Hades kimdir?
1. Hades: Yeraltı tanrısı.
Kronosun üç oğlundan (Zeus, Poseidon ve Hades), biri.
Latince: Orcus
Kronos'un üç oğlu ( dünyayı aralarında bölüştükleri vakit Hades'in payına yeraltı düşmüştü. İnsanların ve tanrıların hiç sevmedikleri Hades, karısı Persephone (Demeter) ile beraber, yer altında gölgeler halinde dolaşan ölülere hükmeden sert, zalim bir tanrıdır.
Hades kelimesi, "görünmeyen"anlamına gelir: Sihirli bir tulga onu görünmez yapar. Ülkesinin, girenlere daima açık kapısından, kimse dışarı çıkamaz.
Hades kelimesi klasik çağda yalnız yeraltı hâkiminin adı olarak kullanılmış,
Yeraltı ülkesi anlamına kullanılmamıştı.
Hades'in bir adı da Pluton'dur.
2. Hades: Yunan inanç sisteminde yer altı ölüler ülkesinin tanrısı. Kronos ve Rhea’nın oğlu, Zeus ve Poseidon’un kardeşidir. Kronos öldürüldükten sonra karısı tanrıça Persephone ile birlikte yer altı dünyasının yönetimini üstlendi. ‘Ölülerin Efendisi’ adı buradan gelir. Persephone’yi yer altına kaçırmasının dışında çok az mitte adı geçer. Sert ve merhametsizdir, dua ve adaklardan etkilenmez. Hesiodos ondan “yüreği acımak nedir bilmeyen tanrı”şeklinde bahseder. Homeros ise şöyle tarif eder onu: “Bir Hades var dünyada tek, / yola gelmeyen, inadı inat /, insanlarca en kötü tanndır o.”Başlangıçta cehennem çukuru anlamına gelen Tartaros kelimesi sonraları Hades ile eş anlamlı kullanılmıştır. Sanat eserlerinde bazen yer altı dünyasının kapısında bekleyen üç başlı köpek Kerberos ile birlikte betimlenir.
3. Hades: Yer altındaki ölüler Ülkesi'nin Tanrısı Hades, Aidoneus veya Plüton (zengin) adıyla da anılır. "Görünmez" anlamına gelen Hades ise hem tanrının hem de egemen olduğu ölüler Ülkesi'nin adlandırması için kullanılır.
Hesiodos'ta yer altı ülkesinden çok söz edildiği halde, burası için Hades adının az geçtiği görülür. Bunun nedeni de, Tanrı Hades'in Olymposlular soyundan olması, Hesiodos'unsa daha çok ondan önceki kuşakla ilişkili bulunmasıdır. Onun asıl üstünde durduğu kavramlar doğrudan khaos'tan çıkma Tartaros, Erebos gibi, Hades'ten önce var olan ve Olymposluların egemenliği ele alınca içine azmanları, devleri kapattıkları yer altının daha bir derin bölgeleridir. Oysa Hades Hestia ya da Demeter gibi, Zeus ile Hera'nın çocuklarındandır. Hesiodos onun yerin altında oturduğunu ve yüreğinin acımasız olduğunu söyler (Theog. 453 vd.).
Hades'in tek serüveni olan, Demeter'in kızı Persephone'yi kaçırmasına da kısaca değinir ozan (Theog. 911 vd.): "Yer Altı Tanrısı Aidoneus/ kaçırdı onu anasının koynundan/ ve bilge Zeus bıraktı kızını ona."
Başka ozanların binbir ayrıntıyla anlattıkları, doğada mevsimlerin izleşimini simgeleyen bu efsane üstünde hiç durmuyor Hesiodos.
