Şanlıurfa'da Taş Tepeler Projesi çerçevesinde kazıların sürdüğü arkeolojik alanlardan Göbeklitepe'de bilinen en eski boyalı heykel bulunurken, eş zamanlı olarak Karahantepe'de bulunan insan heykeli de arkeoloji biliminde önemli bir keşifin eşiği olabilecek nitelikte.
Neolitik dönemin önemli yerleşimleri arasında yer alan Şanlıurfa'daki Karahantepe Ören Yeri'nde bulunan 2 metre 30 santimlik insan heykeli, gerçekçi yüz ifadesiyle tarih öncesi sanatın en etkileyici örneklerinden biri olmaya aday.
2,3 metre yüksekliğindeki insan heykeli, bir sekinin içerisinde zemine sabitlenmiş halde yer alıyor.
Kaburga, omurga ve omuz kemiklerinin vurgulandığı oturur vaziyetteki heykelin bulunduğu alanda, duvara yerleştirilmiş bir akbaba heykeli ile zemine bırakılmış taş tabaklar da bu yılın keşifleri arasında bulunuyor.
Prof. Dr. Necmi Karul: Bu tür heykeller özel kamusal yapıları anlamlandıran buluntular
Karahantepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, tarihi ören yerinde heyecanlandıran bir buluşa imza atmanın sevincini yaşadıklarını söyleyerek, "Burada bu yıl bir özel yapı daha kısmen açığa çıkardık. Yaklaşık 20 metre çapında köşeleri yuvarlatılmış bir mekandan söz ediyorum. Bir bina olduğunu düşünüyoruz. Bunun içerisinde yine merkezde dikili taşların yerleştirilmesi söz konusu. Aynı zamanda iki dikili taşlı olarak tanımlanan bir alanın içerisinde adeta bir sunak gibi sekinin oluşturulduğu bu sekinin üzerine taş tabaklar bırakıldığını görüyoruz. Hemen yanında suyun içerisine monte edilmiş bir akbaba heykeliyle karşılaştık. Yine aynı alanın bitiminde de bir insan heykeli bulundu. Bu heykelin boyu yaklaşık 2 metre 30 santim ki henüz taban seviyesini bilmiyoruz orada kazmaya devam ediyoruz. Oran olarak bir insandan daha cüsseli bir görünüme sahip üstelik oturur pozisyonda olmasına rağmen bu yükseklikte, dolayısıyla oldukça anıtsal. Bu da bize şunu gösteriyor. Bu tür heykelleri aslında özel kamusal yapıları anlamlandıran buluntular diye tanımlıyoruz. Bir bakıma onların yüklendiği anlamı tamamlayan buluntular diyebiliriz."
- "Heykel detaylarıyla dikkati çekiyor"
Necmi Karul, bulunan heykelin detaylarıyla da dikkati çektiğini vurguladı.
Heykelin henüz tam anlamıyla gün yüzüne çıkarılmadığına değinen Karul, şunları kaydetti:
"Heykelin kaburgaları oldukça net bir şekilde gözüküyor. Bina terk edilmeden önce de burun, çenesi ve başka kısımlarında bazı parçaların bilinçli olarak kırılarak tahrip edildiğini görüyoruz. Bu aynı tahrip uygulaması dikili taşlarda da söz konusu. Dolayısıyla heykelin büyük parçalarını tümledik ama şu anda eksik parçalarını buluyoruz ki buldukça da bu tümleme devam edecek. Kaburgaların yanı sıra heykelin bir oturuş biçiminde olması bunun aynı zamanda canlı bir birey olduğunu düşündürüyor. Dolayısıyla bir taraftan kaburgalarla bir iskeleti diğer taraftan da canlı bir bireyi akla getiriyor. Aynı bedende ölüm ve yaşamı bir araya getiren bir sembolizmin üzerinde durmak konuşmak lazım. Ama şu anda yapının sadece dörtte biri açılmış durumda."
Rauf Maltaş - AA