Kündekari nedir? Kendekârî nedir? Kalemkârî nedir? Taklit kündekârî nedir kündekâr nedir?
Kündekari, dekoratif amaçlı bir marangozluk tekniğidir. Küçük ölçüde geometrik parçaların birbirine geçmesi ile elde edilen dekoratif ürüne de Kündekâri denilmektedir.
Plastik Sanatlarda, birbirini kavrayan parçalarla yapılmış veya işlenmiş sanata verilen isimdir.
Kündekâri, değişik şekilli küçük ağaç parçaların işlenerek, birbirine delik ve zıvana ile geçirilip, tutkalsız ve çivisiz birleştirilerek yapılan işlere veya süslemelere verilen isimdir. Ahşap yapı elemanının yüzeyinde çivi ve tutkal kullanmadan küçük ölçülü ve muntazam üçgen, kare, yıldız, beşgen gibi çok çeşitli geometrik şekilli ahşap parçalarının birbirine geçme sistemiyle uygulandığı süsleme sanatıdır.
Bu sanatı yapan kişiye de kündekâr denir
Kelimenin aslı Farsça kendekârî olup heykeltıraşlık, hakkâklık, kalemkârlık gibi plastik sanatları adlandırır (kendîden “oymak, kesmek”; kârî “iş, çalışma; tarz”). Osmanlıca’da kendekârîye daha çok “kalemkârî” anlamı verilirken yine Farsça künde (tomruk, masif ağaç kütlesi) kelimesinden etkilenilerek bir kündekârî terimi ortaya çıkarılmış ve genelde ince marangozluk kapsamına giren ahşap sanatları, özelde de aşağıda anlatılacak olan dekoratif doğramacılık sanatı için kullanılmıştır.
Kündekârî sekizgen, beşgen, yıldız gibi geometrik şekillerde kesilmiş küçük ahşap parçalarının çivi ve tutkal yardımı olmaksızın yalnızca birbirlerine geçirilmeleriyle düz yüzeyler elde etmeyi amaçlayan bir tekniktir. Böylece nem ve ısı değişikliği sebebiyle yekpâre ağaç levhalarda görülen eğrilme ve çarpılmalar önlenir. Tercih edilen ağaç türleri öncelikle ceviz, meşe, şimşir, armut, abanoz ve gül ağacıdır. Tekniğin temeli küçük ağaç parçalarının damarları, dolayısıyla eğrilme yönleri birbirine zıt gelecek şekilde yivler ve girinti-çıkıntılarla birleştirilmesi esasına dayanır. Genellikle parçaları çerçeveye alan çıtalarla kenar tahtaları ve göbekler oyma-kabartma arabesk motiflerle, bazan da sedef kakmalarla süslenmiştir.
Daha çok kapı, pencere ve dolap kanatlarıyla minber ve kürsülerde uygulanan kündekârînin en güzel örnekleri XII. yüzyılda Mısır, Suriye-Filistin ve Anadolu’da hâkim olan Türk-İslâm sanatlarında, sonraki yüzyıllarda ise sadece Anadolu’da görülür (XVI. yüzyıla kadar). Erken örneklerin başlıcaları arasında Suriye-Mısır’da Seyyide Nefîse Hatun (1138-1145) ve Seyyide Rukıyye (1155) camilerinin mihrapları ile Sâlih Talâi‘ Camii’nin kapısı (1160), Eyyûbî dönemine tarihlenen İmam Şâfiî’nin sandukası (1211), Melik Sâlih Türbesi’nin kapısı (1249-1250) ve İbn Tolun Camii’nde Sultan Lâçin’in minberi (1296) bulunmaktadır. Anadolu’daki erken örnekler arasında da Konya Alâeddin Camii (1155-1156), Aksaray Ulucamii (XII. yüzyıl), Harput Sâre Hatun Camii (XII. yüzyıl), Siirt Ulucamii (XIII. yüzyıl), Birgi Ulucamii (1322), Malatya Ulucamii (1376-1377), Bursa Ulucamii (1399), Manisa İvaz Paşa Camii (1484) ve Niğde Sungur Bey Camii (XVI. yüzyıl) minberleri yer almaktadır.
Kündekâri Tekniği İkiye Ayrılır: Hakiki Kündekâri ve Taklit Kündekâri
Hakiki Kündekâri (Gerçek Kündekari): Geometrik bloklar ve çıtalar yardımıyla, çivi, tutkal vb. kullanmadan birleşen ahşap parçalardan oluşur. Bu küçük şekiller birleştiğinde büyük geometrik sistemler oluşur. Hakiki kündekâri geometrik şekiller, kafesi oluşturan sistem ve bunları kilitleyen dış çerçeveden oluşur. Kafes sistemi ve geometrik şekillerin yüzeylerine değişik tekniklerle
oyma veya kordon açılarak süsleme yapılabilir.
Kafes Sistemi: Bu kısım 30-40 mm kalınlığında, 25-35 mm genişliklerde hazırlanan ahşap çıtalardan oluşur. Çıtaların ön kısımlarına çeşitli kordonlar açılır.