Hades'i "güçlü", eşi Persephone'yi de "korkunç" diye niteledikten sonra, yer altı ülkesinde kapıyı bekleyen Kerberos köpeği (Theog. 767 vd.), ya da üstüne tanrıların ant içtikleri Styks Irmağı'nı (Theog. 397 vd.) daha çok ayrıntıyla anlatır, ölüler Ülkesi'nin en renkli anlatımı Homeros'un Odysseia^smda. bulunur, bkz. Mitoloji Sözlüğü,
4. Hades.
I. ADI.
Yeraltındaki ölüler ülkesinin tanrısı Hades, Aidoneus ve Plüton (zengin) adlarıyla da anılır. "Görünmez" anlamına gelen Hades adı hem tanrının kendisi, hem de egemen olduğu ölüler ülkesi için kullanılır. Hades tanrının bir özelliği kendisini görünmez kılan başlığıdır. Kuzey mitolojilerinde geçen ve Alman masallarında " Tarnkappe" diye anılan bu başlığı Hades'ten başka Athena, Hermes ve Perseus'la Herakles de takmıştır.
II. DOĞUŞU.
Hades, Kronos'la Rheia'nın oğludur (Tab. 5). Hesiodos doğuşunu söyle anlatır (Theog. 453 vd.):
Rheia Kronos 'un yatağına girince şanlı evlatlar doğurdu ona:
Hestia, Demeter, altın sandallı Hera ve güçlü Hades, yerin altında oturan, yüreği acımak nedir bilmeyen tanrı.
Olympos'lular, yani üçüncü kuşak tanrıları egemenliği ele alınca, dünya yetkilerinin paylaşılmasında Hades yeraltını alır:
(Poseidon konuşur):
Dünya üçe bölündü, üçümüz de aldık payımızı,
kura çekildi, köpüklü deniz düştü bana... Sisli karanlıklar ülkesi düştü Hades'in payına...
Hades ve karısı Persephone amansız, insafsız, yürekleri hiçbir yakarış, hiçbir sunu ya da kurbanla yumuşamayan korkunç tanrılar sayılırlar. Kendilerinden de, ülkelerinden de tanrılar ve insanlar nefret eder (Theog. 810): "Tanrılar sevmez o küflü puslu yerleri" der Hesiodos, Homeros da "tanrıların bile tiksindiği çirkef dolu ülke" diye tanımlar Hades'i (İl. XX, 65). Tanrı Hades ise gün ışığının sızmadığı karanlık ülkesinden hiç ayrılmaz, Olympos'lu tanrılar kuşağından olduğu halde, onların arasına karışmaz, şölenlerine katılmaz. Yalnız kendisini Paian tanrıya baktırmak üzere bir kez Olympos'a çıkmak zorunda kalır (İl. V, 395-404).
III. EFSANESİ.
Hades üstüne anlatılan tek efsane, Demeter'in kızı Persephone'yi kaçırmasıdır. Mevsim dönümünü, toprağın ve bitkisel doğanın yazın canlanmasını, kışın ölmesini simgeleyen bu efsanede Hades'in rolü, âşık olduğu Persephone'yi kaçırdıktan sonra, bir daha yeryüzüne çıkmasını önlemek için bir nar tanesi yedirmesinden ileri gitmez.
İnanışa göre, Hades ülkesinde bir şey ağzına koyan bir daha oradan ayrılamazdı. Kızın kaçırılmasında payı olan Zeus Demeter'in yalvarmaları üzerine kızın altı ay yeraltında, altı ay yeryüzünde kalmasını buyurur (Demeter, Persephone).
