Tarihçi-yazar Prof. Dr. Ortaylı, tarihi eserlerin köstebek yuvası gibi kazıldığına dikkat çekti ve "insanlar yüksek paralar harcayarak hazine peşine düşüyor" dedi.
Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) tarafından, Antalya Belek'teki Kaya Palazzo Golf Resort'te düzenlenen "TUSAF 14. Uluslararası Kongre ve Sergisi"nde konuşan Tarihçi-yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, buday ve şeker tarihi hakkında konuşurken, defineciliğe de değindi.
Buğday ve Ekmeğin Aşkı: Un" temasıyla düzenlenen kongrede, tarihçi-yazar Prof. Dr. Ortaylı, "Buğday, Ekmek ve Un" konulu konferans verdi.
Ortaylı, Türkiye'deki en büyük kumarın hazinecilik olduğunu, tarihi eserlerin köstebek yuvası gibi kazıldığını, insanların yüksek paralar harcayarak hazine peşine düştüğünü dile getirdi.
Çocukluğunda yediği ekmeğin lezzetinin damağında olduğunu vurgulayan Ortaylı, "Kara buğday, Anadolu buğdayı son derece eski, dayanıklı bir türdür. Dejenere olmamış bir ırktır. Bunun farkında olunmadı, çok hazin bir şey. Sapı kısa, taneleri küçük diye bu türün terk edilmesi çok yanlış oldu. Bereketli değil kanaati yanlış. Bu buğday türü 1960'ların sonunda 70'erde bırakıldı." diye konuştu.
Tarihte şeker kullanımı
1970'lerin, Türkiye coğrafyasının gelir kaynaklarının görgüsüzce değiştirildiği bir dönem olduğunu ifade eden Ortaylı, yurt dışında eğitim alıp gelen uzmanlar yüzünden Anadolu'nun bugün buğday ithal eden ülkelerin başında geldiğini savundu.
Hedefleri değiştirmek gerektiğini anlatan Ortaylı, buğdayın Türk halkının kullanımında önemli yer tuttuğunu, herkesin ekmek tükettiğini kaydetti.
Ortaylı, şöyle konuştu:
"'Tarihte şeker kullanılmaz' diyorlar. Tabipler tarihe girdikleri zaman maalesef çuvallıyorlar. Tarihte şeker kullanılmaz tamamen boş bir laftır. Mısır, şeker kamışının memleketidir. Bir sürü yerde vardır, şeker kamışları orada boşuna yetişmiyor. Bunların şekeri bir şekilde yeniyor. Kamışın kendisi de kullanılıyor. Pancar kamışın olmadığı bölgelerde kullanılan bir şey. Bunun üzerine raporlar var. Şeker yemek zararlı olabilir ama yerine daha beter bir şey, nişasta kökenli mısır şerbeti diye ifade edilen bir dalı sokuyorsunuz. Aynı firma dışarıdaki yatırımlarında ve sahalarında şekeri kullanıyor, burada mısır şerbetini kullanıyor. İnsanların buna dikkat etmesi gerekiyor."
Ayşe Yıldız - AA