İstanbul'un Kadıköy ilçesindeki Galeri Mod’da ‘Hakikati Ara-la-mak’ adlı sergiye imza atacak sanatçı Safiye Başar, arkeoloji biliminin teknik ve yöntemleriyle yakın geçmişin endüstriyel mirası, Yarımca Porselen kalıntılarına odaklandığını söyledi.
Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Safiye Başar'ın Hakikati Ara-la-mak: Endüstriyel Miras Arkeolojisi başlıklı Video Yerleştirme, Buluntu Nesne ve Fotoğraf Sergisi, 21 Eylül – 2 Ekim 2019 ‘Galeri Mod’da sanat severlerle buluşacak.
Caferağa, Cemal Süreya Sk No:39, 34710 Kadıköy/İstanbul adresindeki Galeri Mod'da arkeolojiyi sanat için bir metafor olarak kullanacağı sergiyi açmaya hazırlanan Safiye Başar, Cumhuriyet Dönemi kalkınma politikaları çerçevesinde planlanmış bir kamu iştirakii olarak tanımladığı Yarımca Porselen'in hikayesini farklı bir persfektifle anlatmayı deneyecek.
Galeri Mod tarafından sergi için yayınlanan Tanıtım Metni'de şu ifadelere yer veriliyor.
"Hakikat, birbirinden farklı iki disiplinin, sanat ve arkeolojinin kesişim noktasıdır. Her iki disiplin kendine özgü dil ve yöntemlerle hakikati arar. Yüzü geçmişe dönük arkeoloji, insanoğlunun maddi üretimlerinden yola çıkarak, eski uygarlıkların sosyolojik, ekonomik, kültürel yapılanmalarını tarihsel bir dizge içinde ortaya çıkarır. Kadim uygarlıkların üzerindeki toprağı kaldırarak adeta hakikati aralar. Sanatın yüzü ise geleceğe dönüktür. Geçmiş ve bugünden referanslarla, bilimin, siyasetin, ekonomik çıkarların, üzerini örttüğü gerçeklikleri görünür kılmaya çalışır.
Sanatçı Safiye Başar, ‘Hakikati Ara-la-mak’ adlı sergisinde arkeoloji biliminin teknik ve yöntemleriyle yakın geçmişin endüstriyel mirası, Yarımca Porselen kalıntılarına odaklanıyor. Alegorik yaklaşımlar içeren çalışmalarında Başar, Türkiye’de özelleştirme dalgasıyla birlikte gelen toplumsal, kültürel yıkım üzerine yeniden düşünmeyi öneriyor. Hakikatin önündeki perdeyi aralamaya çabalıyor.
Yarımca Porselen Cumhuriyet Dönemi kalkınma politikaları çerçevesinde planlanmış bir kamu iştirakidir. Dışa bağımlılığı azaltmak ve halkın günlük ihtiyaçlarını daha ucuza temin edebilmesini sağlamak amacıyla, Sümerbank çatısı altında 1968’de üretime başlamıştır. Yaklaşık iki bin çalışanıyla özelleştirildiği 1998 yılına kadar kesintisiz üretimini sürdürmüştür. Yarımca Porselen küçük bir işlik değil, kuruluşunda ülke ihtiyacının %70’ni karşılaması planlanan dev bir fabrikadır. Fabrikanın özelleştirilme süreçlerinin ardından makineleri sökülmüş ve atölyeleri yıkılmıştır.
Başar bu sergi kapsamında sunduğu ‘Bir Kazı Güncesi’ adlı çalışmasıyla bu yıkımın izlerini sürmektedir. Triptik video yerleştirmede fabrika kalıntılarındaki seramik panoyu ortaya çıkarma süreci, mekânın güncel durumundan edinilen görsel notlarla aktarılmaktadır.Sanatçının arkeologların kurtarma kazılarıyla ilişkilendirdiği bu çalışma, özelleştirme süreciyle birlikte gelen yıkımın sadece ekonomik boyutlarıyla sınırlandırılamayacağına, bunun aynı zamanda kültürel bir yıkım olduğuna da işaret etmektedir.
Özelleştirme sürecinden ve yıkımdan etkilenen, Yarımca Porselen Fabrikasının asıl lokomotifi olan özellikle kadın işçiler, sergideki müdahale edilmiş fotoğraflar serisinin ana konusunu oluşturmaktadır. Dokümanter bir dil içeren bu seride Başar, kadının çalışma hayatındaki yeri üzerine süren tartışmaları yeniden açmaktadır."