Önemli bir bölümü arkeolojik alanları ve kültürel miras kalıntılarını da etkileyen Kanal istanbul'un yapılmasını isteyenler ve projeye karşı çıkanlar neler savunuyor? İşte her iki tarafın söylemleri:
Türkiye günlerdir Kanal İstanbul’u tartışıyor. Siyasiler kendi iddialarına göre bilimsel gerekçelerle Kanal İstanbul’u savundu veya oana karşı çıkıyor.
Peki tarafların tezleri ve iddiaları neler:
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu madde madde Kanal İstanbul’a hayır diyenlerin nedenlerini açıklarken; Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum Kanal İstanbul’la igili iddiaları yalanladı.
KANAL İSTANBUL'A KARŞI ÇIKANLARIN TEZLERİ
Projedeki kanal; yaklaşık 45 kilometre uzunluğunda, 20,75 metre derinliğinde ve en dar yerinde 275 metre genişliğinde bir kanal. Kanal İstanbul projesi yapıldığı takdirde, 8 bin 500 yıllık geçmişi olan İstanbul,yer altı ve yer üstü kaynaklarını kaybedecek.
- Deprem riskini artırır, fayları tetikler
İstanbul oldukça, olmaya devam edecek önemli sorunlardan biri de deprem. Bilindiği gibi Küçükçekmece Gölü’nden 3 sığ fay hattı geçiyor. Ne diyeyim? Öyle raporlara, öyle değişiklikler geliyor ki bir gecede; ‘Fay hattını değiştirdik’ de diyebilir hükümet. Tarihsel dönem ve 120 yıllık veri incelendiğinde, kanal güzergahı boyunca yapılacak yapılaşma, insan yaşamı için büyük risk yaratıyor. Çünkü deprem, bu bölgenin değiştirilemez bir gerçeği. Zemin yapısı heyelanlara müsait. Bu bölgede büyük mühendislik projeleri için pek çok geotekniksöz konusu. Proje 1., 2., ve 3. derecebölgelerinde kalıyor. 11 kilometre mesafeden Kuzey Anadolu fay hattı, 30 kilometre mesafeden Çınarcık fay hattı geçiyor.
- Tarihi miras talan ediliyor
O denli ki; Boğaz’ın tarihi dokusunun korunması, proje için gerekçe olarak gösteriliyor. Kanalın bitmesiyle Boğaziçi trafiği azaltılacakmış. O da Boğaz’daki tarihi dokunun korunmasını sağlayacakmış. Boğaz trafiği ile ilgili olarak da dikkatinizi çekmek isterim. ÇED Başvuru Dosyası’nda, Boğaz trafiğinde iddia edildiği gibi yıllara göre bir artış değil, tamözellikle10 yılda yüzde 22,46’lık bir azalış gözlenmektedir. Oysa ki, projeyle17 milyon metrekarelik SİT alanı etkilenmektedir. Küçükçekmece Gölü kıyısında yer alan Bathenoa Antik Kenti olsun, İstanbul’daki ilk yerleşmelerden biri olan Yarımburgaz Mağaraları olsun, daha bilmediğimiz toprak altındaki nice antik hazineler olsun, muazzam bir tarihi zenginlik proje tarafından yutulacak. Tarihe ve tarihi değerlerezulmediyorsunuz?
- Yeni Vergi yükü
Ülke ekonomisi bunca dardayken, ülke nüfusunun yarısı yoksulluk sınırında yaşarken, işsizlik almış başını gitmişken, üniversiteli gençlerimiz her yerde iş arıyorken siz, devlet olarak ayakta durabilmek için varlık vergisi benzeri değerlivergilerine bel bağlayacak noktaya gelmişken,kandırıyorsunuz? Bakanlığın ilk tahminlerine göre 75 milyar maliyet ve bunun yanı sıra İBB’ye yüklediğiniz 23-35 milyarlık maliyetle bu işe kalkıyorsunuz.
