Mirza Senglâh kimdir? Muhammed Ali Kuçani kimdir? Ali Kuçani kimdir
Muhammed Ali Kuçani; Mirza Senglâh olarak tanınan İranlı ünlü hattat, hakkak ve şairdir. Tam künyesi; "Hamerevan Mirza Muhammed Ali Senglah-ı Kuçani-yi Habuşani-yi Horasani Farisi'dir.
(d. 1770, Horasan - ö. 3 Mart 1877, Tebriz]
TDV İslâm Ansiklopedisi’nin Hatice Aynur imzalı Mirza Senglâh başlıklı makalesinde hakkında şu bilgiler yer almaktadır:
Bazı kaynaklarda yer alan 110 yıl yaşadığına dair bilgiden hareketle 1184 (1770) yılı civarında Horasan’ın kuzeyindeki İsferâyin şehrine bağlı Urdegân köyünde doğduğu anlaşılmaktadır. Ailesi aslen Kūçân (Habûşân) şehrinden olup o dönemde bu köy de oraya bağlıydı. Mirza Senglâh’ın ilmî birikiminden iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır. Vakar ve metanetten kinaye olarak “Senglâh” (taşlık yer) mahlasını ve yazılarında Hâmerevân (yazısı akıcı) imzasını kullanmıştır. Hat sanatında usta olduğu ve özellikle ta‘lik, şikeste ve nesih yazı türlerinde ileri bir düzeye ulaştığı kaydedilir. Dervişmeşrep bir kişiliğe sahip olan ve hiç evlenmeyen Senglâh, hayatının çoğunu farklı ülkelere yaptığı uzun seyahatlerle geçirdi. 1821 yılı dolaylarında Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa’nın davetiyle Kahire’ye gidip uzun yıllar orada yaşadı. Bulak Matbaası’ndaki çalışmalarının yanı sıra Mehmed Ali Paşa’nın yaptırdığı binalar için taş oyma kitâbeler hazırladı, Mısır’daki Osmanlı devlet adamlarının çocuklarına Farsça öğretti. Bulak Matbaası’nın kuruluş döneminde ilk baskı işlerinde kullanılan harfleri beğenmeyen Mehmed Ali Paşa, Senglâh’ı yeni harfler hazırlamakla görevlendirdi. Onun hazırladığı yeni nesih harfleriyle ilk olarak Laġım Risâlesi (1239/1824) ve ta‘lik harfleriyle Sa‘dî-yi Şîrâzî’nin Gülistân’ı (1249/1833-34) basıldı. Senglâh’ın yazı karakterleri İranlı ünlü hattat Sâî’nin 1844’te yeni fontlar hazırlamasına kadar kullanıldı. Senglâh’ın taş oyma kitâbeleri konusunda kendisiyle ilgili yazıların toplandığı Mecmaʿu’l-evṣâf’ta bilgi yer almaktadır. Bu alandaki mahareti Münif Mehmed Paşa’nın babası Abdünnâfi Efendi’nin Dîvân’ında bulunan, Mehmed Ali Paşa’nın Kahire Kalesi’nde 1830’da yapımını başlattığı caminin kuzeybatısındaki harim giriş kapısı üzerinde yer alan kitâbesi sebebiyle Senglâh’ı övmek için yazdığı manzumede dile getirilmiştir.
Babası Abdünnâfi Efendi’nin Kahire’ye gitmesi üzerine çocukluğunu bir dönem Mısır’da geçiren Münif Mehmed Paşa, Farsça bilgisini Senglâh’tan aldığı derslerle ilerletti. Bu dersler sayesinde Münif Paşa ile aralarında başlayan ilişki ömür boyu sürdü. Münif Mehmed Paşa, İran’da elçi olarak bulunduğu sırada (1873-1877) Senglâh’ı Tebriz’de ziyaret etti ve bundan Yûsuf Kâmil Paşa ile Mustafa Fâzıl Paşa’ya yazdığı mektuplarda bahsetti. Bu durum her iki paşanın da Senglâh’ın öğrencisi olma ihtimalini akla getirmektedir. İzmir ve İstanbul’u ziyaret eden Mirza Senglâh’ın bu ziyaretinin kesin tarihi ve süresi bilinmekle beraber İzmir kasidesinin basım tarihinden (1261/1845) önce olduğu anlaşılmaktadır. İzmir kasidesinin girişinde çevirmenin yazdıklarından Senglâh’ın şiirlerinin toplandığı Bürc-i Zevâhir adlı eserinde Sultan Abdülmecid, Sadrazam Âlî Paşa ve şeyhülislâm için yazdığı kasidelerden bu kişilerle görüştüğü, diğer bir ifadeyle üst düzeyde misafir edildiği anlaşılmaktadır. 1270 (1853-54) yılına kadar Mısır’da yaşayan Senglâh, 17 Safer 1294’te (3 Mart 1877) Tebriz’de vefat etti ve İmamzâde Seyyid İbrâhim Türbesi hazîresine defnedildi.
