İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü bünyesinde kurulan ve alanında uzman akademisyenler tarafından hazırlanan müzede, Paleolitik Çağ'dan Antik Çağ'a Anadolu'nun bilinen kültürleri tanıtılıyor. Etnografik eserlerin sergilendiği müze, uygarlık tarihinin gelişim sürecine ışık tutuyor.
Eserler arasında, insanlık tarihinin en eski taş aletleri, çömlekler, takılar, figürinler, Luristan Bronzları olarak bilinen maden baltalar ve çini koleksiyonu da yer alıyor.
Paleolitik Çağ'dan Antik Çağ'a Anadolu'nun bilinen kültürlerini tanıtan müze, 2 Temmuz 2019 tarihi itibariyle ziyaretçi kabul etmeye başladı.
Müzeye girişler ücretsiz olacak.
Müzede başta İstanbul Üniversitesi öğrencilerine olmak üzere, dışarıdan gelecek her yaş grubuna açık arkeoloji eğitimlerinin verileceği atölyeler de bulunuyor.
İstanbul Üniversitesi Rıdvan Çelikel Arkeoloji Müzesi’nin Açılış Töreni, 1 Temmuz 2019 tarihinde İÜ Fen Fakültesi Şeref Holü’nde gerçekleştirildi.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü bünyesinde kurulan ve alanında uzman akademisyenler tarafından hazırlanan müzenin açılış töreni konuşmaları, İÜ Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Anel Grup Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Çelikel, İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz ve İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak tarafından gerçekleştirildi.
Törene, Türk Sanat Tarihi Profesörü Nurhan Atasoy ve birçok isim katıldı.
Prof. Dr. Mehmet Özdoğan: Genç Kuşağın Bu Müzeyi Açmış Olmasından İftihar Duyuyoruz
İÜ Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özdoğan konuşmasında, “Ben burada yetiştim, burada büyüdüm, bütün akademik kariyerimi burada yaptım. Emekli olmadan önce de bu müzeyi kurmayı çok istedim. Hatta diğer hocalar ile vitrinleri bile hazırlamıştık fakat tamamlayamadık. Bugün bizden sonraki genç kuşağın bu hayalimizi gerçekleştirmiş olduğunu görmek içimizi iftiharla dolduruyor. Bugün aramızda olmayan hocalarımız da yukarıdan bizi seyrederek mutluluklarını yansıtıyorlardır. Umarım bu koleksiyon ve bu müze burayla sınırlı kalmaz. Türkiye’de bu anlayış daha da yaygınlaşır ve umarım ki İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün açtığı yol Türkiye’de bir örnek olur ve diğer üniversitelerde de bu şekilde koleksiyonlar üreterek çalışmalarını toplumla paylaşma yolunu seçerler” ifadelerini kullandı.
Nitelikli bir arkeoloji eğitiminin temelinin uygulamalı olması ve toplumla paylaşma kavramını benimsemek olduğunu belirten Prof. Dr. Özdoğan şunları söyledi: “Bu müze sadece tarihi eserlerin sergilendiği bir yer olarak açılmadı. Bu müze bir üniversite müzesi olarak açıldı. Üniversite müzesi, üniversitelerin yaptıkları çalışmaları topluma yansıtmanın; toplumun ara yüzünü oluşturmanın ve bu çalışmaları sadece öğrencilere değil, toplumun her kesimine ulaştırmanın en etkili yoludur. Burası, dünyadaki bütün arkeologların gelip her zaman her şeyi görebileceği, eline alabileceği; hiçbir kayıt olmadan öğrencilerin koleksiyonları ayrı ve her dönem çalışabileceği bir müze.
Rıdvan Çelikel: Halet Çambel’in Vasiyetini Gerçekleştirmenin Manevi Tatminini Yaşıyoruz
Konuşmasına müze projesine giriş hikâyesini anlatarak başlayan Anel Grup Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Çelikel, “Ben Arkeoloji Müzesi Sevenler Derneği’nde çalışıyorum. Orada arkeolog arkadaşların her yıl mayıs ayındaki heyecanlarına şahit oluyordum. Haziran ayında gidecekleri kazıları bir şölen gibi anlatıyorlardı. Onlardaki bu heyecanı görünce ben de bir kazıya sponsor olmak istedim. Bu noktada İstanbul Üniversitesi’ne yaptığım ziyarette Prof. Dr. Necmi Karul ile bir araya geldik. Bu görüşmede Necmi Hocam benden bir ricada bulundu: ‘Hocamız Halet Çambel’in bize bir vasiyeti vardı. Bu vasiyeti gerçekleştirmek için bize bir müze yapar mısınız?’ dedi. O kadar temiz ve içten bir ricaydı ki bu, sorgusuz sualsiz evet dedim. Böylece proje çalışmamız başladı ve bu safhaya geldi” dedi.
