Muğla Çevre Platformu Bodrum Meclisi yaptığı basın açıklaması ile Bodrum Cennet Koyu ve Gökburun Yarımadası'nın imara açılmasını protesto etti.
Basına ve Kamuoyuna çağrımızdır
Bodrum’un işgal altında, gasp edilmiş, peşkeş çekilmiş kilometrelerce kıyısından bizlere ve doğal yaşamına kalmış ufacık alanlarından birisinde, cennet koy’dayız. Bu koya komşu yarımadalardan son doğal, tarihsel, kültürel değerlerini koruyan yarımada olan Gökburun da özellikle son yirmi yıldır aşina olduğumuz, aşina olmakla kalmayıp karşısında mücadele ettiğimiz bir tavır ve yaklaşım ile yok edilmek üzere. Bunun adı tam olarak “üç günlük rant peşinde koşmak, hiç doymamak”.
Çeşitli kanallardan bu alanla ilgili dava kararları, iptaller, itirazlar vs hakkında haberleri neredeyse hepimiz okuduk, izledik, paylaştık, duyurduk. Şehir planlarından, koruma statülerinden, sit durumlarından pek çok haberde ve demeçte bahsedildi. Daha da bahsedilecek ve biz de anlatmaya devam edeceğiz.
Şimdi burada hep beraber toplanmışken başka bir şey yapalım mı? Birkaç sorumuz var. Siz hiç mesela Gökburun yarımadasındaki kayalara dokunup Bodrum yarımadasının, yaşadığımız, evimiz dediğimiz yerin jeolojik tarihini şöyle bir hayal ettiniz mi? Gökburun’un kayaları yaklaşık 10 milyon yaşında. 10 milyon yaşında bir kayaya bir müzede değil de doğal varoluşu içinde dokunmak istemez misiniz? O kayaların da yuva olduğu kelebekler, başka böcekler, sürüngenler; tüm Bodrum yarımadasının hala hayatta kalmasını sağlayan biricik öğelerden. Toprak ve iklim koşulları çerçevesinde Gökburun’nun tamamı, yurdun geri kalanı için de çok nadir denebilecek bir şekilde, Finike ardıcı meşceresi. Finike ardıçları, meşeler ve delice zeytinler ile sıkı dayanışma ve komşuculuk içinde kimbilir kaç on yıldır Gökburun’u yuva bilmiş. Yeni yetmesinden ihtiyarına Finike ardıçlarıyla tanışmak istemez misiniz?
Gökburun’un kıyıları Akdeniz fokları için nefis bir dinlenme alanı hala. Hiç rahatsız etmeden, yaklaşmadan kıyıda bir Akdeniz foku görseniz; kendi alanında, güvende hissettiği, soluk alıp beslenebildiği bir yerde, kendinizi çok şanslı saymaz mısınız? Akdeniz foklarının ne derece tehdit altında olduğunu, varlıklarının nasıl azaldığını, Türkiye karasuları içinde artık koloni halinde bulunmadıklarını, 16 milyon yıllık geçmişleri olan bu canlıların, sadece habitat kaybı yüzünden bile nesillerinin tükenmekte olduğunu bir kez daha söyleyelim. Bu canlılar, üzerinde yapılaşma olmayan kara parçalarının kıyılarını tercih ediyorlar ve başka evleri yok.
Şu an bulunduğumuz koy ve hemen arkamızdaki Gökburun yarımadası, doğal karakterini koruması nedeniyle, az ötedeki Akdeniz Gölü sulak alanının canlıları için de hayati önemde. Örneğin o sulak alanda yıllar içinde gözlem kaydı bulunan altmışın üzerinde kuş türünü buralarda beslenirken, yuva yaparken, yavrularını büyütürken görmek mümkün.
Daha büyük resme baktığımızda, Bodrum yarımadasında henüz el değmemiş doğal habitatlar Gökova’ya oradan da Akdeniz’in geri kalanına bağlanan ekolojik koridor niteliğinde. Bulunduğumuz alan böyle bir koridorun en batı uçlarından birisi. Bir başka deyişle, gerek turizm adı altında niyetlenilen sözde yatırımlarla, gerek çeşitli madencilik faaliyetleri nedeniyle, gerek yangınlarla yaşam alanları gittikçe daralan, yok olan yüzlerce canlı için son sığınaklardan biri.
Sadece canlı yaşamı ve ekolojik dengeler değil, Gökburun yarımadası Bodrum’un tarihsel ve kültürel mirası açısından da en önemli alanlardan biri. Burada gerek yüzey araştırması gerekse daha derinleşen çalışmalar yapan arkeologlar, örneğin Küdür’den hiçbir farkının olmadığını, aynı hassasiyet ile korunması gerektiğini belirtiyor.
Peki biz bunları anlatmak zorunda mıyız? Karar vericiler bunları bilmiyor mu? Elbette biliyor. Ama planlar her nedense pek koruma öncelikli yapılmıyor. Bugün Gökburun’un sesini duyurmaya uğraşırken yarın Kissebükü Adalıyalı’nın, Torba’dan Yalıçiftlik’e turizm yatırımcıları için satışa çıkarılan 18 milyon metrekarelik orman arazisinin, Ortakent’in feryadı için de uğraşacağız.
Bu bizim hem anayasal hakkımız hem yurttaşlık ödevimiz olduğu kadar, kendileri bu ödevden muafmış gibi davranan karar vericilere esas görevlerini hatırlatmanın da bir parçası. Bu karar vericiler ister yerel yönetimlerde olsun ister merkezi yönetimde; ister A partisinden ister B partisinden…
Cennet Koy ve Gökburun için yükselen feryadın, Artvin’den İstanbul’a, Çanakkale’den Hasankeyf’e, Mersin’den Giresun’a sayısız yıkım projesinin biricik şirketlerinden birisiyle doğrudan bağlantılı olduğunu biliyor ve bunu paylaşıyoruz. Açıkça bilinmesini isteriz ki, ülkenin dört bir yanında verilen mücadelelerin destekçisi olduğumuz gibi bugün onların gücünü de yanımızda hissediyoruz.
2015 yılında Çamlıhemşin’de ‘yeşil yol’ projesinin önünde dimdik duran Havva teyzenin sözüyle bitirmek isteriz, “biz halkız ve buradayız”.
Onlar vekil biz asılız, onlar gidici biz kalıcıyız!
Muğla Çevre Platformu Bodrum Meclisi 19 Temmuz 2022