Tarih, arkeoloji, sanat tarihi ve el sanatları alanlarındaki uzman kişilerden oluşturulan Milli Saraylar Obje Bakım ve Konservasyon Ekibi, Milli Saraylar'a bağlı saray ve kasırların büyük salonlarının ve gezi güzergahının bakımını, ziyarete kapalı olan pazartesi günü gerçekleştiriyor.
Saray-müze özelliğiyle, tefriş edilmiş salon ve odalarıyla dünyanın sayılı örnekleri arasında yer alan Milli Saraylar, 2010 yılından bu yana obje bakım konusunda bakım ve konservasyon ekibine ev sahipliği yapıyor.
Yaklaşık 8 kişiden oluşan Milli Saraylar Obje Bakım ve Konservasyon Ekibi, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı'na bağlı tüm mekanların bakımını belli periyotlarda gerçekleştirerek, çalışmalar kapsamında 15 bin metrekarelik Dolmabahçe Sarayı'nın baştan sona bakımını yaklaşık bir buçuk ayda tamamlıyor.
Milli Saraylar Obje Bakım ve Konservasyon Ekibi 95 bin objenin bakımını yapıyor
Milli Saraylar İdaresi Başkanı Dr. Yasin Yıldız, konuya ilişkin basın mensuplarına yaptığı açıklamada, konservasyon ekibinin mimari restorasyondan farklı bir işlem yürüttüğüne işaret ederek, Dolmabahçe Sarayı'nda değişik başlıklarda sınıflandırılan 95 bin objenin bakımını yaptıklarını söyledi.
Yıldız, bakımı yapılan objeler arasında tablo, vazo, cam eserleri, mobilyaların yanı sıra tekstil ürünlerinin de bulunduğunu belirterek, "Objelerin uzun yıllar yaşanmışlıklarından kaynaklanan veya dış etkilere bağlı olarak bir takım yıpranmalara maruz olduğunu görüyoruz. Bu etkileri gidermek için objelerin restorasyona ihtiyacı oluyor. Ancak her objenin de restorasyona gelmeden önce geçirdiği bir süreç var. O süreci bu arkadaşlarımızla yürütmüş oluyoruz." diye konuştu.
Dr. Yasin Yıldız, objelerin bakımı sırasında birçok önemli hususun olduğuna dikkati çekerek, şunları anlattı:
"Birincisi objelerin geçirmiş olduğu süredir. Çünkü her objenin ışık, zaman, toz ve neme karşı verdiği tepkiler çok farklı. Bu nedenle her objenin bakım gerektirdiği süre ve konservasyon teknikleri açısından ciddi farklılıklar oluyor. Örneğin cam bir eserin konservasyonu ile bir tekstil eserinin konservasyonu hiç şüphesiz aynı şey değil. Bunun yanında arkadaşlarımızın kullanmış olduğu teçhizat ve malzemeler de çok önemli. Bu noktada arkadaşlarımız bu bakımları yaparken, organik malzeme kullanmak durumundalar. Çünkü emanetçisi olduğumuz koleksiyonun ortalaması 150 yıllık bir ömüre sahip ve birbirinden çok farklı yaklaşık 95 bin eserden bahsediyoruz. Elbette ki bu eserler konservasyon süreçlerinin dışında restorasyon ihtiyacı geldiği zaman restore ediliyor. Ancak ekibimizin gerçekleştirmeye çalıştığı şey bu süreci, bu dengeyi olabildiğince uzun yıllara yaymaktır."
Denize nazır saraylardaki tekstil eserlerinde nem ciddi bir sorun
Korunması en zor olan eserlerin tekstil objeleri olduğunu söyleyen Yıldız, "Milli Saraylardaki mekanlarımızın büyük bir kısmı hemen deniz kıyısından konumlandırılmış durumda. Bu nedenle tekstil eserleri üzerindeki nem sorunu çok ciddi bir sorun ve tekstil eserleri de özellikle 150 yılı aştıktan sonra çok ciddi korozyonlara, bozulmalara maruz kalabildiği için bilhassa bu eserlerde bir hayli zorlanıyoruz." dedi.
Yıldız, mobilyalarda yürütülen konservasyon uygulamalarında da çok dikkatli olunması gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Milli Saraylar mobilya envanterindeki eserler, birbirinden çok farklı tekniklerde ve çok farklı ülkelerden buraya temin edilmiş. Çok geniş bir mobilya koleksiyonumuz var ve bu koleksiyonumuzdaki her bir eserin ihtiyacı ayrı olabiliyor. Bir masa ile varakla tezyin edilmiş bir aynanın hiç süphesiz ihtiyaçları aynı olmayabiliyor."
Preventif konservasyonun, dünya müzelerinde de sık sık uygulandığına işaret eden Yıldız, "Milli Saraylar olarak yürüttüğümüz hizmetin dünyada muadilleri mevcut. Oralarda yer alan eserlerle ve uygulamalarla eş güdümlü olabilmek, mesleğin gerektirdiği eş güdümü sağlayabilmek bizim için çok önemli." ifadelerini sözlerine ekledi.
Tarih, arkeoloji, sanat tarihi ve el sanatları alanlarındaki uzman kişilerden oluşturulan Milli Saraylar Obje Bakım ve Konservasyon Ekibi, Milli Saraylar'a bağlı saray ve kasırların büyük salonlarının ve gezi güzergahının bakımını, ziyarete kapalı olan pazartesi günü gerçekleştiriyor.
"Pasif konservasyon" uygulaması esas alınan bakımlar sırasında su ve kimyasal madde kullanılmadan, devirleri düşürülmüş, Avrupa menşeli ve hepa filtreli, müzeler için tasarlanmış cihazlarla esere yerinde müdahale ediliyor.
Doğal malzemelerin kullanıldığı konservasyon sırasında da at kılı ve pamuk ponpon fırçalar kullanılıyor. Ayrıca ayna ve vazoların bakımı ise etil alkolle yapılıyor.