- İBB'ye lüzunsuz maliyet yükü
Kanal İstanbul projesinin sadece İBB’ye maliyeti milyarlarla, eski parayla katrilyonlarlaettiğimiz rakamlar. Bu rakam, İBB’nin 2020 yıllık bütçesinden neredeyse yüzde 50 fazladır. Pazartesi itibariyle Kanal İstanbul protokolünden çekilerek, kundaktaki bebekten, 90 yaşındaki Ayşe Teyzeye kadar; her bir İstanbulluyu 2 bin 200 liralık yeni borçtan kurtardık. Yani her bir İstanbulluyu asgari ücret kadar bir ödemeden, 4 kişilik her bir aileyi, yaklaşık olarak 5.000 liranın üzerindebir vergi yükünden korumuş oluyoruz.”
85 yıllık hafriyat
Kanal İnşaatından çıkacak hafriyatın 2 milyar metreküpe ulaşmasını bekliyoruz. İstanbul’un yıllık hafriyat hazmetme kapasitesi 40 milyon metreküp. 2 milyar nere, 40 milyon nere? İstanbul’da 50 yılda çıkabilecek hafriyat toplamı sadece Kanal İstanbul’dan çıkıyor. Bu hafriyatı denize dökmekten başka çare yok. Yine TMMOB raporuna göre 2.1 milyar metreküp hafriyat çıkacak. Çıkan hafriyat; örneğin Güngören-Esenler-Bağcılar ilçelerinin üzerine dökülse, bu ilçeler yaklaşık 30 metre yükselecek. Bu üç semtin bir anda 10 katlıkadar yükseldiğini düşünün. Bu kadar büyük bir faciadan bahsediyoruz. Bunun yaratacağı doğalise muazzam. Bu hafriyat, 10 bini aşkın hafriyat kamyonu ile taşınacak. Yani İstanbul trafiğine günlük, 10 bin hafriyat kamyonu daha katılacak.
Nüfus artışını daha da hızlandırır
Kanal İstanbul inşa edildiğinde, yapılacak olan yeni yerleşim birimlerine 1.2 milyon yeni nüfus gelecek. Bu, 1.2 milyonla kalmaz. Ben, “2 milyon olur bu’ dedimbeni dinlemediler.
İstanbul adaya hapsolaak
Konuşulduğu kadarıyla proje, İstanbul’un hem karadaki hem de denizdeki ekolojik denge sistemini değiştirebilecek riskler içermekle kalmıyor, İstanbul Boğazı ile yeni açılacak kanal arasına oluşacak olan adaya, 8 milyonluk bir nüfusun hapsedilmesi gibi birda ortaya çıkıyor. Bu akıldışı projeyle, akıl tutulmasıyla dayatılan bu projeyle, ülkeninriski en yüksek bölgesine 8 milyon insanı hapsetmiş oluyorsunuz.
Montrö Sözleşmesi’yle ilgili sıkıntılar yaşanır
Montrö Anlaşması’na göre, Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin gemileri, Karadeniz’de en21 gün kalabilir. Ayrıca uçak gemisi, denizaltı ve farklı büyüklüklerde gemilerin de geçişi, sözleşmeyle yasaklanmıştır. Koruyucudur. Yani savaş çıkarmak için ihtiyaç duyulan bir askeri filo, Montrö sayesinde, Karadeniz’e giremez. Kanal İstanbul açıldığı takdirde, bu koruma kalkanı ortadan kalkacak. Ayrıca Montrö Sözleşmesi’nin 2. maddesi ve diğer uluslararası kurallara göre; gemiler, Kanal İstanbul’dan geçişe zorlanamaz. Montrö fesih edilse dahi, Türkiye, boğazlarından ticari gemi geçişini yasaklayamazsınız.