Rıdvan Çelikel şu şekilde devam etti: “Bizler bugün rahmetli Hocamız Halet Çambel’in vasiyetini gerçekleştirmenin manevi tatminini yaşıyoruz. Anadolu’nun ortak mirasını ilk dönemlerden itibaren 80 yıl koruyan ve onu toplumla buluşturmak isteyen Üniversitemize aracılık ettiğimiz bu sürede Rektörümüz ve hocalarımız bizi çok onurlandırdılar. Tabii ki bizlerin yaptıkları Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının yaptıklarının yanında hiç kalır fakat biz de ülkemize bir nebze değer katmaktan onur duyuyoruz. Buralara kadar gelip bu mutlu anımıza eşlik eden herkese teşekkür ediyorum.”
Coşkun Yılmaz: Bir Milletin Gelişmişliğinin Ölçütü Kültür ve Sanattır
Bir milletin gelişmişliğini ölçebilmek için o milletin geride bıraktığı kültür ve sanat yapılarına bakılması gerektiğini vurgulayan İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, “Mezunu olduğum üniversitenin, fakültenin, daha çok öğrencilik ve gençlik heveslerimize mekân olmuş, bize mahsus bu salonunda böyle bir kültür sanat etkinliğine şahit olmak, imza karinesinde de olsa hizmetkârı olmak, ayrı bir bahtiyarlık veriyor. Şunu ifade etmek isterim: Bir memleketin gerçek anlamda gelişmişliğini ölçmek ve öğrenmek için kıstasınızın kültür ve sanat olduğunu bilmeniz gerekir. Dünya tarihine baktığımızda milletlerin gelişmişliği askeri zaferleri veya hâkim olduğu siyasi coğrafyadan değil, insanlık tarihine bırakmış oldukları eserler ve bu eserlerin zaman içindeki yolu ile ölçülmüştür. İşte bu müze, Rıdvan Çelikel Arkeoloji Müzesi, bize bir hafızayı ve birikimi sunuyor. İstanbul’a güzel bir kültürel eser kazandırmanın ve İstanbul’un asırlık tarihini dünyanın farklı coğrafyalarına hizmete sunan bir müzeyi daha açmış olmanın mutluluğuyla hepinizi selamlıyorum. Sizleri geçmişten günümüze bir yolculuğa davet ediyorum” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Mahmut Ak: Bu Müze Hem Türkiye Hem İnsanlık Tarihine Yeni ve Derin Şeyler Söylüyor
İstanbul’da bulunan 92 müzenin 8’inin İstanbul Üniversitesi bünyesinde yer aldığını belirten İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, “Bu yıl açtığımız müze, sadece İstanbul Üniversitesi’nin bir birimi değildir. Bu müze hem Türkiye’nin tarihine hem de insanlık tarihine yeni şeyler söyleyen ve bizi yüzbinlerce yıl geriye götüren tarihi ve kültürel malzemeyi barındırmaktadır. Buradaki mevzu sadece sanat da değildir. Müzeyi gezerken gördüğüm bir şeyden bahsedecek olursam, bu müzede bir buçuk milyon yıl öncesine ait olan bir obje var. Müzemize ait objelerden bir tanesi ise dünyada üç tane olan tarihi malzemeden biri. Bu zengin malzeme birikimi öğrencilerimize, hocalarımıza ve hepsinden daha değerlisi içinden çıktığımız topluma hizmet edecek şekilde bir mekâna kavuştu. Biz bunun gururunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak konuşmasını şu sözler ile noktaladı: “Üniversitemiz Eski Çağ Tarihi, Coğrafya, Sanat Tarihi, Taşınabilir İlim Kültür Varlıklarını Koruma ve tabii ki Arkeoloji bölümü ile lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim veren; sanat tarihi alanında özgün çalışmalar üreten yetkin bireylere sahip Türkiye’nin göz bebeği eğitim kurumudur. Bu noktada Üniversitemizden böyle bir müze girişimi beklenen bir durumdu. Bu değerli müzeyi yaklaşık yüz yıllık fedakârlıkla biriktirip bize emanet eden tüm hocalarımıza ve bu birikimin üniversitemize yakışır şekilde topluma hizmet etmesi için çalışan herkese şahsım ve kurumumuz adına şükranlarımı arz ediyorum.”
Konuşmaların ardından hediye takdimi ve açılış kurdelesinin kesimi gerçekleştirildi. Katılımcılar, daha sonra müzeyi gezerek eserler hakkında bilgi aldı.
AA