IV. HADES ÜLKESİ.
Yunanca "Hadou domos" yani Hades'in evi, konağı deyiminde, domos sözcüğünün düşmesiyle Hades, tanrı Hades'in yönettiği ölüler ülkesinin de adı olmuştur. İlkçağ yazınında yeraltında, ölü ruhların oturduğu tasarlanan karanlıklar ülkesini anlatmayan, canlandırmaya çalışmayan şair ve yazar pek yoktur. Homeros'la başlayan bu gelenek, Latin şiirinde Vergilius'un Aeneis destanında sürdürülüp en yüksek aşamasına çıkarılmış
ve o yoldan ortaçağda Dante'nin büyük eserini etkilemiştir. Yunan mythos'un da canlı oldukları halde Hades'e inip de dönen kahramanlar şunlardır: Odysseus, Orpheus, Theseus ve Herakles. Sonradan Vergilius, Homeros'un Odysseia'sını örnek alarak, Aeneis destanında kahraman Aeneas'ın da yeraltına gidiş ve dönüşünü anlatmıştır (Aen. VI), (Ölüler Ülkesi). Hades ülkesinin en kısa tanımlanmasını Hesiodos yapar (Theog. 767 vd.):
Orada yükselir yankılı konağı
Güçlü Hades 7e korkunç Persephone 'nin.
Azgın bir köpek bekler kapısını,
amansız, sinsilikler ustası bir köpek, girenlere yaltaklanır kuyruğu kulaklarıyla ama gireni bir daha bırakmaz dışarı, pusuda bekleyip paramparça eder çıkmak için kapıya gelenleri.
Bu köpek Kerberos'tur (Kerberos). Hesiodos sonra yeraltı ırmağı Styks'in adını da sayar (Styks), ne var ki Hades'le Tartaros'u bir tutar ve geceyle gündüzün, ölümle uykunun bulundukları bu karanlık ülkesini Hades'i anlattığından daha canlı renklerle anlatır (Tartaros).
Odysseia'daki Hades anlatımı:
Homeros'un Hades anlatımı ilkçağ yazınının ilki ve en canlısıdır. Uzun bir süre büyücü Kirke tanrıçanın adasında kaldıktan sonra, Odysseus artık İthake'ye nasıl varabileceğini
yeraltı ülkesinde bulunan bilici Teiresias'a sormak ister, Kirke de ona Hades ülkesine gitmenin yolunu gösterir (Od. X, 512 vd.):
Geçtiğin zaman Okeanos'u geminle, orada Alçak Kıyı var ve Persephone'nin koruluğu,
uzun uzun kavaklar göreceksin, kısır söğütler,
derin anaforlu Okeanos'un kıpısında çek karaya gemini,
sonra çık yola, Hades bataklarına doğru,
orada Akheron, Pyriphlegeton ve Kokytos akar,
Styks'ten gelen sular da dökülür oraya.
Kirke'nin saydığı bu dört yeraltı ırmağına bir de Lethe katılır. Odysseus, Kirke'nin dediği gibi gemisiyle bütün bir gün gittikten sonra (Od. XI, 8 vd.):
Güneş batarken ve kararırken tekmil yollar, vardık sınırlarına derin akışlı Okeanos'un, oradadır Kimmer'lerin ülkesi ve kenti, oldum olası bol sisle ve bulutlarla örtülü,
parlak güneş onları ışınlarıyla, göremez hiçbir vakit,
ne yükseldiği vakit yıldızlı göğe,
ne de gökten toprağa döndüğü vakit. Öylece serili durur bir uğursuz gece
bu zavallı ölülerin üstünde.
Dünyanın kuzey-batı ucunda bulunduğu sanılan Hades ülkesinin ancak kapılarına varır Odysseus ve orada Kirke'nin buyruğuna uyarak bir çukur kazar, içine ballı süt, tatlı şarap, su ve un döker ve kurbanlar kesip kanlarını çukura damlatır, işte o sırada ölülerin ruhları büyük bir kalabalık halinde kan içmeye gelirler. Teiresias kan içtikten ve Odysseus'a geleceği açıkladıktan sonradır ki, öbür ruhlar da kandan paylarını alırlar. Bu Hades anlatımı -daha doğrusu bu kan içme töreni - başka hiçbir metinde söz konusu edilmediğine göre, Homeros'ta izi kalmış çok eski ve ilkel bir yeraltı tasarısının kalıntısı olsa gerek.