Oğuzname nedir? Kaç tane Oğuzname vardır?
Oğuzname; Oğuz Türkleri tarihine ait olayları ve kişileri konu edinen ait destanlar ve efsanevi anlatılar için kullanılan terimdir. İlk kez, tarihçi Ebûbekir bin Abdullah bin Aybek ed-Devâdârî tarafından Oğuz Kağan Desteanı için kullanılmış ve benzer destanlar için bu ad benimsenmiştir. Yazıya geçirilmiş otuz civarında Oğuzname bulunmaktadır.
TDV İslam Ansiklopesi'nin Fuzuli Bayat imzalı Oğuzname maddesinde konu hakkında özetle şu bilgiler verilmiştir:
Oğuznameler, Türkler’in tarihi, devletçiliği, yönetim sistemi, dünya görüşü ve estetik zevkleri hakkında değerli bir kaynak olup özellikle sosyal-siyasal, tarihî-mitolojik, dinî-felsefî görüşleri, epik ve bediî düşünceleri yansıtan örnekler içeren bir eserdir. Aslında Oğuznâme ismi geniş anlamda Oğuzlar’ın kozmik menşe, takvim ve köken mitleri, destanları, şiir parçaları, rivayetleri, atasözleri, soy kökleri ve ortaya çıkmalarıyla ilgili sözlü ve yazılı metinler topluluğunu ifade eder. Bunlar, hem konar göçer hem de yarı yerleşik Türk kavimleri arasında millî ruhu yüceltmede büyük rol oynamıştır. Kökü efsanevî Oğuz soyu ile ilgili olan sözlü örnekler ilk zamanlarda Oğuz Türkleri’nin yazılmamış kanunlarını meydana getirmekteydi. Bunu tarihî-kronolojik Oğuznâme yazarları da (Reşîdüddin Fazlullah, Yazıcıoğlu Ali, Ebû Bekr-i Tihrânî, Ebülgazi Bahadır Han, Salır Baba, Hâfız Teniş Buhârî) kaydetmiştir. Bu anlamda Oğuznâmeler uzun süre halkın kahramanlık tarihi gibi canlı şekilde yaşamış, ancak Oğuz birliğinin dağılması, konar göçerlikten yerleşik hayata geçilmesi sonucunda unutulmaya yüz tutmuştur.
Sayıları otuz kadar olan Oğuznâmeler, Türk cihan devleti ülküsü ve dünyayı yönetme düşüncesi hakkında o zamanki tarihî eserlerin, yazılı kaynakların verdiği mâlûmattan daha ayrıntılı ve dolgun bilgiler içermektedir. Oğuznâme’de Türk boylarının orduda yerleşim yapısı, damgaları, şölende aldıkları ülüşler, divandaki mevkileri yer almıştır ve bunlar milâttan önceki ve sonraki tarihî kaynakları tamamlayıcı niteliktedir. Oğuznâme sözlü tarih olup tarihî hâfızanın kodları ve Oğuzlar’ın şeceresi hakkında ilk elden bilgi vermektedir. Yazılı Oğuznâme’nin ortaya çıkışı İslâm dünyasında Türkler’in ve özellikle Oğuzlar’ın (Gazneliler, Selçuklular, Hârizmşahlar), aynı zamanda Karluklar’ın (Karahanlılar), Kıpçaklar’ın (Mısır Memlükleri) hâkim mevkilere çıkmasıyla alâkalıdır.
Oğuz Kağan’dan, evlâtlarından bahseden iki yazılı destanla (Oğuz Kağan ve Kitâb-ı Dedem Korkud alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzân) atasözleri (Hâzihi’r-risâle min kelimâti Oğuznâme el-meşhûr bi-“Atalar Sözi” ve Emsâli-Mehemmedeli), anonim Oğuz şiirleri ve Oğuznâme’nin Uzunköprü varyantı, başta Dana Ata ve Andelîb’in mesnevileri olmak üzere aynı zamanda yirmiden fazla salnâme günümüze ulaşmıştır. Oğuznâme adı altında toplanan örnekler belirli türlerde (destan, atasözleri, rivayet), şekillerde (epik, tarihî, edebî) ve dillerde (Çin, Arap, Fars, Türk) mevcuttur. Bilhassa tarihî-kronolojik salnâmelerin ilk defa Çin dilinde yazıldığı bilinmektedir. Meşhur Çin tarihçisi Sıma Tsyan’ın salnâmesi buna örnek teşkil edebilir. Tarihî Oğuznâme’nin doğu varyantı olan Çin yıllıkları, Hun Devleti’nin idarî-inzibatî yapısı hakkında verdiği bilgilerle batı varyantını tamamlar. Daha sonra Arapça, Farsça yazılmış çok sayıda tarih eserinin ön kısmında Oğuzlar’ın tarihi hakkında bilgi aktarması âdeta gelenek halini almıştır. Türkçe yazılan Oğuznâmeler geç bir tarihte XV. yüzyılda ortaya çıkmış ve bir Oğuznâmecilik geleneği meydana gelmiştir. Ancak Oğuznâme’yi Oğuzlar’ın tarihi olarak yazma işi herhalde daha erken bir zamanda V. yüzyılda başlamış ve yaygın biçimini XV-XVI. yüzyıllarda almıştır. Yazılı Oğuznâme tarihî bilincin ürünü olup Türk boylarının tarihî gelişimini ve hükümdarların şecerelerini yazmak için oluşturulmuştur. Yazılı Oğuznâme metinleri genel anlamda sözlü gelenekten tam kopamasa da bir tarih yazma faaliyetidir, en önemlisi de buradaki düşünce destanî olmasının ötesinde tarihî bir özellik taşır. İslâmiyet’ten sonra Oğuznâmeler, Türkmenliğin güçlendiği dönemlerde yazılmaya başlanmıştır ve bunlarda Oğuz’un savaşçılığı onun dini yayan bir veli olmasıyla birleştirilmiştir.
Oğuznâme’nin hem epik hem tarihî varyantları sözlü kaynaklardan beslendiği için motif yakınlığı ve olay örgüsündeki benzerlik çok güçlüdür.
Oğuznâme’deki dünya görüşünün, motiflerinin aynı zamanda Fars edebiyatına da büyük etkisi olduğu kanıtlanmıştır. VI. yüzyılda Büzürgmihr tarafından Farsça’ya çevrilen Oğuz destanının İran şairlerinden Dakīkī’ye ve Firdevsî’ye etkileri açıktır. Firdevsî, Şâhnâme’sinde Oğuz mitlerinden, destanlarından geniş ölçüde yararlanmıştır. Karahan olayı, Korkut Ata’nın ölümle mücadelesinin Efrâsiyâb’ın ölümden kaçma çabalarına dönüşmesi, Bamsı Beyrek hikâyesinin Bîjen ve Menîje destanında yer alması, Tepegöz mitinin İsfendiyar olayında görülmesi gibi birçok sözlü Türk kültür ürünü Şâhnâme’de yer almıştır. Oğuznâme motiflerinden Nizâmî-i Gencevî de Ḫamse’yi oluşturan mesnevilerinde yararlanmıştır.