Hekabe kimdir? Hecuba nedir? Hekabe'nin göğsü nedir?
Hekabe (Hecuba): Hekabe Troya kralı Priamos'un karısı. Hekabe antik edebiyatta doğurganlık ve bahtsız ana tipinin sembolüdür.
Hektor, Paris, Kassandra dahil 19 çocuk annesidir.
Priamos Hektor'un ölüsünü geri almak için Akhilleus'un barakasına gittiğinde kraliçeyi on dokuz çocuğunun anası diye tanıtır.
Oysa benim bahtım ne kadar kara,
yiğit ogullar yetiştirdim yaygın Troya'da,
ama kalmadı bana onların hiçbiri.
Geldiği gün Akhaoğulları buraya
oğullarım vardı benim elli tane,
on dokuzu bir ana karnından doğmuştu,
ötekileri saray kadınları vermişti bana..
Homeros destanlarında beliren bu karakteri sonraları tragedyalarca daha da abartılmış ve Hekabe çocuklarını bir bir yitirdikten, korkunç yıkım ve İşkencelerine tanık olduktan sonra, gözü dönmüş, köpek gibi kudurup saldıran anaç varlığın simgesi olmuştur.
Kimi efsanelerde onun evlat acısına dayanamayarak gece, gündüz uluyan bir dişi köpek haline dönüştüğü de ileri sürülür.
Hekabe'nin göğsü ya da Hekabe'nin memeleri imgesi nereden gelir?
İlyada'da ilk karşımıza çıktığında Hekabe tatlı dilli, cömert ve dini bütün bir ana olarak gösterilir. Savaştan şehre dönen Hektor'un biraz dinlenmesini, şarap içip serinlemesini ister, ama oğlu buna yanaşmayınca, onun dileğini yerine getirir. Athena tapınağına sunu sunmaya gider. Sonra bölümler boyunca Hekabe'nin sözü geçmez, ta ki Batı kapılarının üstünden Hektor'la Akhilleus'un savaşını gözlemeye gelir.
Hektor, Akhilleus ile kavgaya tutuşmak için Troya surlarının dışına çıkar. Surların tepesinden ilk önce babası Priamos yalvarmaya başlar, Hektor babasının sözünü dinlemeyince bu kez annesi ikna etmeye çalışır. Ama o da başaramaz ve sinirle üstünü başını yırtar. Bu sırada göğsü dışarı çıkar. O zaman da surlar dışında kalıp tek başına düşmana karşı koyan oğlunu içeri almak için şöyle seslenir:
"Hektor, yavrucuğum, saygı göster bu memeye,
onu ağzına uzattığım günleri getir aklına,
unuturdun koynumda bütün dertlerini,
surlarımızın içinde yenmeye bak şu domuzu,
gir içeri, canım oğlum, dışarda dikilme karşısına.
Öldürürse seni bu adam, ey katı yürekli,
bir döşek üstüne koymayacağız ölünü,
ne ben ağlayacağım senin önünde, seni doğuran,
ne cömert karın ağlayacak, gözümün bebeği,
yiyecek seni çevik köpekler,
bizden uzak, gemilerin orada".
Hektor anasının, babasının yalvarmalarını dinlemeyip de Akhilleus'la savaşta can verince, Troya'da bir çığlıktır kopar, kral, kraliçe ve bütün halk dövünmeye, ağlaşmaya başlar, Priamos yas belirtisi olarak başını toza, toprağa bular.
... Anası da saçlarını yolup duruyordu,
fırlatıp atmıştı parlak başörtüsünü,
dövünüyor, oğluna baka baka haykırıyordu...
Başladı Hekabe kadınlar arasında uzun bir ağıda:
"Bak anana yavrum, talihsiz anana,
senin acını göreyim, öldüğünü göreyim de,
bundan böyle nasil yaşayayım ben, nasıl?
Gece, gündüz yüreğimin ışığıydın bu şehirde,
Troyalı kadınların, erkeklerin gücü, desteği,
bir tanrı gibi selamladı yavrum onlar seni,
sen onların büyük şanıydın sağken,
ama yavrum, kaderle ölümün elindesin simdi".
Aradan birkaç bin yıl geçti, ama Anadolu kadınları gene bu sözlerle ağıt yakar ölen ana kuzularına.
Hekabe düşmana gidip yalvarmaya kalkışan kral Priamos'u akıl ve sağduyu adına alıkoymaya çalışır, başaramayınca gene tanrılara yakarış ve sunu sunma yoluna gider, katlanır ve bekler. Gözünün bebeği, yiğit oğlu Hektor'un ölüsü karşısına serilince de bağırmaz çağırmaz, bir köpek gibi havlamaz da Anadolu kadınına özgü bir ağırbaşlılık ve hayal gücüyle canlandırır onu gözünde:
Şimdi sen, sözümü duyarmış gibi, yatıyorsun evinde taptaze,
benzersin Apollon'un tatlı okuyla vurduğu insanlara.
İzmirli şair Homeros böyle canlandırıyor Hekabe'yi, Atina'lı tragedya yazarı Euripides ise onu "Troya'lı Kadınlar" ve "Hekabe" adlı tragedyalarının baş kişisi yapmış, dramını derinliğine işlemiştir.
Bu oyunlarda Hekabe'yi Troya yıkıldıktan sonra köle olarak orada, burada sürünür görürüz. Kraliçe görkemini ve erdemini sürdürür, ama kızı Polyksene'nin gözleri önünde Akhilleus'un ruhuna kurban edilmesini, üstelik de Trakya kralı Polymestor'a emanet edilen oğlu Polydoros'un da alçakça öldürülüp denize atıldığını görünce, korkunç bir öç alma eylemine girer ve Polymestor'u kör edip, çocuklarını da öldürür. Ne var ki Euripides de Hekabe'yi akıl ve hak yolundan ayrılmayan ulu bir kişi olarak gösterir.
Bu tragedyalarda Hekabe yalnız değildir, Troya'lı kadınların topluluğu içinde direnci yansıtan büyük bir varlık, doğal analık gücünün simgesidir. Atina'lı şairin ona tragedya boyunca "Phrygia'lı" demesi boşuna değil, Phrygia'lı Ana Tanrıça Kybele'nin bütün niteliklerini içinde taşır ve dile getirir Hekabe (Polydoros, Polyksene, Polymestor).