri vardır.
Kasım Paşa Camii: Şehir merkezinde yer alır. Kitabesinden 1667 yılında, Kasım Paşa tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Dört ahşap sütunun taşıdığı son cemaat yerine sahip cami düz toprak damlı camilerden olup, oldukça sade bir yapıdır.
Esat Paşa Camii: Şehir merkezinde iç kalenin güney-batısında yer alır. Kitabesine göre 1853 yılında Erzurum Valisi Esat Muhlis Paşa tarafından yaptırılmıştır. Şehre hâkim bir tepe üzerinde yer alan caminin son cemaat yeri ahşap direklere oturan eğimli bir çatı, ibadet alanı ise düz toprak dam ile örtülüdür. Cami yapıldığı dönemin ampir üslup özelliklerini yansıtır.
Kemhan Camii: Şehir merkezinde yer alan caminin, 1654 yılında Hacı Bünyad Efendi tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. 1811 yılında Kemhanzade Ahmet Ağa tarafından onartılan cami, düz damla örtülü olup, Erzurum camilerinin en eskilerinden biri olarak bilinir.
Köse Ömer Ağa Camii: Şehir merkezinde, adını verdiği mahallede yer almaktadır. Kitabesine göre 1771 yılında Ömer Ağa’nın babası tarafından yaptırılan eski cami genişletilerek yenilenmiştir. Cami, önünde yedi ahşap sütuna oturan düz toprak dam örtülü basit bir yapıdır.
Arslan Paşa Camii: Oltu ilçesinde, Oltu çayı kenarında yer alan cami, 1664 yılında, Çıldır Atabeklerinden Kars muhafızı Arslan Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Cami bir külliye bünyesinde planlanmış, ancak doğudaki medrese hücreleri dışında, külliyenin diğer elemanları yıkılmıştır. Kesme taştan inşa edilen cami üç gözlü bir son cemaat yeri ile tek kubbe ile örtülü bir ibadet alanından oluşmaktadır. Yer yer süsleme unsurlarıyla zenginleştirilen cami, plan ve mimarisiyle, Erzurum’daki Lala Mustafa Paşa, Gürcükapı camilerine benzemekte olup, Osmanlı sanatındaki tek kubbeli camilerin Doğu Anadolu’daki en güzel örneklerden biridir.
Kale Mescidi: Erzurum Kalesi’nde bulunan mescit, 12. yüzyılda Saltuklular zamanında yapılmıştır. Kıble duvarlarıyla iç surlara bitişen yapı, dikdörtgen bir plana sahiptir. Ortada iki payeye oturan örtü sisteminde, girişte çapraz tonozla aynı genişlikle mihrap önü kubbesi yer alır. Yan mekânlar beşik tonozludur. Derin mihrap, surların güneyindeki yarım yuvarlak burca oturtulmuştur. Erzurum’daki en eski Türk yapısı olarak kabul edilen Kale Mescidi mescit-türbe arası ilginç bir mimarı özelliğe sahiptir.
Üç Kümbetler: Üç kümbetlerden sekiz köşeli plan üzerine oturtulmuş olanının Saltuklu Devleti’nin kurucusu Emir Saltuk’a ait olduğu sanılmaktadır. Tamamıyla kesme taştan yapılmış olan kümbetlerin diğer ikisini kimlerin yaptırdığı bilinmemektedir. Kümbetlerin genel olarak 13. yüzyıl sonu ve 14. yüzyıl başına ait oldukları kabul edilmektedir. Üç kümbetler Türklere ait diğer kümbetlere nazaran değişik planları, kullanılan malzeme ve süslemeleri açısından dikkat çekmektedir.
Penek Köyü Kilisesi (Kalesi):11. yüzyılda Gürcü Bana Krallığı’na ait bir tarihi eserdir. Yörede Penek Kalesi olarak bilinmesine rağmen bu yapı gerek plan ve cephe özellikleriyle, gerekse yapım tarzıyla kapsamlı bir kilise özelliği göstermektedir. Yöredeki diğer kiliselerle karşılaştırıldığında plan ve cephe özellikleriyle, yapım tekniğiyle farklılık arz etmektedir.
