Efsanevi Canca Kalesi'nin restorasyon ve çevre düzenlemesi işi ihalesi gerçekleştirildi.
Gümüşhane kent merkezini kuşbakışı izleyen ve civarına adını veren efsanesiyle ünlü tarihi kalenin İl Özel İdaresi tarafından yapılcak restorasyon ve çevre düzenlemesi ihalesi gerçekleşti.
Restorasyon Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gönderilecek 2 milyon 161 lira ödenekle 500 günde tamamlanacak.
İhale işlemleri yapılarak yüklenici firmayla sözleşmeleri imzalanan çalışma için Trabzon Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü tarafından işyeri teslimi de yapıldı.
Süleymaniye Mahallesi sakinlerinden Mimar Yusuf Burak Dolu tarafından projelendirilen çalışma kapsamında kalede yürüyüş yolları, seyir terasları, belirli noktalarda arkeolojik kazı, karşılama ve bilgilendirme merkezi, otopark, aydınlatma ve konservasyon uygulamaları gerçekleştirilecek. Biri kaleden Gümüşhane’nin eski yerleşim yeri olan Süleymaniye Mahallesine biri Harşit vadisi ve Gümüşhane’ye bakan teraslar ile kalenin turizmde odak noktası haline gelmesi bekleniyor.
Kaleye ulaşım için önceki yıllarda yine Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla İl Özel İdaresi tarafından yapılan yolun asfaltının da çalışmalarla paralel yürütülmesi planlanıyor.
Canca Kalesinin tarihi
Canca Kalesinin milattan sonra 540 yıllarında Roma İmparatoru II.Justinyen tarafından yaptırıldığına dair bilgiler yer alırken, Evliya Çelebi’nin de Seyahatnamesinde bu kaleden bahsettiği biliniyor. Denizden bin 530 metre yükseklikte olan kale, ana kaya üzerine nispeten yuvarlak planlı olarak moloz taşlarla yapılı. Kale içerisinde su sarnıcı yer alırken, doğu-batı istikametinde arka, arkaya üç bölümden teşekkül edilen kalenin çevresi 1,50 metre kalınlığındaki burçlarla takviye edilmiş. Sağlam kalan duvarlar üzerinde de fresko tekniğinde yapılmış, Hıristiyan Azizlerinin olduğu tahmin edilen resimler yer alıyor.
Roma döneminden beri bölgeye hakim olan Kafkas halkı Çanlar (Tzanihides) tarafından yaptırılan kale sarp bir kaya üzerinde ince uzun bir yapıda ve 3 avludan oluşan kalenin çevresindeki yapı izleri kale çevresinde bir şehir olabileceğini düşündürmekte. Çanlar Bizans hakimiyetini kabul ederek hristiyanlaşmış, kale içine 2 şapel inşa edilmiştir. 1461’de kalenin Osmanlı hakimiyetine geçmesiyle kaleye yeniçeri kethüdası ve askerler yerleşmiştir. Osmanlı kaynaklarına göre kalede askeri hayatın 1700’lere kadar devam ettiği tahmin edilmektedir.
Canca Kalesi’nin efsanesi:
Canca kalesiyle ilgili anlatılan efsane ise şu şekilde: “Mitolojide de yerini almış bir efsaneden geriye aşk adına akıtılan gözyaşlarının izleri kalmıştır artık. Canca Kalesi Komutanı, Canca Kalesinde otururmuş. Bu Komutan’ın bir tek kızı varmış. Kız bir dünya güzeliymiş. Güldükçe güller açılır, ağladıkça gümüşler saçılırmış. Adı da Gümüş Kız’mış. Bu kız, her gün gümüş nalınlar giyer, gümüş testisini eline alır, Canca Kalesinden iner, gümüş tasla, gümüş testisine su doldurur, tekrar kaleye dönermiş. Bu gidiş gelişlerde, bıyıkları yeni terleyen bir çobana âşık olmuş. Oysaki babası onu, kendi Komutanları’ndan birine verecekmiş. Öyle ya! Develer bile yolda giderken zilleri, "Dengi dengine! dengi dengine!" der de vururmuş. Koca Komutan, bir çoban parçasına, dünya güzeli kızını nasıl versin? Eller ne der sonra! Kızını çobana vermemiş. Kız deli-divane dağlara vurmuş. Babası ne dediyse, ne ettiyse yola gelmemiş, Kızına "He! " dedirtememiş. Ne yapayım, ne edeyim, derken tutmuş Canca Kalesinde kızına gümüşten bir saray yaptırmış, yüreğine taş bağlayarak, dünya güzeli kızını bu saraya hapsetmiş. Kız orada yaşadığı sürece aşkından hep ağlamış ve sevdiğine kavuşamadan ölmüş. Derler ki bugünkü Musalla deresinin berrak suları, bu gümüş kızın gözyaşları imiş. Gümüşhane, adı da oradan kalmış derler. Aşk ile ölüm şehrin sularına yazılmıştır artık.”
İHA