Paleolitik dönemden itibaren kesintisiz iskan gören Gaziantep'in, neolitik dönemden tunç çağına, Hititlerden Perslere, Roma'dan Osmanlı Devletine uzanan tarih yolculuğunun anlatıldığı Gaziantep Arkeoloji Müzesi, yaklaşık 6 yıllık aranın ardından yenilenen yüzüyle tekrar ziyarete açıldı
Paleolitik dönemden itibaren kesintisiz iskan gören Gaziantep'in, neolitik dönemden Tunç Çağı'na, Hititlerden Osmanlı Devletine uzanan tarih yolculuğu, yenilenen yüzüyle Gaziantep Arkeoloji Müzesinde sergileniyor.
Cumhuriyet döneminin ilk kadın arkeologlarından Sebahat Göğüş tarafından 1944 yılında kurulan ve kentin binlerce yıllık tarihine tanıklık etmek isteyenleri ağırlayan Gaziantep Arkeoloji Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2011 yılında başlatılan yenileme ve restorasyon çalışmalarının ardından mayıs ayında yeniden ziyarete açıldı.
Müzede, Dülük Şarklı Mağara'da yapılan kazılar sonucu bulunan ve paleolitik döneme tarihlenen taş aletler başta olmak üzere, Gaziantep ve çevresinde yapılan kazılarda elde edilen ya da çeşitli şekillerde müzeye kazandırılan eserler, kronolojik ve tematik olarak sergileniyor.
Ziyaretçilerine, yenilenen salonlarıyla, ferah bir ortamda tarihle iç içe zaman geçirme fırsatı sunan müzede 106 vitrin içinde, jeololik dönem fosil ve kayaçları ile başlayan teşhir, paleolitik, neolitik, kalkolitik, Tunç çağları, Hitit, Hurri, Pers, Helenistik, Roma, Doğu Roma, İslami ve Osmanlı dönemine ait eserlerle sonlanıyor.
Maraş filinin kalıntıları sergileniyor
Müzenin "Doğa Tarihi Salonu"nda jeolojik dönemlere ait fosil ve kayaçlar, "Prehistorik Salon"da nesli tükenmiş Maraş filinin iskelet kalıntıları, Dülük Paleolitik Şarklı Mağara ile Gedikli Höyük kazılarında çıkarılan taş ve kemikten yapılan aletler sergileniyor.
"Gaziantep Bölgesi Kazılar Salonu"nda Gaziantep Müze Müdürlüğü uzmanları ile farklı kazı ekiplerince kent ve çevresinde yapılan kazılar sonucu bulunan, Tunç Çağı buluntuları görülebiliyor.
"Geç Hitit Dönemi Salonu"nda ise Geç Hitit dönemine ait başta tanrı stelleri olmak üzere çeşitli bazalt steller sergileniyor. Ayrıca salonda Geç Hitit dönemi karakteristik saray yapısı olan "Bit Hilani" de canlandırıldı.
Dünyanın en önemli antik kentlerinden biri olan Karkamış Antik Kentinden çıkarılan eserlerin bulunduğu salonda da ayrıca 1900'lü yıllarda bulunarak Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesine götürülen Kral Burcu orthostatlarının kopyalarına yer verildi.
Karkamış Antik Kenti için özel bölüm
Müzede, ayrıca Dülük Antik Kenti'nde gün ışığına çıkartılan boğa heykeli başı, sunak, stel, mimari parçalar, yazıtlar ile tunç Teşup heykelciği, Helenistik ve Roma dönemlerine ait mimari parçalar ile mezar stelleri, Demir Çağı'na ait pişmiş toprak seramik ve figürler görülebiliyor.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Bülent Öztürk, müze binasının 2011'de, içindeki dünyaca ünlü mozaiklerin Zeugma Mozaik Müzesi'ne taşınmasıyla restorasyona girdiğini anımsattı.
Müzenin uzun bir sürenin ardından yeniden ziyarete açıldığını anlatan Öztürk, şunları kaydetti:
"Romalı ünlü söylev ustası Çiçeron, 'Tarihten habersiz olan milletler çocuk kalırlar, büyüyemezler' diyor.
Gaziantep Arkeoloji Müzesi hem şehrimizin hem bölgenin hem de Anadolu'nun tarihinden haberdar olmak isteyen, tarihin gizemli koridorlarında seyahat edip bilgi edinmek isteyenler için güzel bir müze oldu. Müzemizi görmek, tarihle hemhal olmak iç içe yaşamak için herkesi buraya bekliyoruz. Gezerken büyük bir zevk alacaklarına inanıyoruz. Paleolitik dönemden bugüne kadar kesintisiz olarak iskan görmüş bu coğrafyadaki bütün eserleri müzemizde görmek mümkün. Yenilendikten sonra ilk kez Karkamış bölümünü oluşturduk. Burada, bu önemli kentten çıkan eserler görülebilir."
Öztürk, Gaziantep Arkeoloji Müzesi'nin de en az Zeugma Mozaik Müzesi kadar ziyaretçi çekmesini hedeflediklerini sözlerine ekledi.