Karadeniz Ereğli'nin arkeolojik ve turistik potansiyeli tartıldı

Karadeniz Ereğli'nin arkeolojik ve turistik potansiyeli tartıldı

‘Heraclea Pontica Yüzey Araştırması Kapsamında Karadeniz Ereğli’nin arkeolojik Potansiyeli’ konulu panelde Karadeniz Ereğli’nin de her şehir gibi bir hikayesi olması gerektiği vurgulandı.

Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) ile Karadeniz. Ereğli Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Heracleia Pontika Yüzey Araştırması Kapsamında Karadeniz Ereğli’nin Arkeoloji Potansiyeli” Paneli, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Nikah Salonunda yapıldı.

Moderatörlüğünü BEÜ Arkeoloji Bölümü Yrd. Doç.Dr. Hamza Ekmen’in yaptığı panelde, Yrd. Doç.Dr Tayyar Gürdal ile diğer Yrd. Doç. Dr. Gökhan Mustafaoğlu, Yrd. Doç. Dr. F.Gülden Ekmen ile Araştırma Görevlileri Mesut Eroğlu, Ceyda Eroğlu ve Ali Güney, Herakleia Pontica kenti ile ilgili çalışmaları anlattı.

Panele, Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, BEÜ Ereğli Eğitim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ali Azar, Belediye Başkan Yardımcıları Esra Alpago, Ayhan Atay, Hüseyin Ağlar, Atilla Bulak İlçe Müze Müdürü Ahmet Mercan, daire müdürleri sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve gazeteciler ile vatandaşlar katıldı.

Panelde ilk konuşmayı BEÜ Arkeooloji Bölümü HPYA Başkanı Alper Güldal yaptı:

BİZİ KAZI YAPAN OLARAK BİLİRLER

Güldal, Arkeolojinin çok bilinen ve hemen her kesimin bir sözünün bulunduğu, ancak bir o kadar da yanlış bilinen ve algılanan bilim dalı olduğunu işaret ederek “Kazı bilimi yaygın bir görüştür. Ancak kazı, Arkeoloji biliminin kullandığı bilgi edinme yöntemlerinden –Belki de en önemlisi- ama sadece bir tanesidir. Tarihle karıştırılır. Antropoloji ile karıştırılır. Bu karışıklık Arkeoolojinin doğasından var olan interdisipliner yapıdan kaynaklanıyor. Antropoloiji; tarih, dil, bilim, sanat tarihi, coğrafya, jeoloji, mimarlık, sosyoloji ve kimya Arkeolojinin en sık bilgi alışverişinde bulunduğu bilim dallarıdır. Aslında Arkeoloji; geçmişte yaşayan insanların elinden ve aklından çıkan her türlü materyali ve düşünceyi değerlendirerek uygarlık tarihini aydınlatmaya çalışan ve bunu yaparken de saydığımız bu disiplinlerden yararlanan bir potadır. Yani asıl işimiz; kazılar yaparak bir eser bulmak, onun ne işe yaradığını belirlemek ve müzelerde sergilenmesini sağlamak değildir. Geçmişle ilgili elde edilebilecek tüm verileri değerlendirerek anlamlı bir bütüne ulaşmaktır. Bu anlamlı bütün; ülkelerin kültür politikalarının temel taşlarını oluşturur. Batının, kültür politikalarının tamamı bu temeller üzerinde yükselir” dedi.

Ülkemizde bu bilim dalının Cumhuriyet ile başladığını ve Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bilgi birikimi ve engin dünya görüşü ile Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu ve Dil Tarih olmak üzere üç temel taşı kurarak modern bir devlet yolunda ilk adımları attığını belirten Tayyar Güldal sözlerine şöyle devam etti:

“Herakleia Pontika, Karadeniz Havzası antik kentler içerisinde, kentten beslenen ve kenti besleyen yayılım alanı, en büyük antik kent olması ile dikkat çeker. Bu coğrafyada sık rastlayamayacağımız bizimde verimli sulanabilir geniş bir tarım arazisine sahiptir. Tüm Karadeniz antik kentleri ile ticaret ilişkisi içerisindedir ve adeta Karadeniz ticaretinin kalbidir. Gemi yapımı ve güçlü donanması tarihsel süreçte her zaman önemli bir ayrıcalık olarak karşımıza çıkar. Kendisi bir koloni kenti olmasına rağmen, önemli koloni kentler kurar. Antik liman kentlerin hepsinde olduğu gibi çağdaş yerleşim altında kalmıştır. Araştırmanın temel amacı; Batı Karadeniz bölgesinin Arkeolojik potansiyeli yüksek ancak araştırmaların kısıtlı olduğu bu bölgesinde, bölge şartlarına hakim, şartlar ile uyumlu, yeni yöntemler geliştirebilecek, çok disiplinli, çok yönlü, donanımlı uzman bir ekip ve ekipman ile Prehistorik, Protohistorik ve Klasik çağlar için bütüncül bir çalışma yürüterek Arkeolojik tüm verileri ortaya koyabilmektir. Planlanan, öncelikle bilgisi kaybolmakta olan alanlarda bilgiyi kurtarmaya yönelik kazı çalışmaları; sonrasında turizm potansiyelini harekete geçirebilmek için eşgüdümlü sürdürülmesi düşünülen, sunuma yönelik kazı çalışmaları ve onarım projeleri için altyapıyı oluşturması hedeflenmektedir.”