Balık ve balıkçılığı olumsuz etkiler
Karadeniz – Marmarageçişinde, Marmara Denizi’ndeki ilk 25 metrelik su, az tuzlu Karadeniz suyu. Yani bol oksijenli, balıkların çok sevdiği su. Boğaz lüferinin yakalandığı Galata Köprüsü’nden, kuyulardan istavrit tutulanbu. Geri kalan 1.400 metrelik çukurda, bol tuzlu Akdeniz suyu var. Bu derin kısımda oksijen çok daha az olduğu için verimli değildir. Kanalın inşa edilmesiyle binlerce yıldırolan doğal denge bozulacak. Bunubilimcileri söylüyor. Karadeniz’de tuzlumiktarı artacak ve doğal dengesi bozulacak. Hem Marmara’da hem de Karadeniz’de balık da yok olacak balıkçılık da bitecek. Az oksijenliMarmara’yı kaplayacak ve tüm Marmara, birHaliç’in koktuğu gibi kokacak.
KANAL İSTANBUL'U SAVUNANLARIN TEZLERİ
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Kanal İstanbul konusunda ortaya atılan iddialaratek yanıt verdi.
Bakan Kurum, Kanal İstanbul konusunda madde madde şunları söyledi:
Su kaynaklarını etkilemiyor
Projenin İstanbul’a susuzluk getireceğini iddia edenler var. Bu iddia bilimsel değildir gerçek dışıdır. İstanbul’un yıllıktüketimi 1 milyar 60 milyon metreküptür. Terkos Gölü’nün yakın koruma alanına girmemektedir. Terkos İstanbul’a 133.9 milyon metreküpsağlıyor. Binde 2,5 oranında azalacaktır. Kanal İstanbul ile gölün 2.7 milyon metreküp düşüyor. Sazlıdere Barajı 44 milyon metreküp katkısı 19 milyon metreküpe düşüecek bu da yüzde 8. Bu rakamlar bize kanalın toplam rezervine katkısını yüzde 3 oranında etkilemektedir. Teknik olarak tamamen asılsızdır. Melen Barajı ile 1.1 milyar metreküpsağlayacak. 34 katı büyüklüğünde Melen’den İstanbul’agelecek.
Terkos'a sızıntı olmaz
Terkos’a dair sızıntı beklemiyoruz. Terkos’un deniz suyundan etkilenmemesi için geçirimsiz özel malzeme ile kaplıyoruzyüzeylerde özel perdeler yaparak kot farkından dolayı sızıntı olmamasını takip edeceğiz. Terkos’a dair iddialar da gerçek dışıdır. Karadeniz ile Terkos arasına koruyucu hat yapıyoruz.
Deprem riskini artırmaz, fay hattını tetiklemez
Kanal İstanbul Projesi İstanbul depremini tetikleyecek deniyor. 2 fay hattıbiri Kuzey Anadolu diğer Çınarcık fay hattı. Kuzey Anadolu 11 diğer 30 kilometreden geçiyor. Beklediğimizyerin 20 kilometre altında şiddeti 7 ve üzerinde bekliyoruz. Bu depreme karşı hızlı şekilde hazırlık yapmalıyız. 21 metre derinliğindeki kanalın 7 kilometre derinliğindeki fay hattını nasıl oluyor da bu kanal depremi tetikliyor? Bu iddia bilimsellikten uzak. Ootoparklar da tetikliyor. 2 bin 500 yıldır o bölgedeki yer hareketleri incelenmiştir. Yer altı ve yer üstü kaynaklarını koruyacak tüm özel önlemler ÇED Raporu’nda kurgulanmıştır. Kanal İstanbul güzergahı boyunca depremeolacakbir fay bulunmamaktadır. Küçükçekmece sahilinde bir inşaat yapılmayacak.
