Hindistan'da Delhi Türk Sultanlığı hanedanlarından Tuğluklar zamanında inşa edilen 14. yüzyıldan kalma kaleyi andıran mimariye sahip Khirki Camisinin harabe halindeki binasında Konservasyon çalışmaları sırasında bir çömlek dolusu bakır sikke bulundu. Sikkeler Ludiler ve Suriler dönemlerinden kalma.
Muhammed bin Tuğluk 1326-1327 yıllarında Delhi Sultanlığının dördüncü büyük kenti Jahanpanah'ı kurmuştu. Jahanpanah Farsça'da dünya barınağı anlamına geliyordu. Oldukça müstahkem bir yerleşim alanı olmasına rağmen bugün o görkemli şehirden geriye sadece harabe halde bir kaç mimari eser ayakta kalabildi.
O eserlerden biri de görkemli mimarisi ile dikkat çeken Khirki Mescidi. Khirki Masjid, Khirki Mosque olarak da tanınan Khirki camisi, Tuğluk hanedanından Sultan Firuz Şah'ın hüküm sürdüğü 1351-1388 yılları arasında veziri Jahan Junan Şah tarafından yaptırılmıştı. Caminin adını pencerelerinden dolaı aldığı belirtiliyor. İç ibadet alanlarına ışık ve havalandırma sağlayan dört açık avluya sahip cami 87 metrekarelik alanı üzerine inşa edilmiş. 3 metre yüksekliğindeki kemerli girintili açıklıklar (taikhana) ile yükseltilmiş bir platform üzerine inşa edilmiştir. Adeta bir şatoyu andıran caminin dış duvarlarının dört köşesinde büyük yuvarlak kuleler gibi yükselen ve uçları sivrilen minareler var. Çatısı, eşit büyüklükte 25 kareye bölünmüş caminin çatısında 9 kubbesi var. Cami irili ufaklı toplam 81 kubbeye sahip.
Adeta "lego" mantığı ile parça parça birleştirilmiş mimari unsurlardan oluşan cami yüzyıllardır bakımsız kalmanın verdiği yorgunlukla harabeyi andırıyor ve sessizliğe gömülmüş durumda.
13 ve16. yüzyıllar arasına tarihlenen 254 sikke bulundu
Bir kaç aydır ölümcül sessizliği bozanlar ülkenin miras alanlarını koruma birimi Hindistan Arkeolojik Araştırmalari (Archaeological Survey of India: ASI) arkeolog ve restoratörleri. Eylül ayından beri tarihi camide süren konservasyon çalışmalarında çalışan görevliler geçtiğimiz günlerde bir tarihi hazinenin bulunuşuna tanıklık etti.
Hindu gazetesinden Janane Venkatrama'ın haberine göre; sıva için harç karan bir işçi zeminde gömülü çömleği görünce ASI arkeologlarına seslendi. Arkeologlar toprağın içinde içi sikke dolu bir kil çömlek çıkarttIlar.
Arkeolog N.K. Pathak, o anda büyük bir sevinç yaşandığını ve herkesin "hazine bulduk" diye bağırdığını söylüyor, "Arkeologlar için bu gibi keşifler ne kadar sıradanlaşsa da her zaman heyecan verici. Sikkeleri bir şans eseri keşfetmiş olmamamız heyecanın daha fazla olmasına yol açtı. Bu camide 2003 yılında yine tesadüfe 63 sikke bulunmuştu. Bu kez bulduğumuz çömlekten daha fazla para çıktı. 14. ve 16. yüzyıllar arasına tarihlenen 254 bakır sikke saydık. Doğru tarihlendirme ancak paraların üzerindeki tortular temizlendikten sonra yapılabilir. Ancak, bazı paraların Suri hanedanından İslam Şah'ın adına darbedildiği okunabiliyor. İslam Şah Suri hanedanlığını kur Şir Şah'ın oğludur. Bir kaç paranın üzerinde ise Lodi hanedanlığına ait olabileceğini gösteren ibareler var. Yani sikkeler arasında hem Lodi ve hem de Sur hanedanına ait paralar olduğu kesin. Bu da aslında bulunduğumuz coğrafya açısından oldukça gizemli sayılabilir öte yandan şehrin ve caminin tarihine dair tarihi gizemleri çözmemizi sağlayan önemli bilgiler de barındırıyor" dedi.
Bulunan çömlekteki paralar bir sülale birikimi olabilir
"Gümüş paralara rupaiya, sur hanedanlığı dönemi altın paralarına mohurs, bakır paralara ise paisa deniliyor. Altın ve gümüş sikke keşfi oldukça nadirdir. O dönemde altın ve gümüş sikkelerin mevcut yöneticilerin isimleriyle yeniden yeniden basılması gerekiyordu ve bu madenler fazla değildi. Bakır paralar genellikle halk tarafından kullanılıyordu ve yönetici değiştikçe yeni yönetici adına yeniden basılabiliyordu. Bu açıdan bakır sikkeler bulunması sürpriz değil. Ancak birden fazla hükümdara ait para olması bu servetin tek bir kişiye ait değil bir aile mirası olduğunu gösterebilir. Yani babadan ve dededen gelen birikimin üzerine yeni paralar eklenmiş olabilir. Madeni paralarlar bize daha çok şey söyleyebilir. Ama önce onları temizlemek için laboratuvara göndereceğiz. Daha sonra numismatik branşındaki uzmanlar yazıları deşifre edecek. Bu iş üç - dört ay sürebilir ”diyor Pathak." diyor N.K. Pathak.
"Cami Tuğluklar dönemine ait. Ancak sikkeler Lodi ve Suri hanedanları dönemlerinden kalma. Madeni paralar aynı zamanda bu caminin o hükümdarın hükümdarlığı döneminde kullanıldığını gösteriyor. İslam Şah zamanında basılan sikkler caminin inşa edildikten 200 yıl sonra bile kullanımda olduğunu gösteriyor" diyen N.K. Pathak sözlerini şöyle sürdürüyor; "Khirki Camiinin en az 500 yıldır atıl durumda olduğunu tahmin ediyoruz. Kırık sütunları, gevşek tuğlaları, çürüyen sıvaları ve onlarca yıldır yarasa istilası altında olması onun artık ayakta durmasını zorlaştırıyor. Arkeolog Sanjay Kumar Singh'in liderliğinde Eylül ayından bu yana temzileme ve koruma çalışmalarımız sürüyor. Konservasyon çalışmaları altı ay daha devam edecek, bu süre zarfında kırık sütunlar ve çürümüş chajja taşları değiştirilecek. Ayrıca gevşek tuğlalar da sıva ile güçlendirilecek. Bu arada burada başka tarihi eserler bulabilir miyiz orası belli olmaz. Delhi'de ne zaman ne bulabileceğinizi asla tahmin edemezsiniz. Toprağın altında ne olduğunu asla bilemezsiniz.”
arkeolojikhaber.com