Kale içindeki arkeolojik değerlerin korunması, restore edilmeleri zorunludur ve her kazı başkanı gibi benim için de kutsal bir görevdir diyen Prof. Dr. Zeynep Mercangöz, kazı alanında bulunan hayvan kemikleri ve kiremitlerdeki pati izlerinin döneminin sosyolojik yaşamına ışık tuttuğunu söyledi.
Aydın'ın Kuşadası ilçesindeki Kadıkalesi Anaia Höğüyü kazı çalışmaları, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Bizans Sanatı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeynep Mercangöz başkanlığında yürütülüyor.
Kuşadası Kadıkalesi Anaia kazı çalışmaları ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Mercangöz, "Rektörümüzün de ziyaret ettiği kazı, prehistorik höyük üzerindeki Bizans kalesinde yürütülmektedir. En son Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ordusuna ev sahipliliği yapmış kalede Osmanlı top siperleri ve namazgâhla birlikte anıtsal kilise-manastır kalıntıları ve 13. yüzyılın ikinci yarısındaki ticari üretime ilişkin bilgi ve belgelere ulaşılmıştır. Hayvan ayak izlerinin bulunduğu ondan fazla farklı kiremit de kalenin Geç Bizans kullanımından elde ettiğimiz arkeolojik verilerdir. Aslında pek çok kazıda dikkate alınmayıp atılan söz konusu kiremit parçalarını bu izleriyle sakladık. Geçmişin sadece mimari, çanak ve çömlekten oluşmadığına işaret etmek üzere kale içinde açığa çıkarılan duvarlar üzerinde sergiliyoruz. Bunların hepsi farklı büyüklükte ve muhtemelen farklı cinsteki köpeklere ait pati izleri" dedi.
Osteoarkeolog Prof. Dr. Vedat Onar’ın üzerinde çalıştığı hayvan kemikleri neler anlatıyor?
Kazıda ulaşılan kalıntılar arasında çok sayıda hayvan kemiklerinin de olduğunu ifade eden Prof. Dr. Zeynep Mercangöz, "Ekibimizdeki osteoarkeolog Prof. Dr. Vedat Onar’ın üzerinde çalıştığı kemikler, Orta Çağ kalesinde kemik obje üretiminden kasaplık izlerine göre beslenme artıklarına değin buradaki sosyolojik yaşama ışık tutuyor. Kemikler arasında kuşlar, küçük ve büyükbaş hayvanların yanı sıra başka evcil hayvanlar da var. Yani burada Bizans döneminde çok çeşitli türlerde ve ırklarda yoğun kedi/köpek yaşamış. Benim burada altını çizmek istediğim ayrıntı ise, söz konusu kiremitlerde karşılaştığımız özellikle köpeklere ilişkin pati izlerinin, kemik buluntularımızla birlikte, buradaki Orta Çağ yaşamının sosyokültürel boyutuna işaret etmeleridir. Varlıkları hoşgörüyle karşılanıyor olmalıydı ki Bizanslı ustaların kurutmak üzere güneşe serdikleri kiremitler üzerinde sağa sola koşuştururken bıraktıkları izler, sanki bir atölye markası gibi korunmuş. Bu bağlamda hayvanların ustalar için gerçekten rahatsız edici olmadıklarını söyleyebiliriz. Zira onların bastıkları kiremit hamurları düzeltilmeye çalışılmamış, oldukları gibi fırınlanmış" diye konuştu.
Prof. Dr. Zeynep Mercangöz: Arkeolojik değerlerin korunması benim için de kutsal bir görevdir
Kuşadası Kadıkalesi kazılarının amacına da değinen Prof. Dr. Zeynep Mercangöz şöyle konuştu:
"Orta Çağ’ın Anaia olarak tanınan sahil yerleşimine hâkim, eski bir höyük üzerinde inşa edilmiş kale, limanı ve liman ticaretini kontrol etmekteydi. Dolayısıyla kazılar bu konuda pek çok önemli veri sunmaktadır. Onların bilimsel olarak değerlendirilmeleri kuşkusuz kazının öncelikli amacıdır. Diğer yandan burasının bir dünya kültür mirası olduğu unutulmamalıdır ve ortaya çıkarılan yapı kalıntılarının gelecek için korunması bir diğer öncelikli amacımızdır. Bu bağlamda kale ve kale içindeki arkeolojik değerlerin korunması, restore edilmeleri zorunludur ve her kazı başkanı gibi benim için de kutsal bir görevdir. Diğer yandan alana yapılacak her türlü koruma müdahaleleri Türkiye Kültür Turizmi açısından alanın bir sunumu olacaktır.",
Prof. Mercangöz: İğne ile kazdığımız kuyulardan neler geldiğini gözler önüne sermek istedik.
2018 yılında kazının yürütücülüğünün Kuşadası Kaymakamlığı tarafından üstlenildiğini ve Güney Ege Kalkınma Ajansı’nın projesine dâhil edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Mercangöz, "Söz konusu proje ile kaledeki anıtsal kilisenin üzeri kapatılarak kale içinde dikkat çekici noktaları dolaşan bir gezi yolu yapılacak. Alanın ziyaretçiye takdimi konusunda halihazırda kazı başkanlığımızın sınırlı olanaklarıyla çalışmaları zaten vardı: Kilisenin üstünün geçici örtülerle kapatılması, alanla ilgili bilgi panoları ve pek çok kazıda gömülen her türlü atık malzemenin bir açık hava müzesi teşhiri gibi sergilenmeleri bunlardan bazılarıdır. Üzerinde pati izlerinin yer aldığı kiremit parçalarının sayısız çanak-çömlek ve büyük küp parçalarıyla birlikte alanda toplanmalarının amacı da budur. Aslında tüm bunlar arkeolojik açıdan müzelik ve envanterlik niteliği olmayan malzemenin gömülmek yerine bir kültür verisi olarak, ziyaretçilerle paylaşılmasından başka bir şey değildir. Bununla ziyaretçilerimizi kalenin geçmişi konusunda düşündürmek ve iğne ile kazdığımız kuyulardan neler geldiğini gözler önüne sermek istedik. Bunu yaparken de alanı sekiz kamera, bekçimiz ve kazı köpeklerimiz ile güvenlik altında tutmaktayız" dedi.
DHA