Yakın çevresinde kayalara oyulmuş mezar odasının olması, kendine has su yollarının izlerini taşıması, bu kilisenin dinsel bir merkez olması ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Plan olarak yöredeki diğer kiliselerden farklıdır. Diğer kiliselerde plan genelde dikdörtgen şeklindedir. Bu kilisenin planı daire şeklindedir. Ana mekânın üzerinin kubbeyle örtülü olduğu tahmin edilmektedir. Kubbe tamamen çökmüş durumdadır. Günümüze ana mekânın kubbe kasnağına kadar olan duvarları ve kısmen de çan kulesi kalmıştır. Ana mekânın içi tamamen kubbe molozlarıyla dolmuştur. Yapının kubbe kasnağına kadar olan kısmı ince sarı küfeki taşından, kubbe kasnağı, duvar içi dolguları, ana mekân kemer araları gelişigüzel moloz taşlarla örtülmüştür.
Meryem Ana Kilisesi (Bağbaşı Kilisesi): Gürcü Kralı Büyük David tarafından 961-1001 yılları arasında yaptırılmıştır. Daha sonra camiye çevrilen yapı Hıristiyan mimarı özelliklerini korumaktadır. Sanat tarihi alanında araştırma yapan çok sayıda bilim adamı ve dindar Hıristiyanlar tarafından ziyaret edilmektedir. Tortum ilçesine 26 km. uzaklıkta olup, Bağbaşı köyündedir.
Medreseler
Çifte Minareli Medrese (Hatuniye Medresesi): Anadolu Selçuklu dönemi medreselerindendir. Avlulu, 2 katlı, 4 eyvanlı medrese tipinin anıtsal bir örneğidir. Bütünüyle 38x48 m2’lik bir alanı kaplar. Kuzey cephesine hâkim taçkapısı başlı başına bir sanat şaheseridir. Taç kapıdan avluya geçilir. İnce uzun avlunun etrafı sütunlarla çevrilidir. Öğrenci odaları avlunun etrafında yer alır. Güneydeki eyvana bitişik bir kümbet vardır. Kümbet kübik bir kaide üzerine poligonal bir gövde ve konik külahtan oluşmaktadır. Portal nişi oldukça derin ve üzeri mukarnaslarla örtülmüştür. Kapıyı değişik genişlikte palmet motifli beş silme çerçevelemiştir. Sağda ve solda iki gömme sütuncuk yer alır. Geniş silmelerden en dıştakinde bir vazocuk içerisinden çıkan stilize bir hayat ağacının kapıyı kuşattığı görülür.
Taç kapının sağında ve solunda iki taraflı olmak üzere dört tane kabartma ele alınmıştır. Kalın birer silmenin çevrelediği bu panolardan sağdakinde çift başlı kartal panosu bulunmaktadır. Çifte Minareli Medrese’de kullanılan geometrik süslemeler daha çok avludaki sütun gövdelerinde, eyvanların cephelerinde, öğrenci odalarının kapı silmelerinde görülür. Bitkisel bezeme ise, taç kapıda avlu sütunlarının birbirine bağlayan kemerlerin yüzlerinde ve kümbetin içinde karşımıza çıkar. Bugün kısmen tahrip olmuş 16 oluklu firuze rengi çini kakmalı tuğla minarelerin kürsüleri dikkati çeker. Uzun yıllar medresenin 1. Alaaddin Keykubat’ın kızı Huvand (Huand) Hatun zamanında yaptırıldığı ileri sürülmüştür. Bunun için yapının bir adı da Hatuniye Medresesi’dir. Medresenin 1285-1290 yılları arasında İlhanlılar zamanında yaptırıldığı düşünülmektedir.
Yakutiye Medresesi: Hoca Celaleddin Yakut tarafından MS 1310 yılında inşa edilmiştir.İlhanlı döneminden günümüze kalan nadir eserlerden birisidir. İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır.
Köprüler ve Bedestenler
Çobandede Köprüsü: Erzurum-Kars karayolunun 58. km’sinde, Bingöl Çayı ile Hasankale Çayı’nın birleşme noktasında bulunan köprü, 1297 yılında İlhanlı Hükümdarı Gazan Han’ın veziri Çoban Salduz tarafından yaptırılmıştır.
Köprü 200 m. uzunluğunda ve yedi kemer gözlü olarak yapılmış olup, günümüze altı kemer gözü ve 130 m’lik bölümü gelebilmiştir. Üç renkli kesme taştan yapılan kemerlerin açıklıkları 11,5-15,5 m. arasında değişmektedir. Köprü ayakları ahşap ızgaralarla desteklenmiştir. Kemer boyunca yükselen ve kesik konik şeklinde sonuçlanan ayaklar üzerinde yatay kalın silmelerle Selçuklu üslubu ile işlenmiş geometrik geçme motifli süsleme şeritleri yer almaktadır
Rüstempaşa Bedesteni: Kanuni Sultan Süleyman'ın Sadrazamı Rüstem Paşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan iki katlı bina halen çarşı olarak kullanılmaktadır. Çarşıda daha ziyade oltu taşı satıcıları faaliyet göstermektedir.