İNÖNÜ MAĞARALARI TAHRİP EDİLMİŞ

Daha sonra konuşan Yrd. Doç. Gökhan Mustafaoğlu, 27 Eylül ve 2 Ekim 2016 tarihleri arasında yapılan arazi çalışmaları yaptıklarını ve şu ana kadar kaydettikleri mesafenin Ereğli’nin taş çağına kadar gitmekte olduğunu belirtti.

Gülden Erkmen (Yrd. Doç) Ereğli’de arkeolojik araştırmalarında elde edilen bilgileri sıralarken, 273 metre yükseklikteki ve üç mağaradan oluşan İnönü mağaralarının büyük bir tahribat altında olduğunu belirtti.

TARİHLE İÇ İÇE YAŞAMA ŞANSI

Araştırma Görevlisi Ceyda Eroğlu ise ilçe merkezinde 62 yapı kalıntısından ancak 29’unu bulabildiklerini ve bu kalıntılardan 16’sını da surların oluşturduğunu söyledi. Askeri alanda çalışma yapamadıklarına da işaret eden Eroğlu, Balı Mahallesi’ndeki su bentlerinin anıtsal bir değer taşıdığını, ilçede yaşayanların bir çoğunun bahçesinde veya evinde çeşitli sütun ve mermerler bulunduğunu ve bunun da tarihle iç içe yaşama şansını bulmak olduğunu vurguladı.

ZONGULDAK'TAKİ 63 MAĞARANIN 24’Ü EREĞLİ’DE

Panelin son konuşmacısı Araştırma görevlisi Ali Güney oldu. Mağaraların insanın varoluşundan bu yana hangi amaçlar içinde kullanıldığı ile ilgili dünyadan örnekler verdi. Dünyada 5 bin mağara bulunduğunu da kaydedip, Zonguldak’taki 63 mağaranın 24’nün Karedeniz Ereğli’de bulunduğunu ifade etti.

BELEDİYE BAŞKANI PROJELERİNİ ANLATI

Karedeniz Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal’da Bülent Ecevit Üniversitesi akademisyenlerinin yapacağı çalışma ile 4 bin 500 yıllık tarihe sahip olan Ereğli’nin tarihinin ortaya çıkartılması ve bunun turizme kazandırılması projesini önemsediğini belirtti.

Başkan Uysal, “Hocalarımın da dediği gibi Ereğli’nin de bir hikâyesi olması lazım, “Şehrimizin bir kimliği olması için hikâyesi olması lazım. 2030-2040’lı yıllarda hikâyesi olmayan şehri görmeye o şehre gezmeye kimse gelmeyecek. Bu çalışmaların kültürel etkilerinin turizme kazandırılması için akademisyenlerle birlikte multidisiplinel bir çalışmayla ülkeye örnek olacak bir projeyi hayata geçiriyoruz. ‘Hamamın üstünü betonla kapatacaklardı, altında da tarih var’ haberleriyle şehri karıştırmak ve o bölgedeki bütün binaların yıkılarak milleti birbirine kırdırmak isteyenler var.

Biz hamam çıktığında üzülmedik aksine tarihi ortaya çıktı diye sevindik. Halkımız da bilsin ki biz tarihin kıymetini biliyoruz. Hiçbir masraftan kaçınmadan dünyada Yunanistan ve İsrail gibi ülkelerde örneği bulunan bu tür bir müzeyi ilçemize kazandırarak halkımızla buluşturacağız.

Hocalarımız dünyada 5 bin mağaranın olduğunu anlattı. Bizim Cehennemağzı mağaralarının kıymetini bilmemiz ve sahip çıkmamız lazım. Sur duvarları ile ilgili inanılmaz bir çalışma yapıyoruz. Herkül Sarayı’nı da önemsiyoruz. Kültür yolu çalışmamız var. Bu konuda da üniversitemizin akademisyen hocalarıyla çalışıyoruz. Bekleyin görün diyorum ” dedi. 

Panel Belediye Başkanı Hüseyin Uysal’ın panele katılanlara çiçek vermesi ile sona erdi.

ereglionder.com.tr - halkinsesi.com.tr


Benzer Haberler & Reklamlar