Yüzüklerin Efendisi roman ve film serisinin ana ilham kaynağı olan Platon'un Devlet adlı eserindeki anlatıdır.
Gyges'in Yüzüğü (Giges'in yüzüğü / Gigis'in yüzüğü) Platon'un Devlet adlı eserinin ikinci cildinde Antik Yunan filozofu Platon'un Devlet (Politeia) adlı eserinde anlattığı ilginç efsaneye dayanan etik düşünce sorgulamasıdır. Lidyalı Gigis, Mermnad hanedanının kurucusu olan tarihi bir kraldır.
Bakınız: Gyges: Giges veya Gigis
Platon, Devlet'in bu bölümünde, yüzüğü metafor olarak kullanıp, adalet kavramı ve insan nefsi ile adil davranım arasındaki bağlantıyı sorgular.
“Eğer biri hiçbir ceza riski olmadan her istediğini yapabilse, adil davranır mıydı? Yoksa herkes temelde bencil mi?” İnsanlar gerçekten iyi oldukları için mi adildir yoksa cezadan korktukları, yakalanmaktan çekindikleri için mi?Gyges'in tahtı ele geçirme şekli Herodot Tarihi başta olmak üzere antik eserlerde farklı şekillerde rivayet edilri Ancak tümünde Giges, Lidya Kralı Candaules'in astı iken ondan sonra tahta çıkar.
Sokratik diyalogda öykü, Platon'un ağabeyi Glaucon (Glaukon) tarafından anlatılır
Glaucon'un anlatısında, Gigis'in isimsiz bir Lidya kralının hizmetinde bir çobandır. Bir depremden sonra, sürüsünü beslediği dağın yamacında bir uçurumu andıran bir yarık ortaya çıkar. Yarığa girdiğinde, buranın aslında içinde bronz bir at ve altın bir yüzük takan, normal bir insana gör iri cüsseli bir ceset bulunan bir mezar olduğunu keşfeder. Yüzüğü taktığında görünmezlik gücü kazandığını keşfeder. Daha sonra başarıları ile dikkat çekerek kralın habercisi olur. Saraya vardığında, yeni görünmezlik gücünü kraliçeyi baştan çıkarmak için kullanır ve onun yardımıyla kralı öldürüp kendisi Lidya kralı olur..
Anlatı herhangi bir insanın, fark edilmeden yapabildiği takdirde, öldürme, soygun, tecavüz vs. tarzında adaletsizlik yapma gücüne iradesi ile karşı koyup, koyamayacağını sorgular. Glaucon, Sokrates'e şöyle seslenir: "Şimdi böyle iki sihirli yüzük olduğunu ve adil olanın bunlardan birini, adil olmayanın da diğerini taktığını varsayalım; hiçbir insanın adalete sadık kalacak kadar katı bir yapıya sahip olduğu düşünülemez. Hiç kimse, pazardan istediği şeyi rahatlıkla alabilecekken, evlere girip istediği kişiyle yatabilecekken, istediği kişiyi öldürebilecekken ya da hapisten çıkarabilecekken ve her bakımdan insanlar arasında bir tanrı gibi olabilecekken, kendisine ait olmayan şeylerden elini çekmez.
O zaman adil olanın eylemleri adaletsiz olanın eylemleri gibi olur; her ikisi de sonunda aynı noktaya gelir. Ve bunun, bir insanın isteyerek ya da adaletin kendisi için iyi olduğunu düşündüğü için değil, zorunluluktan adil olduğunun büyük bir kanıtı olduğunu söyleyebiliriz, çünkü bir kimse nerede rahatça adaletsiz olabileceğini düşünürse, orada adaletsizdir.
Çünkü tüm insanlar bireyler için adaletsizliğin, adaletten çok daha faydalı olduğuna yürekten inanır ve benim varsaydığım gibi tartışan herkes onların haklı olduğunu söyleyecektir. Herhangi birinin görünmez olma gücüne sahip olduğunu ve asla yanlış yapmadığını ya da başkasına ait bir şeye dokunmadığını hayal edebilseydiniz, bu görenler tarafından kişinin çok zavallı bir aptal olduğunu düşünülürdü, ancak birbirlerinin yüzüne karşı onu överler ve kendilerinin de adaletsizliğe uğrayabilecekleri korkusuyla birbirlerine görünürlerdi.
Sokrates cevaben adaletin bu sosyal yapıdan kaynaklanmadığını savunur: Gigis'in yüzüğünün gücünü kötüye kullanan adam aslında kendini iştahlarına köle ederken, onu kullanmamayı seçen adam rasyonel olarak kendini kontrol etmeye devam eder ve bu nedenle mutludur ..
Cicero De Officiis'te Gigis'in hikâyesini anlatarak bilge ya da iyi bir bireyin kararlarını ceza ya da olumsuz sonuçlar yerine ahlaki bozulma korkusuna dayandırdığı tezini örneklendirir. Cicero bunu düşünce deneylerinin felsefedeki rolüne dair bir tartışma ile takip eder. Söz konusu varsayımsal durum, yüzüğünün Gigis'e sağladığı türden bir cezadan tamamen muaf olmaktır.
Ancak anlatının kültür tarihndeki en büyük etkisi J.R.R. Tolkien tarafından kaleme alınan Yüzüklerin Efendisi (Lord of The Rings) eserinde görülmektedir. J.R.R. Tolkien, Platon'un hikayenin Antik Yunanca orijinal metninin bir kısmını okumuş ve büyük tartışmlar doğuran edebi başyapıtı Yüzüklerin Efendisi'ni kurgulamıştı.