Balıkesir'in İvrindi ilçesinde faaliyet gösteren et entegre tesisinde sergilenen, Osmanlı döneminden bu yana kasapların kullandığı malzeme ve fotoğraflar, mesleğin Anadolu'daki tarihçesini yansıtıyor.
İvrindi'de geçen şubat ayında açılan, 22 bin metrekare açık, 5 bin metrekare kapalı alanı bulunan tesiste müze niteliğinde bir bölüm hazırlandı.
Bu alanda, Osmanlı'dan bu yana kasaplık mesleğinde kullanılan bıçak, satır, masat, çengel, el terazisi gibi 150'ye yakın materyalin yanı sıra eski dönemlere ait fotoğrafların sergilenmesine mart sonunda başlandı.
Özellikle ekmeğini kasaplık ve canlı hayvan ticareti yaparak sağlayanların yoğun ilgi gösterdiği alanda, yurt dışından getirilen mekanik kıyma makineleri de geçmişin izlerini günümüze taşıyor.
Et entegre firmasının kurucularından Özlem Yalçın, Türkiye'de kasaplık mesleğinin geçmişini yansıtan bir müzenin bulunmadığını fark edince bu alanı oluşturmaya karar verdiklerini söyledi.
Mesleki bakımdan ilgi alanlarına girdiği için projeyi heyecanla yürüttüklerini belirten Yalçın, "Türkiye'nin dört bir yanından tarihi kasap malzemelerini topladık. Özellikle Karadeniz Bölgesi'nden çok eser geldi. Bunların arasında geçmişte Ermenilerin kullandıkları tarihi kasap malzemelerini temin ettik. Elde kullanılan kıyma makineleri de var. Bunları Almanya'dan kendimiz getirdik. Müzemizde eski kantarlar ve tartılarımız da meraklıların ilgisine sunulmuş durumdadır." diye konuştu.
Günümüzde İstanbul'da Haliç Kongre Merkezi olarak kullanılan, 1919'da temeli atılıp ilerleyen yıllarda entegre bir endüstriyel tesise dönüşen, 1985'e kadar kentin en büyük et kesim ve dağıtım merkezi olan Sütlüce Mezbahanesi'nin tarihi albümünü de ziyaretçilerin ilgisine sunduklarını aktaran Yalçın, "Günümüz teknolojisi ile işlenen etlerin, geçmişte zor ve iptidai şartlarda tüketiciye ulaştırılmasına ait sürece bu müzede tanık olunca, Türkiye'de kasaplık mesleğinin çok iyi bir konuma yükseldiğini görebilmek mümkün olabiliyor." dedi.
- "Buradaki eserler kolay bulunabilen malzemeler değil"
Eserleri 1 yıllık süreçte topladıklarını, içeriğini zenginleştirebilmek için eser teminini sürdürdüklerini bildiren Yalçın, şöyle devam etti:
"Buradaki eserler kolay bulunabilen malzemeler değil. Oldukça zor buluyoruz ama şimdi çok mutluyum. Çünkü ülkemizde kasap müzesi diye bir başka müze yok. Ülkemizde bu ilk. Bu yüzden de tesisimize gelen herkesin çok büyük ilgisini çekiyor. Özellikle de dededen ve babadan devraldıkları kasaplık mesleği ile uğraşanların çocukluk yıllarında gördükleri kesici aletleri burada görerek nostalji yaşamaları bizi de son derece mutlu kılıyor. Kısacası biz burada geçmişin yansımalarının günümüz teknolojisi ile kıyaslanmasını sağlayarak bu alanda farklı bir misyonu üstlendiğimize inanıyoruz."
Yalçın, çok sevdikleri kasaplık mesleğine farklı bir ambiyans kazandırmış olmanın gururunu yaşadıklarını sözlerine ekledi.
Ziyaretçilerden restoran ve otel işletmecisi 60 yaşındaki Osman Yaşar Bozyel, burada çocukluğuna döndüğünü belirtti.
Et yemeklerine düşkün olduğunu ve restoranında et ürünlerini ön planda tutmaya çalıştığına değinen Bozyel, şunları kaydetti:
"Çocukluğumda da bu böyleydi. O yüzden de mahallemizin kasaplarının et işledikleri bıçak, satır, el terazileri ve omuz kantarlarının kullanışlarını ilgiyle izlerdim. O zamanki kasap çengelleri, el ile çalışan kıyma makineleri, satırların sergilendiği bir müzeyi ilk defa gördüm. İstanbul'da lüks restoranların mutfaklarında bu tür aletleri tek tük de olsa görebiliyordum ama burada o materyallerin hepsi mevcut. Bu müzede de o yıllarda kullanılıp, günümüzde artık bulunmayan kasap malzemelerini görünce çok heyecanlandım. Bu yüzden de belki de yüzyıllarca var olacak kasap müzesine katkı sağlayabilmek için ben de bir omuz kantarı ile iki kefeli bir teraziyi müzeye bağışladım. Türkiye'de bir ilk olan bu müzeyi düşünen firma sahiplerini kutluyorum."
AA Suat Salgın