Kudüs

Kudüs

Kudüs: İsrail’in orta kesiminde, Akdeniz sahilinden 56 km. içeride, Ürdün sınırındaki şehir.

Şehirdeki en eski yerleşim buluntuları MÖ 3500’lerden kalmadır. Kentin adının en eski biçimi Urusalim’dir (Amarna Mektuplarında bu ad geçer). Bunun Batı Sami kökenli olduğu ve “Tanrı’nın kurduğu (yer)” anlamına geldiği sanılmaktadır.

Kent hakkındaki bilgilerimizin önemli bir kısmı Yeni Ahit’ten, bir kısmı da Yeni-Babil Dönemi yazıtlarından kaynaklanır.

Kudüs’ü MÖ 1000 dolaylarında Hz. Davud ele geçirdi ve birleşik İsrail-Yahuda krallığının başkenti yaptı. Onun oğlu Hz. Süleyman kenti genişletti ve Birinci Tapınak’ı (Kudüs Tapınağı) inşa ettirdi.

MÖ 930’lerde birleşik krallığın bölünmesinden sonra Yahuda’nın başkenti olmayı sürdürdü. MÖ 587’de Babil ordusu Kudüs’ü aldı ve tahrip etti. Bu sırada Birinci Tapınak da yıkıldı. Büyük bir Yahudi topluluğu Babil’e sürgün edildi.

Kyros II MÖ 538’de Yahudilerin Kudüs’e dönüp yeni bir tapınak inşa etmelerine izin verdi.

MÖ 515’te İkinci Tapınak’ın (Kudüs Tapınağı) inşası tamamlandı.

Kent İskender'den sonra Ptolemaios Krallığı hakimiyetine girdi. MÖ 198’de Seleukoslar Kudüs’ü aldı.

MÖ l68’de Antiokhos IV Epiphanes’in kenti Hellenleştirme ve çok tanrılı sis-teme geri döndürme çabaları Yahudilerin isyan çıkarmasına sebep oldu (Makkabi İsyanı).

Din adamlarının önderliğinde yürütülen isyan Seleukosların kentten atılması ve Hasmon Krallığının kurulması ile sonuçlandı.

MÖ 63’te Pompeius kenti ele geçirdi ve Kudüs’te Roma hakimiyeti başladı. Herodes I’in 33 yıllık yönetimi sırasında kent büyük gelişme gösterdi ve genişledi.

Bu atılımıyla Plinius(yaşlı) tarafından “doğudaki en göze çarpan kent” şeklinde tanımlandı.

MS 66’daki I. Yahudi İsyanı’nda sonra Titus MS 70’de kente tekrar hakim oldu, İkinci Tapınak başta olmak üzere pek çok yıkım gerçekleştirdi.

Bu dönemde kentin nüfusu 200 bin kişiydi. Hadrianus dönemindeki bir başka isyandan (II. Yahudi İsyanı) sonra Kudüs’te Aelia Capitolina adıyla yeni bir yerleşim kuruldu.

Kudüs’ün beşinci Romalı valisi Pontius Pilatus Hz. İsa’yı ölüme mahkum eden kararı onaylamasıyla tanınır.

Constantinus I’un Hıristiyanlığı tanımasından sonra kent Hıristiyanlığın kutsal merkezi olarak geliştiği yeni bir döneme girdi.

Tarımca yoksul bir yörede, Yahudiye Çölü’nün bittiği yerdeki tepelere kurulu olan kent, önemli bir yol üzerinde de olmadığından, ancak dinsel ya da politik gerekçeler ekonomik ya da stratejik tasaların önüne geçtiği zaman önemli bir merkeze dönüşmüştür.

Kentin Yahudiler açısından önemi şuradan geliyordu: Dünyada Yahudilerin tanrısına kurban kesilebilecek tek yer Kudüs Tapınağı idi. Hıristiyanlar ise Constantinus I’in annesi Helena’nın MS 326’da Kudüs’te gerçek haçı bulmasından sonra inşa edilen tapınağa büyük bir kutsallık atfederler.
 

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar