Hollanda'nın Belçika sınırındaki Zeeland eyaletinde yer alan Sluis Belediyesine bağlı Turkeye köyü, 400 yılı aşkın tarihi ve Türkiye ile Osmanlı döneminde başlayan derin bağlantısı dolayısıyla "Hollanda'daki Türkiye" olarak anılıyor. hiçbir Türk'ün yaşamadığı "Turkeye" köyü, Osmanlı ve Türkiye'den izler taşıyor
Hollanda'nın güneybatısında, Belçika sınırındaki Zeeland eyaletinde yer alan Sluis Belediyesine bağlı Turkeye köyü, 400 yılı aşkın tarihi ve Türkiye ile Osmanlı döneminde başlayan derin bağlantısı dolayısıyla "Hollanda'daki Türkiye" olarak anılıyor.
Turkeye, 1796'dan 1970'e kadar bağlı olduğu Waterlandkerkje Belediyesinin 1970'te birleşmesiyle Oostburg Belediyesine bağlandı. Turkeye, Oostburg'un da birleşmesiyle Sluis Belediyesine bağlı olarak varlığını sürdürüyor.
Köye giden ana yolda "Türkiye yolu" manasına gelen "Turkeijeweg", otobüs durağında da "Türkiye" anlamına gelen "Turkije" tabelaları yer alıyor, köyün girişindeki 16 numaralı evin çitlerinde Hollanda ve Türk bayraklarının olduğu levha asılı duruyor.
Barış Manço, hiçbir Türk'ün yaşamadığı Turkeye köyünü 1989'da ziyaret etti ve köy sakinlerinden Monique Sturm ile eşinin evinde gerçekleştirdikleri sohbeti, "7'den 77'ye" programında yayımladı.
Uzun yıllardan beri Turkeye'de yaşayan Sturm, AA muhabirine Türkiye'den getirdiği eşyayla süslediği evini gezdirdi ve köyün tarihçesini anlattı.
Türkiye'nin gönüllü elçiliğini yapan Sturm'un evinin kapısında "Türkiyeli Elçilik No:16" yazılı tabela dikkati çekiyor, binanın dış duvarlarını ve bahçesini Türkiye'den gelen veya Türkiye ile alakalı eserler süslüyor.
Sturm, "Barış Manço bizi ziyaret etti. Bir Türk rock yıldızının bizim 'Türkiye'mizi ziyaret etmesi sürpriz oldu. O zaman kim olduğunu bilmiyorduk. Sonradan öğrendim, Türkiye'de çok meşhur biriymiş." dedi.
Evini Türkiye'den getirilen eşyayla süsleme hobisini severek sürdürdüğünü anlatan Sturm, "Türkiye'den gelen lambaları ve kilimleri seviyorum. Bunları saklamaktan zevk duyuyorum." diye konuştu.
Evinin duvarında saz, taraftar flamaları, Türk bayraklı anahtarlıklar ve posterler bulunan Sturm, çay bardaklarının ve tepsilerin çok hoşuna gittiğini kaydetti.
Evinin salonunda Türkiye'den çok sayıda, kilim, kıyafet, bayrak, elbise, fincan, tespih, bayrak ve süs eşyası bulunduran Sturm, "Şimdiye kadar Türkiye'den ve diğer ülkelerde yaşayan Türklerden 3 bin 600 kadar ziyaretçiyi ağırladık." ifadesini kullandı.
Evinin camlarını Turkeye köyü ve kendisi hakkında yayımlanan haber kupürleriyle süsleyen Sturm, Türklerin kendisini sık sık ziyaret ettiğini ve bundan memnuniyet duyduğunu söyledi.
Sturm, biriktirdiği eşyayı ileride ne yapacağını henüz düşünmediğini belirterek, "Önümüzdeki ay 70 yaşıma gireceğim. Artık kendi geleceğim ve bu eşyanın akıbetini düşünme vaktim geldi." dedi.
Sturm, köyünde Türkiye'nin kültür elçiliği gibi bir görevi yürütmekten memnun olduğunu ancak iyice yaşlanan annesine tek başına bakması nedeniyle bu göreve eskisi kadar vakit ayıramadığını dile getirdi.