Geometrik Bloklar: Kalınlığı 16-20 mm boyu ve eni kafes sisteminin içinde oluşturduğu geometrik bloğun ölçüsünde hazırlanır. Geometrik blokların yanlarına 4’er mm’ lik kiniş açılır. Bu bloklar kafes sistemine karşılıklı zıvanalı olarak bağlanır. Geometrik blokların üstte kalan yüzeylerinin çevresine 4-5 mm’lik pah kırılır.
Dış Kilitleme Çerçeveleri (çıtaları ): Bütün sistemi en dışta kilitleme ve toplama amacıyla kullanılır. Sistemin dağılmasını önleyen parçalardır. Dış kilitleme çıtaları kafes sistemindeki çıtalardan daha geniş hazırlanır. Geometrik kafes sistemini oluşturan çıtaların birleştirilmelerinde tutkal, çivi vb. gibi yabancı elemanlar kullanılmayacağı için çok hassasiyetle hazırlanması gerekir. Kafes sisteminin kesişim yerlerindeki birleşmelerin hatasız olması gerekir. Çünkü kafesin merkez
eksenlerin kesişim yerlerindeki kayması bütün sistemin yörüngesinin kaymasına neden olur.
Bu yüzden kesişim yerindeki konstrüksiyon önem kazanır. Bu sistemde çıtalar iki şekilde
birleşir.
Dik Birleştirmeler: Kafes sisteminde dik veya dike yakın kesişen iki çıtanın buluştuğu merkezdir. Burada bir çıta diğer çıtaya saplama yapar. Saplamayı gerçekleştirecek çıtanın üst kordonlu ucu çıtanın saplandığı açı pozisyonu ne ise kordon o açıda düşürülür. Açılı ucun altına ise tek veya çift erkek zıvana açılır. Saplama yapılacak çıta diğer çıtanın saplanacağı açıda markalanır ve çıkarılır. Alt tarafa ise tek veya çift erkek zıvananın gireceği boşluklar açılır Saplamayı yapan ve yapacak olan çıtalar birbirine geçirilerek tutturulur.
Açılı Birleştirmeler: Kafes sisteminde farklı açılarla gelen iki çıtanın birleşimi söz konusudur. Burada saplama işlemi karşılıklı olarak gerçekleşir. Bu açıya göre gelen çıtaların kordonlu
kısımlarının birleşim yerlerinde açılarına göre düşürülerek karşılıklı olarak kesilir. Alt
kısımlarda ise zıvanalı birleştirme uygulanır. Bu birleştirme karşılıklı olarak kenetlenmeyi
sağlar.
Kündekârînin yine aynı zaman sürecinde ve daha çok Anadolu’da uygulanan üç taklit tarzı (literatürde sahte/yalancı kündekârî) bulunmaktadır. Ancak bunların yapılışı gerçek kündekârîden daha kolay değildir; taklit denilmelerinin sebebi sadece ona benzetilmiş olmalarıdır.
1. Çakma-kabartma kündekârî. Bu teknikte ahşap levhalar üzerine içleri yine genelde arabesk motiflerle doldurulan geometrik şekiller kabartma olarak ve birbirinden ayrık biçimde işlenmiş, aralarına ayrıca hazırlanan çerçeve çıtaları çivilerle çakılmıştır. Bu tekniğin başlıca örnekleri Ankara Alâeddin Camii (1197-1198), Kayseri Ulucamii (1205), Kayseri Huand Hatun Camii (1237), Ankara Kızılbey Camii (XIII. yüzyıl), Divriği Ulucamii (1228-1229) ve Ankara Arslanhane Camii (1289-1290) minberleriyle Kastamonu Candaroğlu Mahmud Bey Camii’nin (1366) kapısıdır.
2. Çakma-yapıştırma kündekârî. Kündekârî görünümü veren bütün parçalar ayrı ayrı hazırlanıp ahşap levha üzerine tutkal ve çivi yardımıyla tesbit edilmiştir. Başlıca örnekler Ankara Ahî Elvan Camii’nin minberi (1382), Merzifon Çelebi Sultan Medresesi’nin dış kapısı (XV. yüzyıl) ve Amasya Mehmed Paşa Camii’nin (1495) kapısıdır.
3. Kabartma kündekârî. Ahşap levha kündekârî izlenimi verecek şekilde kabartmalarla süslenmiştir. Aslında teknik açıdan kündekârî ile en küçük bir ilişkisi bulunmadığı halde bu adla anılmasının sebebi sadece görünüm itibariyle ona benzemesidir. Bu tarzda kabartmaların yüksekliği diğerlerine oranla daha düşük seviyededir. Kayseri Ulucamii (1205), Ankara Hoca Paşa Camii (XIII. yüzyıl), Karamanoğlu İbrâhim Bey İmareti (XIII. yüzyıl), Ermenek Akmescid (1300) ve Beyhekim Mescidi (XIII. yüzyıl) kapıları bu teknikte yapılmış eserler arasındadır.
Taklit kündekârî tekniklerinin her üçünde de yekpâre levha kullanıldığı için zamanla çatlama ve yarılmalar meydana gelmiştir.