Hephaistos

Hephaistos kimdir?

1. Hephaistos:  Ateş tanrısı; demircilerin zanaatkarların tanrısı.

Latince: Vulcanus 

İki ayağı da topaldı. Homeros, bunun sebebini iki efsanede, ayrı şekillerde anlatır: Birinciye göre (İlyada I, 590 v.d.) babası Zeus, karısı Hera ile çekişirken Hephaistos, annesi Hera'dan yana çıkmış,
Zeus da oğlunu Lemnos adasına fırlatmış, Hephaistos bu yüzden topal kalmıştı.

İkinci efsaneye göre (İlyada XVIII, 394 v.d.) Hephaistos topal doğmuş, annesi Hera da onu Olympos'tan aşağı atmış, fakat nereid'lerden Thetis ile Eurynome, çocuğu kurtarmışlardı. 

Hephaistos, bir KüçükAsya tanrısıydı; özellikle Lemnos adasında erken sönmüş bir yanartoprakta saygı-tapkı görürdü. Sonraları, yanardağların içinde çalıştığı düşüncesine geçildi.

Tanrılar, kahramanlar için o güzel görklü silâhları, zinetsanat eserlerini yanardağlarda yapıyordu:

Tanrıların tunçtan evlerini, Pandora'nın heykelini, Eros'un oklarını, Helios'un arabasını, Akhilleus'un pusatlarını hep o yaptı. Kendisine altından iki de cariye yaptı; hareket eden, konuşan bu kızlara dayanarak yürürdü. Böyle güzel şeyler yaratan sanatkâr, çirkin ve sakat olduğu halde en güzel tanrıça ile (Aphrodite veya Kharis) evlendi.

Atina'da zanaatkarlar, Athena ile birlikte Hephaistos'u mesleklerinin piri bilirlerdi.

Atina'daki Theseion tapınağını Hephaistos yapmıştı.

Resimlerde elinde bir kıskaç sakallı bir adam olarak görülür; sol ayağı kısadır ötekinden.

2. Hephaistos: Yunan inanç sisteminde ateş tanrısı. Hesiodos Zeus’un Athena’yı kafasından çıkarmasını anlattıktan sonra şöyle devam eder: “Hera tan­rıça kimseyle sevişmeden /Yalnız öfkeden ve hıncından kocasına /Ünlü Hephaistos’u doğurdu kendi kendine /Ve Hephaistos en usta sanatçısı oldu /Gökler tanrısı ’Uranos torunlarının.” Iliada’daise Hephaistos’un Ilympos Dağı’ndan Lemnos Adası’na düşüşü anlatılır. Akhaları destekleyen bir tanrı olarak gösterilir. Önceleri Anadolu ve çevre adaların özellikle de Lemnos Adası’nın tanrısı konumundaydı, Lemnos’ta onun adına bir yerleşim vardı. MÖ 600’lerde kültü Atina’ya geçti. Demircilerin ve zanaat­çıların koruyucusudur. Onunla bağlantılı olduğu kabul edilen doğal volkan ve gazdan oluşan ateşler, çoğunlukla atölyesi olarak görülür. Ancak yıldırım ateşi ile ilgisi yoktur, insanın kullanımında olan ateşe hükmeder. Topal, çir­kin ve pis olarak tasarlanmıştır ama çok beceriklidir. Sanat eserlerinde ise or­ta yaşta, sakallı bir erkek olarak, dizinde kalkan döverken tasvir edilir. Eşi Aphrodite’dir, simgesi çekiç, kıskaç ve işçi takkesi, Roma’daki karşılığı Vulcanus’tur.

3. Hephaistos: Hephaistos Zeus ile Hera'nın oğludur, ama Hesiodos'a göre Tanrı Zeus kızı Athena'yı silahlı olarak kendi kafasından çıkarınca, karısı Hera kıskanır ve öfkesi ve hıncından, kimseyle sevişmeden Hephaistos'u doğurur kendi kendine.