Çevredeki "Turkeye" yazılı bazı tabelaların kaldırıldığını anlatan Sturm, tarihi izlerin zamanla kaybolmaya başladığına dikkati çekti.
Köy sakinlerinden Iske Geertman, "Turkeye" isminin Hollandalılar tarafından ilginç karşılandığını belirterek, "İnsanlar, bu ismi duyunca 'Türkiye'ye geldik, tatildeyiz.' şeklinde şaka yapıyor." diye konuştu.
Geertman, köy nüfusunun önceki yıllara nazaran arttığına dikkati çekerek, "Biz köydeki son eviz ve 22 numarada oturuyoruz. Sanırım 22 ev var köyde. Önceden evlerin sadece yarısı kalıcı ikamet yeriydi, diğer yarısı ise sadece yazlık ev olarak kullanılıyordu." ifadelerini kullandı.
Son yıllarda köye kalıcı olarak yerleşenlerin sayısının arttığına işaret eden Geertman, "Eşim 50 yıldır bu köyde yaşıyor. Biz de önceden yazlık olarak kullanıyorduk, şimdi daha uzun kalıyoruz. Köyde önceden pek çocuk sesi duyamazdınız. Şimdi 15 civarı çocuk yaşıyor." şeklinde konuştu.
Komşusu Sturm'un Türkiye'nin gönüllü elçisi olarak köyde bulunmasından memnuniyet duyduğunu dile getiren Geertman, harika bir iş yaptığını ifade etti.
"Köyün ismin nereden geldiği hakkında çeşitli hikayeler var. Bunların hangisi doğru bilmiyorum." diyen Geertmen, hangi hikaye doğru olursa olsun, köyün isminden dolayı iki ülke arasında bir yakınlığın bulunduğunu söyledi.
Geertmen, daha önce hiç Türkiye'ye gelmediğini ama görmeyi çok istediğini dile getirdi.
Köyün ismiyle ilgili rivayetler
Sluis Belediyesinin arşivindeki 23 Haziran 1982 tarihli belgede köyün adının nereden geldiğinin bilinmemesi ve özellikle Türk basınının gösterdiği ilgi üzerine "Turkeye" isminin araştırılmasına karar verilmesi ve ilgili kurumlardan belge toplanmaya başlanması dikkati çekiyor.
Arşivlerdeki belgelerde uzmanlar tarafından "Turkeye" adıyla ve köyün tarihçesiyle ilgili araştırmalar sonucunda farklı rivayetlere ulaşılıyor.
Rivayetlerin ortak noktasını, 1600'lü yıllarda kurulan köyün bulunduğu bölgenin Hollanda'nın girdiği savaşlarda sık el değiştirmesi sebebiyle bu ismi kimin verdiğinin belli olmaması oluşturuyor.
Türklerin desteğiyle İspanyol işgalinin önlendiği rivayeti
Sturm'un da en çok duyduğunu belirttiği rivayete göre, köyün ismini 400 yıl önce Hollanda'nın kurucusu Willem van Oranje'nin oğlu Prens Maurits van Oranje veriyor.
Turkeye köyünün olduğu bölge, Hollanda'nın İspanya'dan bağımsızlığını kazandığı Seksen Yıl Savaşları (1568-1648) döneminde stratejik rol oynuyor.
Özellikle deniz yoluyla kolayca ulaşılabilen bölgenin doğal savunma mevzisi özelliği nedeniyle İspanyollara karşı bağımsızlık savaşında önemi daha da artıyor.
O dönemde İspanyolların elinde esir bulunan yaklaşık 1500 Türk, Hollandalıların yardımıyla kurtarılıyor. Kurtarılan Türklerin verdiği kıyafetleri giyen ve üç hilalli Osmanlı flamaları gemilerine takan Hollandalıları gören İspanyol güçlerinin, "Osmanlı donanmasının bölgeye geldiği" yanılgısına düşerek geri çekildiği ifade ediliyor. Böylece Hollanda, yeniden büyük bir İspanyol işgalinden kurtulduğu için köye bu isim veriliyor.
