Mısırlı Türkologlar Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ndeki 3300 yıllık mektubu inceledi

Mısırlı Türkologlar Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ndeki 3300 yıllık mektubu inceledi

Yunus Emre Enstitüsü'nün Türkiye'de ağırladığı Mısırlı Türkoloji ve Kültürel Diplomasi Heyeti'nde Türkologlar, sanat tarihçileri ve akademisyenler yer alıyor.

Mısır'daki üniversitelerde 20'nin üzerinde Türkoloji bölümü bulunuyor.  YEE, 2010'da Afrika’da açtığı ilk temsilciliği olan Kahire YEE'nin 14 yıldır yürüttüğü faaliyetlerle Türkiye ve Mısır arasındaki kültürel ilişkilere ivme kazandırmaya devam ediyor.

Enstitü, kültürel etkileşime vurgu yaptığı çalışmaları kapsamında 27 Mayıs-1 Haziran tarihlerinde Mısır'dan gelen Kültürel Diplomasi heyetini ağırladı.

Heyette, Mısırlı Türkologlar, sanat tarihçisi, müze müdürü, akademisyen, gazeteci ve Türk eserleri uzmanı yer aldı. .

Mısırlı heyetin programı, Enstitü'nün Ulus'taki tarihi binasında düzenlenen "Mısır'dan Türkiye'ye Eğitim, Kültür, Medya ve Teknoloji Çıkarması" başlıklı toplantıyla başladı.

Toplantının ardından basına konuşan YEE Başkanı Şeref Ateş, Mısır'ın ve Türkiye'nin hem İslam coğrafyası için hem de insanlık tarihi açısından çok önemli iki ülke olduğunu söyledi.

İki ülke arasındaki kültürel ilişkilere değinen Ateş, iki ülkenin tarih boyunca birlikte hareket ettiğini dile getirerek, kültürel alanda yapılan çalışmaları anlattı.

Ateş, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kahire ziyaretinin ardından ilişkiler ivme kazandı. Hem stratejik güncel olaylar bağlamında bakıldığında hem etnik ve mezhepsel açıdan da bakıldığında İslam coğrafyasının ana omurgası olan iki ülke yani Türkiye ve Mısır bu açıdan çok kıymetli." dedi.

Ateş, Türk ve Mısır diasporasının önemine işaret ederek, "Biz, Yunus Emre Enstitüsü olarak bütün dünyayla bağ kurmaya çalışıyoruz." diye konuştu.

Halklar arasındaki kültürel ve medeniyet bağlamındaki ilişkilerin her zaman siyasete yön verdiğini kaydeden Ateş, Türk dizileriyle birlikte Mısır'da son dönemde Türkoloji'ye ve Türkçe öğrenmeye ciddi bir eğilim olduğunu söyledi.

Başkent Ankara'yı ziyaret eden Mısırlı uzmanlar, Türkiye ile ülkeleri arasındaki tarihi bağlara ve ortak medeniyete dikkati çekti.

Mısırlı uzmanlar, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Mahmut Azmi: Türkiye-Mısır halkları tek halktır

Mısır Yükseköğretim Bakanlığı Müsteşarı ve Mısır Amerikan Konseyi Başkanı Prof. Dr. Mahmut Azmi, programı düzenleyen Yunus Emre Enstitüsüne (YEE) teşekkür etti.

Azmi, Türkiye ile Mısır ilişkilerinin uzun bir geçmişe sahip olduğunu hatırlattı.

İki ülke halkının kültürel yakınlığına işaret eden Azmi, "Türkiye-Mısır halkları tek halktır, siyaset ne kadar değişse de halklar arasındaki bu bağlar hiç değişmez." diye konuştu.

Azmi Türkiye ziyaretinin çok prestijli ve önemli olduğunu belirterek, ilişkilerin gelişip güçlenmesine yönelik çalışmaktan çok memnun olduğunu ifade etti.

Azmi, iki ülke arasında uzun yıllara dayanan geçmişe değinerek, "Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkiler, şu günlerdeki ilişkilere kıyasla hiçbir zaman daha iyi olmadı. 350 yıldır bir ilişkimiz var." diye konuştu.