İstanbul olumsuz etkilenen bir adaya dönüşmez
“Kanal çevresindeki yapılaşma, kısa zamanda sıcaklık-nem-rüzgâr rejimini değiştirerek İstanbul’u bir ısı adasına çevirecek.” deniyor. Bu iddia da tamamen asılsızdır. Bu konudaki otorite Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzdür. Çok özetle söylemek gerekirse; Meteoroloji Genel Müdürlüğü’müz İstanbul’un ısı adası olacağına dair iddiaları çürütmektedir. Kaldı ki ÇED sürecinde; Küçükçekmece Gölü, Sazlıdere Barajı, Şamlar Tabiat Parkı ve benzeri alanları dikkatle ve titizlikle inceledik. Bölgenin meteorolojik veiklimsel şartlarını değerlendirdik ve buna dair koruma önlemlerini de bir bir ortaya koyduk.
Bathenoa Antik Kenti ve Yarımburgaz Mağaraları arkeolojik alanı olumsuz etkilemez
Bir diğer gerçek dışı iddia da; “Küçükçekmece Gölü kıyısında yer Bathenoa Antik Kenti, Yarımburgaz Mağaraları proje tarafından yutulacak.” iddiasıdır. Bu iddia da tamamen asılsızdır.
Kanal İstanbul’un, Bathenoa Antik Kenti ve Yarımburgaz Mağaraları ile herhangi bir ilgisi yoktur. Bathenoa Antik Kenti, Kanal çalışma alanının dışındadır. Yarımburgaz Mağaraları, Kanal inşaat çalışma alanınındışındadır.
İBB'ye maliyet getirmez
Bir diğer iddia da “İBB’nin sırtına 23-35 milyarlık lüzumsuz maliyet yükleneceği” iddiasıdır. Bu iddia da tamamen asılsızdır, gerçek dışıdır, kasıtlıdır.
Vergi yükü getirmez
“82 milyonun sırtına en az 110 milyar liralık yeni vergi yükü bindirmek” ifadesi de asılsızdır. Proje İstanbulluların emniyeti, güvenliği ve ülkemizin menfaati içindir. Bu; parasal bir büyüklükle ölçülemeyecek kadar değerlidir. Hayata geçirildiğinde elde edeceğimiz uluslararası ticaret ve stratejik önemin artması daşekilde parasal değer ile ölçülemeyecek kadar büyüktür. Kamu kaynakları en etkin, en verimli ve yerinde kullanılarak proje tamamlanacaktır.
Projenin maliyeti
Projenin bedeli 110 milyar değil, 75 milyardır. Devletimiz daha önce birçok finansman modelini hayata geçirdi. Yap işlet, yap kirala, kar ortaklığı gibi birçok yöntemi projelerde kullandık.
Gemiler için avantajlı geçiş
“Gemiler, İstanbul Boğazı’ndan bedavaya geçmek varken, neden para vererek Kanal İstanbul’dan geçsin?” sorusu da abesle iştigaldir. Hâli hazırda; İstanbul Boğazı’ndan geçen gemiler fener, tahlisiye ve sağlık rüsumları ile römorkör ve kılavuzluk hizmetleri için belirli ücretleri ödemektedir. Ücretsiz geçiş hali hazırda söz konusu değildir. Gemilerin, İstanbul Boğazı’ndaki bekleme süreleri dikkate alındığında İstanbul Boğazı yerine Kanal İstanbul’un tercih edilmesi gemiler için önemli bir avantaj sağlayacaktır.
Nüfusun artmasına etki etmez
Kanal İstanbul Projesi kapsamındaki kazıdan çıkan malzemeler depolama alanlarına çalışma alanı içerisinde teşkil edilecek yollar kullanılarak nakledilecektir. Şehir içi yollar ve çevre yolları kullanılmayacaktır. Bakın ÇED’de bu konuda bir nüans ortaya koyduk. Trafikle ilgili proje kurallarına uyulmaması durumunda ortaya çıkabilecek risklerin önlenmesi için hem yatırımcı firma bir takip yapacak, hem de bu yatırımcı anlık olarak izlenecek. “İstanbul’a 1.2 milyonluk yeni nüfus gelecek” ifadesi de tamamen uydurmadır. Bölgede müsaade edeceğimiz maksimum nüfus 500.000 kişidir.