Tarihi kaynaklara göre Malazgirt Zaferinin baş kahramanı Sultan Alparslan'ın mezarı günümüzde Türkmenistan sınırlarında yer alan Merv kentinde. 2000'li yıllarda gerçekleştirilen arkeoloji kazılarında mezar yeri aranmış ama bulunamamıştı. Peki mezarın başka bir kentte olma olasılığı var mı? Sultan Melikşah ve Nizamülmülk Türbesi türbedarına göre böyle bir olasılık var...
Büyük Selçuklu Devleti Hükümdarı Sultan Alparslan'ın 26 Ağustos 1071 Cuma günü Malazgirt Savaşını kazandığını hemen herkes bilir ama onun nerede ve kaç yılında öldüğünü çok az kişi bilmektedir.
Oysa onun ölüm tarihi pek unutulacak bir tarih de değil. Çünkü ünlü zaferinden sadece bir sene sonra, 40 yaşında şehadet şerbeti içmişti.
Olayın ilginç bir yönü de yaklaşık 50 bin kişilik ordusu ile yaklaşık 200 bin kişilik Doğu Roma ordusunu yenerek Türklere Anadolu'nun kapısını açan ünlü Selçuklu şahının, Malazgirt zaferinden sonra Anadolu’ya girmemesi ve yaklaşık 200 bin kişilik orduyla Orta Asya'ya yönelmesiydi.
1072 yılının Eylül ayında çıkılan seferin hedefi Maveraünnehr havzasıydı.
SULTAN ALPARSLAN NEREDE VE NASIL ÖLDÜRÜLDÜ?
Rivayetlere göre; Sultan Alparslan 24 Kasım 1072'de Batı Karahanlılar üzerine düzenlediği sefer sırasında Ceyhun Nehri'ni geçtikten sonra kendisine savaşmadan teslim olan Berzem Kalesi komutanı Yusuf el-Hârezmî tarafından onuruna verdiği şölende hançerlenmiş ve aldığı yaranın tesiriyle ölmüş, ölmeden önce veliahtı ve oğlu Melikşah'ın yerine geçmesini vasiyet etmişti.
Alparslan’ın seferinin sebebi, Batı Karahanlılar devletinin kargaşadan istifade Selçuklu hakimiyetindeki topraklara taaruzudur. Ordusunun büyüklüğü amacının da büyük olduğuna yorumlanıyor. Ancak, Alparslan, önemli bir direnişle karşılaşmadan Karahanlı topraklarında ilerlerken bir süre muhasaraya direndikten sonra teslim olarak huzura kabulünü dileyen Barzem Kalesi kumandanı Yûsuf Hârizmî (Barzemî) tarafından, çizmesine sakladığı küçük bir hançerle vurulmak suretiyle ağır şekilde yaralandı, dört gün sonra da 24 Kasım 1072 tarihinde vefat etti.
SULTAN ALPARSLAN'IN MEZARI NEREDE?
Tarihi kaynaklardaki rivayetlere göre Alparslan'ın mezarı; günümüzde Türkmenistan sınırlarında yer alan Merv şehrinde babası Çağrı Bey’in kabrinin bulunduğu Cuma Camisi’ndeki türbede... Ancak söz konusu caminin ve türbenin yeri meçhul.
İddialara göre şehirde 3 ya da 4 Cuma Camisinin olması yer tahminini daha da zorlaştırıyor.
2000'li yıllarda gerçekleştirirlen arkeoloji kazılarında mezar yeri aranmış ama netice alınamamıştı. Her ne kadar, Türk Tarih Kurumu’nun Eski Başkanlarından Prof. Yusuf Halaçoğlu, "Alparslan’ın mezarının yerininin 2008’de keşfedildiğini ama siyasî malzeme hâline getirilmemesi için açıklanmadığı" iddiasında bulunsa da TÜBİTAK ve TİKA'nın gayretleri ile yapılan kazılarda bugüne dek bilimsel bir kanıt ortaya çıkarılmadı....
ALPARSLAN'IN MEZARI BAŞKA BİR KENTTE OLABİLİR Mİ?
Peki mezar başka bir yerde olabilir mi?
Bu konuda tarihi kaynaklara dayanmayan hatta onlarla çelişen bir rivayet var. Bilimselliği tartışma götürse de iddianın mantığı tutarlılık da içeriyor. O iddiaya göre Sultan Alparslan'ın mezarı bugün İran sınırları içindeki Isfahan eyaletinde...
Rivayeti dillendiren ise Anadolu Ajansı Muhabiri Haydar Şahin'e konuşan türbedar Hamid Zaferkendi.
Hamid Zaferkendi, İran'ın İsfahan eyaletinde bulunan kimilerinin Sultan Melikşah Türbesi ve kimilerinin Nizamülmülk Türbesi olarak adlandırmayı tercih ettiği türbeyi asırlardır bekleyen Zaferkendi ailesinin son kuşak temsilcisi...
Merv ile Isfahan arasının yaklaşık 1600 kilometre olduğu göz önüne alınırsa iddianın tutarlılığı daha şaibeli görünüyor... Hatta Sultan Alparslan Şehir edildiği Berzem kalesinin tam olarak Amuderya (Ceyhun) nehrinin neresinde olduğu konusu da hesaba katılırsa mesafe çok daha uzak olabilir...
Peki Selçuklu Türbesi türbedarı Hamid Zaferkendi'nin "Alparslan'ın mezarı burası olabilir" iddiası nedir ve neye göre bunu savunuyor?
Haberin bundan sonrasını AA muhabiri Haydar Şahin'den okuyalım:
Eski çizim ve planlarında içinden dere akan büyük bahçeli bir konak olarak görülen ve şehre hakim bir noktadaki ihtişamlı yer, şimdilerde yaklaşık 100 metrekarelik küçük bir alan olarak duruyor.
İsfahan'ın varoş sayılabilecek dar sokaklı bir mahallesinde bulunan türbeyi ziyaret edebilmek ancak bilen birinin tarifiyle mümkün olabiliyor.
"Nizamülmülk" adı verilen sokakta yer alan, dışarıdan hiçbir şekilde tarihi bir yer ya da türbe olduğu anlaşılmayan yapı, son derece sade olup hemen karşısında az sayıda işlemeye sahip bina ile karıştırılabiliyor.
Kapısı çoğu zaman kapalı olan türbeyi gezmek için kapıya yapıştırılan numaradan türbedarını aramak gerekiyor.
Bir yandan hayatını devam ettirmek için maişetini kazanmaya çalışan diğer yandan türbenin bakımını ve türbedarlığını yapan Hamid Zaferkendi, gelen her telefonda işini bırakıp ziyaretçiler için kapıyı açmaya geliyor.
TÜRBEDE İLK SULTAN MELİKŞAH VE VEZİRİ NİZAMÜLMÜLK'ÜN MEZARLARI GÖZE ÇARPIYOR
Kapıdan girildiğinde küçük bir bahçe ve hemen arkasında bir oda ile önündeki balkondan ibaret olan yapıda, ilk dikkati çekense önde duran 25 santim yüksekliğinde 2 metre uzunluğundaki işlemeler ve ayetlerle süslenen mermer mezar taşı oluyor.
Çeşitli restorasyonlar geçiren yapıdaki seramikler yenilenmiş olmakla birlikte eski zamanlardan kalanlar zamanın yüklediği ağırlıkla hemen göze çarpıyor.
Mavi seramikler ve az sayıdaki çiniyle bezenmiş yapıda, eski halin görülmesi için yer yer şahit parçalar bırakılmış durumda.
Sultanlığı boyunca Melikşah'a vezirlik yapan Nüzamülmülk, eski görevini devam ettirircesine en önde yer alarak gelenleri karşılamaya devam ediyor.
Binaya girerken ilk görülen, çıkarken en son uğranan yine Nizamülmülk oluyor. Sultan Melikşah ile eşi Terken Hatun'un mezarları ise içeride, arka tarafta yer alıyor.
Melikşah'ın olduğu belirtilen mezar taşında burada Sultan Melikşah'ın yattığı, mezar taşının etrafında ise Ayetelkursi, Zümer suresinin 53'üncü, Ali İmran suresinin 18, 19 ve 26'ncı, Bakara suresinin 137'nci ayetleri ile İhlas suresinin tamamı işlenmiş durumda. Benzer ayetleri Nizamülmülk'ün mezarında da görmek mümkün.
Asırlardır aynı aile türbedarlık yapıyor
Asırlardır buranın türbedarlığını yapan ailenin görevi devralan son ferdi Hamid Zaferkendi, AA muhabirine, ata mirası sürdürdükleri bu görevi Allah izin verdikçe nesiller boyunca devam ettireceklerini söyledi.
Türbede asılı duran ve 65 yıl önce çekilen bir fotoğrafı gösteren Zaferkendi, kendinden önce türbedarlık yapan aile fertlerini tanıttı.