Prof. Dr. Mohamad Abdellatef Haridy, Mısır'da Türkçe eğitiminin önemine değindi

Ain Shams Üniversitesinden Türkolog ve Bölüm Dekanı Prof. Dr. Mohamad Abdellatef Haridy de Mısırlı ve Türk aileler arasında eski akrabalık bağları olduğunu kaydetti.

Türk dünyasını tanımak için öğrendiği Türkçeyi çok sevdiğini anlatan Haridy, Kahire Üniversitesinde Türkçenin, Mehmet Akif Ersoy döneminde 1926'dan beri okutulduğunu söyledi.

Haridy, Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesinde doktora yaptığını, Türk kültürünü de sevdiğini dile getirerek, "Türkiye'de 4 yıl kalma şansı yakaladım. Türk halkıyla yaşadım ve güzel arkadaşlıklar kurdum. Kurduğum arkadaşlıklar 50 yıldır devam ediyor." diye konuştu.

Mohamed Sarhan: Naptera'nın Puduhepa'ya Akadça yazdığı mektup Mısır ile bağların tarihini gösterir

Türk Eserleri Uzmanı ve akademisyen Mohamed Sarhan, müzedeki Mısır Kralı 2. Ramses'in karısı Naptera tarafından Hitit Kralı 3. Hattuşili'nin karısı Puduhepa'ya Akadça yazılmış mektubun, Mısır ile olan bağların tarihini gösterdiğini vurguladı.

Mohamed Sarhan YEE'nin davetinden memnuniyet duyduğunu kaydederek, Ankara ile eskiden beri bağı olduğunu, 1974'te Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesinde doktora yaptığını söyledi.

Yıllardan beri Ankara ile bağını koparmadığını dile getiren Sarhan, "Türkiye-Mısır ilişkilerinde özellikle kültür ilişkileri büyük şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un zamanından beri devam ediyor." diye konuştu.

Sarhan, "Mısır'da hemen hemen 12 üniversitede Türkçe öğretiliyor." diyerek kültürel ilişkilerin hiçbir zaman kesilmediğini söyledi.

HİTİT KRALİÇESİ İLE MISIR KRALİÇESİNİN AKADÇA MEKTUPLARINDA NELER YAZIYOR?

Hitit Kralı III. Hattušili’nin eşi kraliçe Puduhepa, Firavun II. Ramses’e kardeşim diye hitap etmiş ve
Mısır’a gelin olarak göndereceği kızının evlilik ve çeyiz işlemleri ile ilgili adeta bir diplomat gibi
firavun ile yazışmıştır.

Mısır kraliçesi Naptera ile Hitit kraliçesi Puduhepa’nın yazışmalarına dair mektup da Boğazköy arşivlerinde açığa çıkarılmıştır. Mektupta Mısır kraliçesi Hititli mevkidaşına “kız kardeşim” olarak hitap eder, hal hatır sorarak, kendileri ve ülkeleri için iyi dileklerde bulunur ve Mısır’dan Hitit ülkesine, elbiseler, altın
süslemeler gibi bir takım eşyaların içinde bulunduğu hediyeler gönderir.

Walaeddin Badawy: Tarihi mekanları ve müzeleri görmekten çok mutlu oldum.

Mısır Müze Müdürü ve İslam Eserleri Uzmanı Walaeddin Badawy Türkiye'de ilk kez bulunduğunu söyleyerek, "Tarihi mekanları ve müzeleri görmekten çok mutlu oldum. Türkiye'deki müzelerde gelişmişliği gördüm." ifadelerini kullandı.

Müzede Türkiye'nin tarihi ve medeniyetini gösteren eserlerin sergilendiğine işaret eden Badawy, "Müzede sergileme yöntemi çok kaliteli, çok modern." dedi.

Badawy, Türkiye ile Mısır müzelerinin verimli işbirlikleri yapması dileğinde bulunarak, iki ülke arasında birbirine bağlı ve ortak medeniyet olduğunu kaydetti.