Hanlar
Gümrük Hanı: Şehir merkezinde, Kongre Meydanı yakınında yer alır. Orijinal özellikleri büyük ölçüde kaybolmuş, üzeri toprak damla örtülü uzun bir mekân ile, bu mekânın birer kapıyla açılan dokuz hücreden ibaret hanın 18. yüzyıldan kalmış olduğu tahmin edilmektedir.
Cennetzade Hanı: Şehir merkezinde yer alan han, 18. yüzyıldan kalmışsa da çok değişikliğe uğramıştır. Son yıllarda bir yangın geçiren hanın planı, ortada dörtgen bir avlu ve avlu etrafında dizilmiş odalardan oluşmaktadır. Orta avluda 8 adet ahşap sütun tavanı ayakta tutmaktadır. Günümüzde iş hanı olarak kullanılmaktadır.
Kanberoğlu Hanı: Şehir merkezinde, Taş Mağaralar’ın aşağı kısmında yer alan hanın 19. yüzyıldan kalma olduğu sanılmaktadır. Han, uzun dikdörtgen bir avlunun iki yanına dizilmiş 21 dükkandan oluşan kesme ve moloz taşlardan yapılmış bir mimariye sahiptir.
Karasu Hanı: Aşkale’nin 32 km. batısında yer alan Osmanlı hanlarındandır. 17. yüzyıl başlarında derbent hanı olarak inşa edilmiştir. Han, sadece kapalı hol bölümünden oluşmakta bu yönüyle dikkat çekmektedir.
Mağaralar
Elmalı Çam Mağarası: İspir ilçesi, Maden Köprübaşı Belediyesi’ne bağlı Elmalı Çamlı Mağarası, ilçeye 17 km. uzaklıkta büyük bir mağaradır.
Mağaranın girişi batıya bakar. Yüksekliği 2,5 m., genişliği 2 m’dir. Mağaranın tavan yüksekliği bazı yerlerde 10 m., bazı yerlerde 20 m’dir. İçerisinde çeşitli yönlere ayrılan galeriler bulunmaktadır. Bunların boyları 30 m’den 100 m’ye kadar uzanmaktadır.
İçerisi serin ve rutubetlidir. Tavanlarından sızmakta olan sular, salon ve koridorları tamamen karakteristik sarkıt ve dikitlerle doldurmuştur. Dikitlerin çoğu 0.6x 4 m. ebadındadır.
Mağaraya girişte sağ tarafta 4x6 m. ebadında ve 3 m. derinliğinde, tabii bir havuz da mevcuttur. Havuzdan sağ tarafa gidildiğinde 15-25 m. boyunda, 7 m. yüksekliğinde büyük galeride 1,5 m. yüksekliğindeki sıra dikitlerde yoğunlaşarak yüzeyleşmiş 8-10 m. boyunda taş masalar ile içerisindeki sarkıt, dikit ve yatıklar orijinallikleri ile çok güzel bir manzara vermektedirler.
Nefes darlığı (astım) hastalarına iyi geldiği bilinmektedir. Bu mağara, 5.000 kişiyi rahatça barındırabilecek genişliktedir. Mağaranın uzunluğu tespit edilmiş değildir.
Olur İlçesi Yıldızkaya Köyü Mağarası: Mağara girişinin dışarıdan genişliği 7,25 m. olup, yüksekliği dışarıdan 2,75 m., içten ise 1,70 m’dir. Mağara iki kanal, bir hazine ve odalardan oluşmaktadır. Bu iki kanaldan sadece birini izlemek mümkündür. Mağaranın iç haznesi 150x100 m. boyutlarında olup buradan odalara geçilmektedir. Odalar sarkıt ve dikitler tarafından ayrılmış bölümlerden oluşmaktadır. Bu haznenin yüksekliği 75-100 m’dir.
Palandöken Kayak Merkezi
Mesire Yerleri
Tortum Çağlayanı: Tortum Gölü'nün son kısmında, Tortum Çayı'nın 48 m yüksekten düşmesiyle meydana gelen çağlayan vadideki bir dağın heyelan sonucu çayın önünü kapatmasıyla oluşmuştur. Erzurum'a 120 km mesafededir. Baharda suyun bol olduğu mevsimde tabii manzarası ve heybetiyle seyrine doyum olmaz.