Osmanlıya minnet ve coğrafi şekillerin benzerliği de rivayetlerden
Bir başka rivayete göre ise Osmanlının, İspanyollara ve Katolik Fransızlara karşı Hollanda'yı desteklemesi nedeniyle duyulan minnet karşılığında köye "Turkeye" adı veriliyor.
Turkeye'ye 18 kilometre mesafedeki Sint Anna Ter Muden köyünde yer alan ve üzerinde Osmanlı kavuğu figürü, ay ve yıldız şekilleri bulunan tulumbalı çeşmenin de yine bu rivayeti desteklediği aktarılıyor.
Arşiv belgelerindeki diğer rivayete göre ise bölgenin doğal görünümü ve su birikintilerinin varlığı nedeniyle benzer coğrafi yapıdaki birçok yerde olduğu gibi buraya da "Turkeye" isminin verildiği şeklinde geçiyor.
Başka rivayete göre ise halkının yoksulluk içinde olduğu bölgelerde alaycı dille bu bölgeye de "Turkeye" isminin verildiği ifade ediliyor.
Köy meydanındaki bilgilendirme tabelasındaki metinde bölgenin, İspanyollardan kurtarılmasından sonra Hollandalılar ile Fransızlar arasında 3 kez el değiştirdiği belirtiliyor.
Özellikle Seksen Yıl Savaşlarından sonra bölgenin, kuşatma ve savunma açısından stratejik önemini kaybettiği anlatılan metinde ülkenin kuzey kesimlerindeki toprakların da sular altında kalmasıyla elde edilen yeni deniz yollarıyla Turkeye'nin savaş açısından eski önemini yitirdiği ifade ediliyor.
1676 yılına kadar "Westfort" adıyla anılan köye daha sonra "Küçük Turkeye" isminin verildiği anlatılan metinde bölgede hala siper, mühimmat depoları ve mevzilerin bulunduğu bilgisine yer veriliyor.
Bölgedekilerin merkezi Hollanda Krallığını uyarmalarına rağmen gerekli önemin verilmemesi nedeniyle 29 Temmuz 1708'de Turkeye'nin olduğu bölgenin Fransızların saldırısına uğradığı, kiliseler ve çiftliklerin yağmalandığı ifade ediliyor.
Metinde 1794-1814 yıllarında Fransızların elinde bulunan bölgenin 18. yüzyıl sonlarında tamamen mevzi haline getirildiğine işaret ediliyor.
Fransa tarafından tehdit edilen Hollanda Krallığı, birçok devletten destek istediği bu dönemde Osmanlı hükümdarlarından da yardım talebinde bulunmuştu.
Turkeye köyü, 17. yüzyıldan itibaren hızla gelişen Hollanda - Osmanlı ilişkilerinin sadece bir parçasını teşkil ediyor.
Osmanlı İmparatorluğunun 1612 yılında Hollanda Cumhuriyetini devlet olarak tanıyan ilk ülke olmasıyla başlayan ilişkiler, 400 yılı aşmasıyla dikkati çekiyor.
İlk Hollanda Elçisi Cornelis Haga, 1612'de İstanbul'a atanmış, aynı yıl Sultan I. Ahmet tarafından Hollandalılara "Ahidname-i Hümayun" verilmişti.
Diplomatik ilişkilerin tesisiyle Hollandalı tüccarların Osmanlı İmparatorluğundaki faaliyetleri artmış, Hollanda elçileri genelde İngiliz büyükelçileri ile işbirliği halinde Avusturya ve Rusya ile yapılan savaşlardan sonra barış müzakerelerde arabulucu olmuştu.
Cumhuriyetin ilanından sonra, 1924 yılında imzalanan ve Dostluk Anlaşması olarak da bilinen "Türkiye Cumhuriyeti ile Felemenk Kraliyeti Arasında Muhadenet Muahedenamesi" Hollanda ile akdedilen ilk anlaşma oldu.
İki ülke arasındaki önemli anlaşmalardan "Türkiye-Hollanda İşgücü Anlaşması" da 1964 yılında imzalandı.
Bu yıl, Hollanda ile Dostluk Anlaşması'nın 100'üncü, İşgücü Anlaşması'nın da 60'ıncı yıl dönümü idrak edildi.
Selman Aksünger - AA