Mısır medeniyetinin tarihinin çok eskiye dayandığına dikkati çeken Badawy, "Türk kültürü ile medeniyetinin bir tarihi ve dünyaya etkisi var." diye konuştu.

Zagazig Üniversitesi'nden Mahmut Eladl Eladl iki ülke arasında kültürel ve tarihi bağların köklü geçmişe dayandığını anlattı.

Mısırlı akademisyenlere göre güçlenen Türkiye-Mısır ilişkileri Filistin meselesine olumlu yansıyor

Türkiye'yi ziyaret eden "Yunus Emre Enstitüsü (YEE) Türkoloji ve Kültürel Diplomasi Heyeti", İstanbul'da Ayasofya-i Kebir Camii'nde kıldıkları cuma namazının ardından AA muhabirinin sorularını cevapladı.

Mısır Yükseköğretim Bakanlığı Müsteşarı ve Mısır Amerikan Konseyi Başkanı Prof. Dr. Mahmud Azmi, "Türkiye ve Mısır'ın kültürel ilişkilerinin tarihi yüzyılları aşıyor, siyasi ilişki bir süre zayıflasa bile, kültürel ve ailevi boyutta bağlarımız hiçbir zaman zayıflamadı, halklar arasında her zaman devam etti." dedi.

Türkiye'de bulunmaktan son derece mutlu olduğunu söyleyen Azmi, ziyaret sebebiyle gelişen Türkiye-Mısır ilişkilerinden ümitli olduğunu ifade etti.

Mısırlı Türkolog Azmi, iki ülke ilişkilerinin Orta Doğu'daki gelişmelere yansıması hakkında, "Türkiye ve Mısır, Orta Doğu'daki en güçlü iki merkezdir ve Orta Doğu’nun bel kemiği olarak çalışıyorlar. Gazze'nin batı cephesinde Mısır, kuzeyde ise Türkiye var. İkimiz birbirimizi tamamlıyoruz." ifadelerini kullandı.

Ayasofya Camisinde cuma namazı kılan Azmi, "İlk kez Ayasofya Camisinde namaz kıldım ve kendimi son derece iyi hissettim. Allah'a şükürler olsun, burada namaz kılmak çok güzeldi." diye konuştu.

El-Mısri El-Yevm gazetesinde uluslararası ilişkiler alanında çalışan gazeteci Halid eş-Şami, bir süre kesintiye uğrayan iki ülke ilişkilerine değinerek, "Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkiler siyasi, ticari, kültürel ve sosyolojik düzeyde gelişmeyi sürdürüyor. Bunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaretiyle de gördük. Anlaşmazlıkların giderildiğini ve karşılıklı olarak iki ülke arasında yatırımlar için yeni kapıların aralandığını görüyoruz. Hükümetler arasındaki el birliği, halka da olumlu bir şekilde yansıyor." şeklinde konuştu.

YEE'nin Türkiye-Mısır kültürel ilişkilerin güçlendirmede önemli rol oynadığını söyleyen Şami, hem Türkiye'nin hem de Mısır'ın her alanda ilişkilerini güçlendirme gayretinde olduğunu belirtti.

Şami, Türk vatandaşlarına vizede sağlanan kolaylığın Mısır turizmine katkı sağlayacağını, Türklerin Mısır'a yönelik ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkilere olumlu yansıyacağını kaydetti.

Gazeteci Şami, Filistin meselesine ilişkin, "Gazze, şu an Arap dünyası ve Mısır için kilit mesele. Mısır, Filistin meselesini omzunda taşıyor, Türkiye de bu konuda Mısır'ı destekliyor." ifadesini kullandı.