Kaplıcalar
Pasinler Kaplıcası
Sportif Etkinlikler
Rafting: Erzurum'un İspir ilçesi sınırlarından geçen Çoruh Nehri rafting yapmaya en elverişli akarsulardan birisidir. Derin kanyonları ile ilgi çeken Çoruh, her yıl turistlerin akımına uğrar. 1993 yılında Dünya Rafting Şampiyonası Çoruh Nehrinde yapılmıştır.
Trekking: Erzurum'un kuzeyinde yer alan Dumlu Dağları üzerinde yabancı turistler tarafından günü birlik doğa yürüyüşleri yapılmaktadır. Bu yürüyüşe gidenler üç saatlik bir yürüyüşle Dumbu Baba diye adlandırılan ve Fırat Nehri'nin önemli kollarından biri olan Karasu'nun kaynağı durumundaki soğuk su gözesine varırlar, burada bir süre dinlenen ziyaretçiler dönüş yürüyüşüne Kırkgöze Köyü üzerinden yaparlar buna benzer dağ yürüyüşleri Erzurum'un güneyinde bulunan Palandöken Dağları üzerinde de yapılmaktadır.
Kış Turizmi
Erzurum Palandöken Kış Sporları Turizm Merkezi: Doğu Anadolu Bölgesi'nde, Erzurum’un güneybatısında, şehir merkezine 5 km. uzaklıkta, Palandöken Dağı’nın kuzey yamaçları üzerinde yer almaktadır. Kayak Merkezi, özel araç veya otobüsle kent merkezine 10, havaalanına ise 20 dakika mesafededir. Şehir merkezine tatil günleri Belediye otobüsleri, diğer günler taksi çalışmaktadır. 150 gün/yıl süreli bir kayak mevsimine sahiptir. 10 Aralık-10 Mayıs arasındaki dönem kayak etkinlikleri için en uygun zamandır. 15 değişik pistten sürekli 5 km. kayma imkânı vardır. Kayak alanı, 2150-3100 m. yükseklikte yer almaktadır. Normal kış koşullarında 2-3 m. kar yağışı almaktadır. Karasal iklim nedeniyle, mevsim boyunca "toz kar" üzerinde kayak yapılmaktadır. Yeterli sayı ve nitelikte yarışma ve serbest kayak pistlerine sahiptir. Alpin, Y tur kayağı ve helikopterli kayak yapılması ve bu etkinlikler için rehber temini mümkündür. Palandöken Kayak Merkezi’nde; 1 adet teleski, 3 adet telesiyej ve 1 adet telekabin (3 km.) tesisi hizmet vermektedir. Alanda hâkim rüzgâr yönü güneybatıdır. Arazi mülkiyeti özel ve kamu mülkiyetidir. Mevcut yatak kapasitesi 1150 yataktır.
Termal Turizm
Erzurum'un Pasinler, Ilıca ve Köprüköy ilçeleri, kaplıca turizminin yoğun olduğu merkezlerdir. Yine kent merkezine yaklaşık 20 km. uzaklıktaki Ilıca ilçesindeki büyük ve küçük kaplıcalar da çeşitli romatizmal hastalıklara şifa arayanların uğrak yeri halindedir. Bunun yanında yaklaşık 60 km. ötedeki Köprüköy'de de coşkun kaynayan suyundan dolayı halk arasında "Deli Çermik" diye adlandırılan, çamuru ile meşhur kaplıca bulunmaktadır.
Ilıca Kaplıcaları: İl merkezine 18 km. uzaklıktadır. Klorür, bikarbonat, sodyum, karbondioksit, arsenik ve bromür içeren sular, mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi ve şeker hastalıklarına iyi gelir.
Pasinler Kaplıcası: İl merkezine 43 km. uzaklıktadır. Tuzlu, bikarbonatlı, alkalin ve toprak alkalin olan sular, mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi, metabolizma hastalıkları ve diyabete iyi gelmektedir. Kaynağın çevresinde turistik tesisler vardır.
Akdağ Kaplıcası: İl merkezine 28 km. uzaklıktadır. Mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi ve şeker hastalıklarına iyi gelen sular, biokarbonat, klorür, sodyum, magnezyum ve bromürlüdür.
Kuş Gözlem Alanı