Hephaistos'un çirkin ve topal olduğundan söz edilmez Hesiodos'un yapıtların­ da. "Usta sanatçı" diye bilinir.

Nitekim "Pandora Efsanesi"nin anlatıldığı hem Theogonia, hem de İşler ve Günler bölümlerinde.

Zeus Olympos'tan ateşi çalıp insanlara götüren Prometheus’tan öç almak için kadını yaratmasını her defasında Hephaistos'a buyurur ve toprak ve su ile kadını yaratmak bu usta ateşçi tanrıya düşer.

Bu çeşit bir yaratıcılık başka hiçbir tanrıya vergi değildir destanlarda. Hephaistos tek "yaratan" olarak görülüyor.

Homeros destanlarında rastladığımız tanrının gülünç karakteri Hesiodos'un yapıtlarında hiç yoktur.

Demirci tanrının güzel tanrıça Aphrodite ile evlendiğine değin bir söz yok, tersine Hephaistos'un Kharitlerin en küçüğü Aglaie ile karı koca oldukları söylenir. 

4. Hephaistos:

I. DOĞUŞU
Hephaistos, Zeus ile Hera'nın oğludur, ama bir efsaneye göre, Hera onu kendi kendine doğurmuştur (Tab.5). Zeus'un Athena'yı kafasından çıkarmasını kıskanmış da, Hephaistos'u yaratmış. Hesiodos süreci şöyle anlatır:

Hera tanrıça kimseyle sevişmeden,

yalnız öfkeden ve kocasına hıncından

ünlü Hephaistos'u doğurdu kendi kendine.

Ve Hephaistos en usta sanatçısı oldu

gökler tanrısı Uranos torunlarının.

II. NİTELİĞİ
Hephaistos hem topaldır, hem çirkin. Bu niteliğiyle Olympos tanrıları arasında tektir, bu yüzden de hor görülür tanrılarca. Topallığının nedenini İlyada'da kendi anlatır: Troya savaşı konusunda Zeus'la Hera arasında kopan bir kavgayı yatıştırmaya çalışır ve Hera'ya şöyle der:

Aldırma anacığım, sık dişini, bağrına taş bas.

Seni çok severim, görmek istemem dayak yediğini.

Tepem atsa bile koşamam yardımına;

ne yapayım, Olympos'luya karşı gelmek çok zor.

Bir gün sana yardım etmek istedimdi hani, yakaladıydı beni bacağımdan,

attıydı tanrısal eşikten aşağı,

yuvarlandım gittiydim tambirgün.

Düştüydüm Lemnos adasına,

batan günle, birazcık canım kalmıştı,

ha çıktı ha çıkacak.

Sintiler yerden kaldırdılardı orada beni.

Ama Hephaistos aynı öyküyü başka türlü anlatır İlyada'nın bir başka bölümünde: Thetis oğlu Akhilleus için yeni silahlar istemeye gelince demirci tanrıdan, topallığı yüzünden anası Hera'dan neler çektiğini anlatır. Hera topal oğlundan utandığı için onu dokuz yıl Okeanos ırmağının yanında saklamıştı.

Hephaistos bunun öcünü anasından alır: İçine zincirler sakladığı bir taht yapıp, anasına gönderir, Hera da tahtın üstüne oturur, ama oturur oturmaz da zincirler onu kıskıvrak sarar, kurtulamaz bir daha. Olympos tanrıları Hephaistos'u çağırmak zorunda kalırlar. Dionysos'u gönderirler, şarap tanrı da Hephaistos'u bir eşeğe bindirip öyle getirir Olympos'a.

Tanrılar ünlü topalı görünce kahkahayı atarlar:

Koştu durdu oradan oraya soluya soluya,

tanrılarda gürül gürül bir kahkaha koptu.