Mîrzâ Muhammed Alî Kūçânî'nin Eserleri.
Senglâh’ın hat eserleri ve hakkettiği kitâbeler şimdiye kadar tam olarak tesbit edilememiştir.
Besmele Taşı (Bismillah Taşı) olarak bilinen Hz. Peygamber’in kabrinin yanına konulmak üzere sekiz yıl çalışıp hazırladığı 2,70 × 1,30 m. ebadında mermerden kitâbenin ortasında besmele, kenarlarında Bûsîrî’nin Ḳaṣîdetü’l-bürde’sinden beyitler yer almaktadır. Senglâh kitâbeyi daha sonra Medine’ye gönderemeyince önce İstanbul’a götürmüş, Sultan Abdülaziz’den de gerekli ilgiyi göremeyince Tebriz’e nakletmiştir. Kitâbe Seyyid İbrâhim’in türbesi duvarına konulmuş, kendisi vefat ettiğinde bunun karşısına defnedilmiştir (Abdülâlî Kâreng, s. 12-13; Gulâm Rızâ Fesenkurî – Ahmed Şâhid, s. 93-94). Yapılan araştırmalar sonucunda Mirza Senglâh’ın İran ve Osmanlı coğrafyasında basıldığı tesbit edilen eserleri şunlardır:
1. Tercüme-i Ḳaṣîde-i Senglâḫ der-Medḥ-i İzmir (Bulak 1261). Senglâh’ın İzmir’i ziyareti sırasında veya sonrasında kaleme aldığı şehrin güzellerini ve güzelliklerini anlatan Farsça elli bir beyitlik bir şiirdir. Kasidenin büyük bir ihtimalle Emîn Efendi el-İzmîrî tarafından Türkçe’ye çevrilerek yorumu yapılmış ve çeviri-yorumla birlikte Emîn Efendi el-İzmîrî’nin zimmetinde Bulak Matbaası’nda 403 adet basılmıştır. Eser Hatice Aynur tarafından yayımlanmıştır.
2. Dürc-i Cevâhir (Kahire 1272). Bu mensur ve manzum eser Senglâh’ın seyahatleri sırasında tuttuğu notlardan oluşmaktadır. Kahire baskısı tıpkıbasım olarak notlar ve düzeltmelerle birlikte Mehdî Kurbânî tarafından yeniden neşredilmiştir .
3. Bürc-i Zevâhir (İstanbul 1276). Mirza Senglâh’ın çeşitli nazım biçimlerinde aralarında Sultan Abdülmecid, Sadrazam Âlî Paşa, şeyhülislâm ve Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrâhim Paşa’nın da bulunduğu kişiler için yazdığı şiirlerin ve İstanbul hakkındaki kasidesinin yer aldığı Farsça şiir kitabıdır.
4. Âdâbü’l-meşk (Tebriz, ts.).
5. Teẕkiretü’l-ḫaṭṭâṭîn: İmtiḥânü’l-fużelâʾ (I-II, Tebriz 1291-1295; İstanbul 1276). En önemli eseri olup I. cilt dört, II. cilt üç bölümden meydana gelmektedir. I. cildin ilk bölümü kadim hattatlara, ikinci bölümü bir talebesinin kaleminden müellifin seyahatlerine (Sefernâme-i/Seyâḥatnâme-i Senglâḫ [Ṣûret-i Aḥvâl-i Seyr ü Seyâḥat-i Dânâ-yi Îrân u Âftâb-ı Ḫorâsân Mîrzâ Senglâḫ]), üçüncü bölümü müellifin talebelerine, dördüncü bölümü Osmanlı hattatlarına ayrılmış; II. ciltte sırasıyla bazı nesta‘lik hattatları tanıtılmış, ardından Sultan Ali Meşhedî’nin Ṣırâṭü’s-suṭûr’u ile Mîr Ali Herevî’nin Midâdü’l-ḫuṭûṭ’u ve Mîr İmâd-ı Hasenî’ye nisbet edilen Âdâbü’l-meşk’in metinleri kaydedilmiş ve sonunda da nesih hattatları hakkında bilgi verilmiştir
6. Mecmaʿu’l-evṣâf ve Zeyl-i Mecmaʿu’l-evṣâf (İstanbul 1276; Tebriz 1292). Mirza Necefali Han Dâniş Tebrîzî’nin derlediği eserde (Âgā Büzürg-i Tahrânî, XX, 20) Senglâh’a yazılan mektuplar ve değişik konulardaki yazışmalar yer alır. Bürc-i Zevâhir ve Dürc-i Cevâhir’le birlikte basılan eserde Mirza Senglâh için kaleme alınan bazı Farsça şiirlerin Türkçe çeviri ve açıklamalarının yapılması, bazı yazışmaların da Türkçe çevirilerinin bulunması dikkat çekicidir. Bu eserde yöneticilerin Senglâh’tan kitâbe yazmasına dair taleplerini içeren yazışmalar da vardır.