Mısır'ın İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes görüşmelerine arabuluculuk yaptığını hatırlatan Şami, "Mısır'ın, Gazze'ye yardımların ulaştırılmasında önemli bir rolü var. Türkiye de Gazze Şeridi'ne yardımları Mısır üzerinden ulaştırıyor. 7 Ekim'den bu yana yaşanan bu savaş suçu ve soykırım savaşının durdurulması için ABD ve İsrail'e baskı yapma konusunda Türk-Mısır işbirliği çok önemli. Türkiye ve Mısır'ın, bu yapılara ve uluslararası topluma Gazze'de ateşkes sağlanması adına baskı yapması için büyük bir dayanışma göstermesi gerekiyor." diye konuştu.

Ayasofya'da namaz kılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Şami, "İlk defa Ayasofya'da namaz kıldım, huşu içinde hissettim kendimi. İmamın hutbede Filistin ve Gazze için dua etmesi çok hoşuma gitti. Bu da Filistin meselesinin Ayasofya'da ve Mısır'ın tüm camilerinde olduğunu ortaya koyuyor." şeklinde konuştu.

İskenderiye Üniversite Edebiyat Fakültesi Türkoloji bölümünde Prof. Dr. Seyyid Muhammed es-Seyyid de İstanbul Üniversitesinde tarih alanında yüksek lisans ve doktora yaptığını söyledi.

Türkiye ve Mısır ilişkilerinin Osmanlı döneminden de öncesine dayanan derin bir tarihi olduğunu belirten Seyyid, Türkler ve Mısırlıların Emeviler döneminden başlayarak aynı şemsiye altında yaşadığını dile getirdi.

Seyyid, Mısır'da birçok üniversitede görev yaptığına dikkati çekerek, 1988 yılında Sogah'da bir üniversitede Türkçe bölümü açtığını ve öğrenciler tarafından çok rağbet gördüğünü anlattı.

İskenderiye Üniversitesinde de Türkçe bölümü açtığını aktaran Seyyid, öğrenciler tarafından en çok tercih edilen bölümlerin başında geldiğini ve ilk yılında 250'den fazla öğrencinin seçtiğini belirtti.

Zekazik Üniversitesinde Türkoloji alanında Prof. Dr. Mahmud el-Adl de Türkiye-Mısır'ın geçmişten gelen ve geleceği aydınlatan ortak bağlarının olduğunu söyledi.

Türk-Mısır ortak tarihinin derinliğine değinen Adl, geçmişten gelen ortaklığın gölgesinde iki ülke ilişkilerinin büyümesini umduğunu ifade etti.

Kahire YEE Koordinatörü Emin Boyraz ise "Kahire YEE olarak 14 yıldır aralıksız Mısır'daki faaliyetlerimizi sürdürüyoruz ve dünyada Türkçeye en çok ilginin olduğu ülkede faaliyet gösteriyoruz. Bunun sebebi de Mısırl ile Türkiye arasında gerçekten derin kültürel bağların olması." dedi.

Mısır-Türkiye kültürel bağlarını kuvvetlendirmek için çalıştıklarını vurgulayan Boyraz, "Ziyaretimiz çok verimli geçiyor. Bundan sonra kültürel diplomasi çalışmalarının daha da hız kazanacağına inanıyoruz. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın şubat ayında Mısır'a yaptığı ziyartten sonra tüm çalışmalarımız daha da ivme kazandı, bunun artarak devam edeceğini umuyoruz." diye konuştu.

Boyraz, Kahire'deki merkezin ilk kurulan YEE merkezlerinden biri olduğunu hatırlatarak, "14 yıllık sürede faaliyetlerimiz hiç kesintiye uğramadı. Öğrenci sayımız sürekli arttı. 14 yılda kurslarımıza kayıt yaptıran yüz yüze öğrenci sayımız 25 bini buldu. Çevrim içi de 25 bin olmak üzere toplam 50 bin öğrencimiz kayıt yaptırdı YEE'ye." şeklinde konuştu.

YEE'nin kültürel faaliyetlerine değinen Boyraz, "Kültür, Mısır ile Türkiye arasında vazgeçilmez bir ortak nokta. Biz de bunu 14 yıldır görüyoruz. Bundan sonra da kültürel faaliyetlerin artmasını umuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

AA


Benzer Haberler & Reklamlar