Ama hiçbirinin elinden gelmeyen işler gelir Hephaistos'un elinden.Her türlü madeni işleyip olağanüstü güzellikte eserler yaratmasını başarır topal tanrı. Zeus'la Hera'nın yatak odası, Olympos tanrılarının evleri onun usta ellerinden çıkmadır. Thetis Hephaistos'un evine gelince, işliği şöyle tanımlanır demirci tanrının:

Gümüş ayaklı Thetis Hephaistos'un evine vardı,

yok olmaz, tunçtan, yaldızlı bir evdi bu,

üstündü öbür ölümsüzlerin evlerinden,

çarpık bacaklı tanrı yapmıştı bu evi.

 Hephaistos'u körükleri arasında çalışır buldu,

kan ter içinde gidip geliyordu o yandan bu yana,

üçayak yapıyordu tam yirmi tane.

Dayayacaktı onları sarayının dik duvarına,

her üçayağın altına altın tekerlekler koymuştu, 

kendi kendilerine girsinler diye tanrıların toplantısına,

sonra gene gerisin geri eve dönsünler diye,

görülmeye değer şeylerdi bunlar.

Yirmi tane üçayak bitmiş, hazırdı,

bir işli halkaları vardı takılacak,

 onları yapıyordu Hephaistos, dövüyordu bağlarını.

Hephaistos Akhilleus için yeni silahlar yapmaya söz verince, işe koyulması şöyle anlatılır:

Soluyan topal yaratık örsten uzaklaştı, cılız bacakları seğirtiyordu altında. Körüklerini ateşin içinden çekti,
topladı tekmil araçları gümüş bir sandıkta. Bir süngerle sildi iki elini, yüzünü,
güçlü boynunu, kıllı göğsünü sildi,
bir entari giydi, aldı eline koca bir değnek, çıktı topallaya topallaya kapıdan dışarı.
Değil bir tanrının, hiçbir çalışan insanın böyle canlı bir tanımlanması bulunmaz ilkçağ yazınında. Bu eşsiz parçayı, daha da üstün ve şaşırtıcı bir metin olan Akhilleus'un silahlarının anlatılması izler. Hephaistos mucizeler yaratan bir ustadır. Daidalos insanlar arasında neyse, Hephaistos tanrılar arasında odur: Sanatın ve işçiliğin yüceliği simgelenir onlarla.

III. EFSANELERİ
Güzellikten hiç nasip almayan Hephaistos aşktan yana da pek talihli olmamıştır. İlyada'da Kharit'lerden Kharis, yani Zarafetin kendisiyle evli olarak gösterilir, Hesiodos Kharit'lerin en küçüğü Aglaie (parlak anlamına gelir) ile evlendiğini söyler.

Homeros'un Odysseia destanında ozan Demodokos Aphrodite ile evli olan Hephaistos'un başına gelenleri anlatır: Ares'le aldatıldığını bilen topal tanrı bir zamanlar anası Hera'ya yaptığı taht gibi, bu sefer de iki sevgiliyi birden içine alacak bir yatak yapar, Lemnos'a gidiyormuş gibi evinden ayrılır ve dönüşünde Ares'le Aphrodite'yi kıskıvrak bağlı bulur. Ünlü topalın avaz avaz bağırarak dile getirdiği öfke onun kişiliğini açığa vuracak niteliktedir:

Zeus baba ve hep var olan öbür mutlu tanrılar

gelin, şu gülünç, bayağı işlere bir bakın!

 Zeus'un kızı Aphrodite hor gördü beni,

topalım diye hor gördü, sevdi Ares'i,

sevdi onu, yakışıklı, çevik ayaklı diye,

kabahat bende değil, sakat dogmuşsam,

kabahat anamda, babamda,

beni dünyaya getirmeselerdi!

Hephaistos Erikhthonios efsanesinde de rol oynar. İlk kadın Pandora'nın bedenini kilden yontan odur.

Prometheus'u Kafkas dağının tepesine o çıkartır.

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar