Kocaeli'nin manavları ve yerel basını da sempozyumdaydı

5. Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu'unda tarihi ve popüler konularda ilginç orturumlar da ele alındı.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 5.’si düzenlenen Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu, Mehmet Ali Kağıtçı Salonunda Prof. Dr. Üçler Bulduk başkanlığında gerçekleştirilen oturumda, Yrd. Doç. Dr. Mine Can, Yrd. Doç. DR. Tülay Ercoşkun, Tarihçi Resul Narin, Veli Güven tarafından tebliğ sunuldu.

MANAVLARIN DIŞ KIYAFETİ “YELDİRME”

Kocaeli Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Mine Can tarafından Kocaelili manav kültüründe iğne oyalı başörtüsü geleneği, krep ve yemeni oyaları konusunda bildiri sunuldu. İzmit Körfezi’nin kuzeyinde kalan Gebze ile Tavşancıl beldesinde yaşayan manavların ellerinde bulundurdukları iğne oyalı başörtüleri ile krep ve yemeni örneklerini araştıran Yrd. Doç. Dr. Mine Can, kadınların, sokağa çıkarken genellikle kısa ağlı, geniş basma veya pazenden hazırlanan şalvar üzerine “yeldirme” adı verilen siyah, yakasız, uzun kollu ve dizlerin hemen aşağısına uzanan bir dış giysi üzerine, iğne oyalı başörtüleri bağladıkları tespit ettiklerini belirtti.

İĞNE OYALI EŞARP VE YEMENİ

Eskiden yörede ön tarafı oyalı tepelik ve fes giyilerek eşarpla başa bağlanmakta olduğunu onun üzerinde kuşak hizasına kadar inen uçları oyalı atkının örtüldüğünü söyleyen Can, fes üzerine çok ince bükümlü ipek iplikten dokunmuş “krep” adı verilen 40 veya 45 cm ebatlarında iğne oyalı küçük eşarplar ya da iğne oyalı yemenilerin örtülmesinin geleneğin bir parçası olduğunu ifade etti.

MANAVLAR ÇOK MİSAFİRPERVER

Kocaeli Büyükşehir Belediyesinden tarih araştırmacısı Resül Narin sunduğu tebliğde, Osmanlı döneminde Kocaeli sancağının yerlileri olan Manavların misafirperverliklerini tarihi belgeler ışığında anlattı. Manavların misafirperver bir topluluk olduklarını belirten Narin, Manavların 16. yüzyılda Şah zulmü ve Celali isyanlarından kaçan Ermenilere kucak açarak onlarla kardeşçe yaşadıklarını ifade etti. Resül Narin, dil, din ve kültür farklılıklarına rağmen Ermeni göçmenler ile yerli Manavlar ilk zamanlar sorunlar yaşamış olsalar da bölgemize göçle gelen Ermenilere karşı misafirperverlik göstererek Ermenilerle yüzyıllarca kardeşçe yaşadıklarını belirtti.

MUHACİRLERE KUCAK AÇTILAR

Kocaeli’ne 19. yüzyılın özellikle ikinci yarısında Balkanlardan ve Kafkaslardan gelen muhacirlerin manavlar tarafından misafirperverlikle karşılandıklarını ifade eden Tarihçi Resül Narin, Kocaeli Manavlarının gelen muhacirlere büyük bir misafirperverlik göstererek onların bu zor zamanlarında yanlarında olduklarını ve onlara kucak açtıklarının tarihi vesikalarda görüldüğünü belirtti.

DİRİLİŞ DİZİSİ OYUNCULARI DA SEMPOZYUMDAYDI

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ‘’Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu V’’nun son gününde yapılan özel oturuma TRT’de Gündem Ötesi programını hazırlayıp sunan Pelin Çift ile aynı kanalda yayınlanan Diriliş dizisinin oyuncularından Hayme Ana’yı canlandıran Hülya Korel ile Halime Hatun rolünde oynayan Esra Bilgiç katıldı.

 

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri İlhan Bayram, Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Ali Yeşildal, akademisyenler ve çok sayıda katılımcının takip ettiği oturumda Pelin Çift ile Hayme Ana ve Halime Sultan, Diriliş Ertuğrul dizisinin müziği eşliğinde salona geldi. Diriliş dizisini kaçırmadan izlediğini aktaran Genel Sekreter Bayram, dizideki bazı sözlerin bugünün gençlerin yönelik olduğunu söyledi. Genel Sekreter Bayram, Pelin Çift’in Gündem Ötesi programının daha erken saate yayınlanmasını da istedi. Pelin Çift, 15 Temmuz’da halkın darbe girişimine karşı durmasının özünde, Diriliş dizisinin verdiği kendine güven duygusunun da olduğunu ifade etti. Çift, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından böyle bir tarih sempozyumu yapılmasının çok önemli olduğunu ifade etti.

 

HAYME ANA: OTAĞ ANASI

Özel oturumun moderatörlüğünü üstlenen Pelin Çift, hayranı olduğu Hülya Korel(Hayme Ana) ile birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti. Çift, Hülya Korel ile Esra Bilgiç’in dizinin yanı sıra tarih konusunda da geniş bir bilgiye sahip olduklarını aktardı. Oyuncu Darcan, Diriliş dizisiyle beraber tarih bilinci ve tarih bilgilerinin çok arttığını söyledi. Darcan, ‘’O dönemde nasıl yaşadıklarını, günlük hayatlarını da öğrendik. Karakterleri anlatan dokümanlardan biz okuduklarımızla bir karakter oluşturduk. Ben Hayma Ana’yla ilgili ne kitap bulduysan okudum. Hayme; otağ demek, Hayme Ana da; otağ anası, yani devleti yöneten kadın demek. Davası için gözü hiçbir şey görmeyen bir kadın’’ dedi.

 

TARİHİ KİTAPLARDAN OKUMALI

Darcan, diziyle ilgili sözlerine şöyle devam etti; ‘’Artık dizi o kadar bizden bir şey oldu ki, bazen o döneme ait kelimeleri evde bile kullanıyorum. Eskiden tarihi kitaplardan öğreniyorduk, diziler daha çok akılda kalıyor ama yine de kitaplardan tarihi okumak çok önemli. Tarihi geniş kitlelere ulaştırmak için sinema ve televizyon çok önemli bir araç.’’ Moderatör Çift, ‘’Sevdiğimiz insanları nasıl hayal ediyorsak öyle görmek istiyoruz, sizin de üzerinizde böyle bir durum vardır’’ sorusunu yöneltti.

 

Halime Sultan’ı canlandıran Esra Bilgiç, 4 yıldır diziyi çekerken birçok konuda çok dikkatli olduklarını ifade ederek, ‘’Sosyal medyadan paylaşımlar oluyor, elinde kılıçla bizi izleyenler oluyor. Sahneleri çekerken çok dikkat etmemiz gerekiyor. Ben bazı sahnelerde çok duygulanıyorum. Hayme Ana’nın kalp krizi geçirdiği sahnede ağlamıştım. Ancak bu bir dizi, bunu unutmamak lazım. O dönmede kadınlar inanılmaz güçlüymüş ve sözü dinlenen bir bireymiş. Bu bizim damarlarımızda olan bir şey, ama zamanla kaybolmuş, törpülenmiş’’ dedi. Darcan ise ‘’Bugün bir savaş çıksa bizim kadınımız yine elinde silahla Allah Allah diye gider, bu içimizde kanımızda var. Güzel bir örnek verilse bile Osmanlı kadını diye anlatılır. Hayme Ana figürünü insanlar çok sevdi ve çok saygı duydu’’ ifadesini kullandı.

 

Dizinin danışmanlarına çok iş düştüğünü aktaran Darcan, ‘’Kelimelerin kullanılmasına bile çok dikkat çekiyoruz. Tam anlamıyla o dönemin Türkçesinin dizide konuşmuyoruz. Eğer yanlış bir şey yaparsak seyirciden anında tepki oluyoruz. Tarih dizileri başladığından bu yana çok sayıda tarih kitabı yazılıyor. O nedenle halkımız artık tarih konusunda daha bilgili ve daha dikkatli. Türküz, Akdenizliyiz, ateşli bir milletiz. Kendimizi dizilere de çok kaptırıyoruz. Biz aynı zamanda bir şeyler öğretiyoruz, yaptığımız iş ders niteliğinde. Kılıçlı kavga sahnelerine de bu anlamda çok dikkatli oluyoruz. Geçen sezon bir gece sahnesinde çok soğuktu, çakallar obaya iniyordu. Çadır dışarıdan daha soğuk, taşları ateşte ısıtıp üzerimize koydular’’ sözleriyle dizide yaşadıklarını anlattı.

 

Bilgiç, bir anısını şöyle anlattı; ‘’Bir sahnede Ertuğrul’a sarılmam gerekiyordu, danışmanımız müdahale etti. Sıkı bir şekilde sarılmak yerine önce beyinin elini öpmesi gerektiğini söyledi. O nedenle dizide her şeye çok dikkat ediyoruz. O dönemin insanları da çok sağlıklı besleniyor. Her sene sezon başlamadan önce eğitimlere gidiyoruz, at binme ve kılıç kalkan, yemek adabı derslerini tekrar alıyoruz. Dizide hiçbir şey tesadüf değil. İlk ata bindiğimde hareket bile edemedim, şimdi çok iyi binebiliyorum. Ama attan düşüp sakatlanan arkadaşlarımız oldu. Atlar bile kayıt dendiğinde hareket etmeye başlıyor.’’

 

BENİ GERÇEK ANNELERİ GİBİ GÖRÜYORLAR

Türk sinemasına büyük emekleri olan, çok sayıda filmde rol alan Darcan, Yeşilçam’ın dünü ve bugününü de anlattı. Darcan, geçmişte Türk sinemasının hangi zorluklar yaşadıklarını anılarla anlattı. Kırılması güç görünen rekorlara sahip Diriliş Ertuğrul dizisinin büyük bir özenle çekildiğini aktaran Darcan, ‘’Kendimi çok eleştiririm. Genç arkadaşlarımın yaptığı güzel bir iş olduğunda onları tebrik ediyorum. Yaptığımız işi çok seviyoruz. Bu iş bittiği zaman herhalde bir süre başka bir işe adapte olamayacağız. Her sezon bittiğinde şapkalarımızı mezun olmuş gibi havaya atıyoruz. Ailelerimizden çok birbirimizi görüyoruz, tam anlamıyla bir aile olduk. Settekiler bile beni ana gibi görüyor, gelip elimi öpüyorlar. Yurtdışında Heman filmi yapsalar, olay olur. Oysa bizim bunlara ihtiyacımız yok. Bizim tarihimiz kahramanlarla dolu. Siz destekleyeceksiniz ki devamı gelsin. Televizyon sabun köpüğüdür, sinema ise kalıcıdır. O yüzden sinemaya destek verin, mutlaka kitap okuyorum’’ açıklamasını yaptı.

KOCAELİ'NİN YEREL BASINI DA ELE ALIND

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu’nda Kocaeli yerel basınının yakın zamandaki tarihi hakkında önemli bilgiler verildi.

DOKUZ PATRON OLAYI

Yahya Kaptan Konferans Salonu’nda gerçekleşen oturumda ilk olarak Doç. Dr. Ayşe Elif Emre Kaya, 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin ardından, çalışanların gazete sahiplerine karşı güvence altına almayı hedefleyen yasalara gerek tasarı aşamasında, gerekse de yasalaştıkları günlerde gazete sahiplerinin karşı çıkmasıyla başlayan Dokuz Patron Olayı’nın Kocaeli basınındaki temsilini aktardı. Kaya, 3 farklı yerel gazete üzerinden konuyu inceleyerek gazetelerin farklı siyasi düşüncelerine sahip olmasına rağmen, devletin çıkarlarını korumakta olduğunu anlattı.

HÜR FİKİR GAZETESİ

Doç. Dr. Esma Torun Çelik ise Hür Fikir Gazetesi’ne göre Serbest Cumhuriyet Fırkası ve Kocaeli yansımalarını ele aldı. Serbest Cumhuriyet Fırka’nın örgütlenmesini yaptığı kentlerden birinin de Kocaeli olduğunu kaydeden Çelik, Kocaeli’nde il örgütünün kurulmasına öncülük eden kişinin, Atatürk’ün emriyle Serbest Fırkaya geçen İbrahim Tolon olduğunu ifade etti. İl örgütü kurulduktan sonra olumlu ve olumsuz tepkilerle karşılaşıldığını dile getiren Çelik, Serbest Fırka’nın kurulmasından sonra Kocaeli’ne yayınlanan Hür Fikir Gazetesi’nin partiye ve partinin ildeki yöneticilerine yönelik yapmış olduğu yayınlar ve izlediği politikaları belirtti.

KOCAELİ’NİN SESİ OLAN DERGİ

Yrd. Doç. Dr. Sedef Bulut, 1968 yılı sonlarında, Kocaeli’nin ileri gelenlerinden Dündar Çiğit ve Şefik Güler tarafından çıkarılmaya başlamış olan “Sesim” dergisi hakkında bilgiler verdi. Sesim dergisi ile 1960’ların sonu ve 1970’li yıllarda bölgede yaşanan olaylara ve kişilere dikkat çekildi. 7 yıl boyunca ayda iki kez olmak üzere basılan değinin sadece Kocaeli’de değil yurtdışından da takip edildiği bilgisi verildi.

YEREL GAZETELERDE DİJİTALLEŞME

Yrd. Doç. Dr. Taner Bilgin, 1925-1931 yılları arasında İzmit’te yayım hayatını sürdüren Hür Fikir Gazetesinin, Cumhuriyet inkılâplarına bakış açısı ve İzmit halkı üzerindeki etkisini ortaya koydu. Kocaeli Üniversitesi’nden Burçin Sağlam ise Kocaeli Yerel Basınında dijitalleşme dönemi hakkında bilgiler sundu. Sağlam, Kocaeli yerel basınının basılı yayınları yanında dijital döneme geçiş sürecinin zorlu ve uzun bir aşamadan geçtiğini ifade ederek” Özelikle dijital döneme geçişle birlikte, Kocaeli ’deki yerel gazetelerin okur kitlesinde artış olduğu tespit edilmiştir. Gazetelerin basılı yayınlarında ve internet sitesindeki haberlerde farklı haber dili kullandığı ve daha çok okut kitlesine ulaştığı gözlemlenmiştir” ifadelerini kullandı.


Benzer Haberler & Reklamlar