Ailesinden Abdulgaffar, oğlu Hasan ve 5 yaşındaki torunu Ekber'in görüldüğü fotoğrafa işaret eden Zaferkendi, küçük Ekber'in şimdi 70 yaşına varan babası olduğunu dile getirdi.
Babasının, dedesi Abdulgaffar'dan onun da büyüklerinden bu görevi devraldığını söyleyen Zaferkendi, buranın türbedarlığının nesillerdir ataları tarafından yürütüldüğünü ifade etti.
Zaferkendi, ata mirası bu görevi memnuniyetle sürdürdüklerini söyledi.
İranlı araştırmacı ve tarihçi Metin Rızayi, Büyük Selçuklu hükümdarı Sultan Melikşah ve eşi Terken Hatun ile veziri Nizamülmülk'ün mezarlarının yer aldığı yapıda, yapılan inceleme ve araştırmalara göre 18 kişinin defnedildiğinin tespit edildiğini ancak düzenlenen saldırı, yıkım ve restorasyonlar neticesinde halihazırda 9 kabrin bulunduğunu söyledi.
Rızayi, eski planlara göre binanın bulunduğu alanın çok büyük olduğunu, ortasından dere geçen bahçede birçok yapının bulunduğunu ancak günümüze bu küçük alanın kaldığını ifade etti.
Nizamülmülk'ün 52 yıl boyunca Büyük Selçuklu devletine hizmet ettiğini kaydeden Rızayi, bunun 20 yılının Çağrı Bey döneminde, 3 yılının Horasan yöneticiliğinde, 9 yılının Sultan Alparslan döneminde ve 20 yılının da Sultan Melikşah'a vezirlikte geçtiğini aktardı.
TÜRBEDEKİ DİĞER MEZARLAR KİME AİT
Rızayi, bahçeden girerken karşılaşılan ilk mezarın Nizamülmülk'e, hemen arkasındaki mezarın ise Kaçarlar döneminde yaşayan Mirza Taki Han Kuzekelani adında bir tüccara ait olduğunu söyledi.
Kuzekelani'nin, Kaçar Hanedanı Ahmed Şah döneminde baş gösteren kıtlıkta mücadelede kendi mallarını satıp halka gıda ve ilaç temininde bulunduğunu aktaran Rızayi, söz konusu şahsın türbenin girişindeki odayı sağlık ocağına çevirdiğini belirtti.
Rızayi, üçüncü sıradaki mezarın ise Karakoyunlu ve Timurlular dönemi siyasi şahsiyetlerinden Şehid Mir Ali'ye ait olduğunu, bu mezarın ayak ve baş tarafındaki iki mezarda da Cemaleddin Muhammed Safevi ile Safevi dönemi şairi Muhammed Mümin'in bulunduğunu dile getirdi.
İSİMSİZ İKİ GİZEMLİ MEZARDAN BİRİ SULTAN ALPARSLAN'IN OLABİLİR Mİ?
Üstünde isim yazılmayan iki kabir hakkında ise bazı rivayetler bulunduğuna işaret eden Rızayi, bir rivayete göre Şii inancındaki yedinci imamın temsilcilerinin, başka rivayete göre de Sultan Melikşah'ın oğulları Berkyaruk ile Muhammed Tapar'ın buraya defnedildiklerini aktardı.
Rızayi, "İsfahan Kabirler ve Siyasiler" kitabında geçen başka bir rivayette ise Sultan Alparslan'ın mezarının Merv şehrinde değil de burada olduğunun ifade edildiğini söyledi.
Bu rivayete delil olarak söz konusu mezarın Sultan Melikşah'ın baş tarafında yer almasının gösterildiğini aktaran Rızayı, "Ancak Sultan Melikşah'tan daha büyük biri onun baş tarafına gömülebilir. Tarihte ondan daha büyük olarak sadece babası Alparslan vardır." dedi.
Terken Hatun'un mezarı da buraya defnedilmiş
Rızayi, Sultan Alparslan'a ait olduğu rivayet edilen ortadaki büyük mezarın ayak tarafında orta sırada yer alan mezarın ise Sultan Melikşah'ın eşi Terken Hatun'a ait olduğunu belirtti.
Bu yapının "Sultan Melikşah Türbesi" ya da "Nizamülmülk Türbesi" olarak bilindiğine işaret eden Rızayi, İran, Türkiye, Afganistan, Türkmenistan ve Irak'ın yanı sıra Avrupa'dan ziyaretçiler ve araştırmacıların burayı ziyarete geldiğini belirtti.
Yaşar İliksiz - Arkeolojikhaber